Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Üçüncü göz çakranız açıldığında, kendi iç sesinizi dinleyebilme özelliğine sahip olacaksınız. Çoğu kez bir adım atmadan önce içimizde bir huzursuzluk ya da tam tersi bir huşu hissederiz ya... İşte bu iç sesi dinlemeyi tercih ettiğimizde şunu duyarız, 'Aslında içimden bir ses yapma demişti, dinlemedim.' Bazen bir sebepten yapmakta olduğumuz
Reklam
Bazen çocuklarımın odasına girdiğimde, yaşamlarımızın ve yaşadığımız yerlerin birbirlerinin izlerini taşırken ne denli yaklaştıklarına dair güçlü hislere kapılırım. Dolayısıyla, boş odada bile hâlâ nefesleri varmış, tüm anıları ve hayalleri her nasılsa bir kumaşın kıvrımları ya da bir yüzeyin damarları ile görünmez bir biçimde kaynaşmış gibi gelir. Sadece teknolojinin soğukluğuna nüfuz edilemez ve parmaklarınızı bir bilgisayarın klavyesinde, bir tabletin kapağında ne kadar gezdirirseniz gezdirin kayıp çocuğunuza ait hiçbir his yoktur. Bir şifre, kullanıcısının yaşamına dair herhangi bir iz bulmanıza engel olan bir güvenlik duvarı vardır ve bu yüzden alanını talep eden varlığın tüm kuvvetinin sindiği odanın geri kalanından ayrı dururlar. İşte bu nedenle Luke'un evini çok fazla düşünüyorum çünkü bu alanlara kendi damgamızı vuruyorsak, karşılığında onların da kendi gerçekliklerini öne sürmeleri olasıdır, böylelikle dağınık yataklarla dolu boş odalar labirenti ve ansızın çekip gidişlerden artakalan ortalığa yayılmış parçalar, karanlık koridorlar ve sahanlıklar, tüm bu şeyler müşterek varlıklarını ona dayatabilir.
Sayfa 52 - 2. BASIM: ARALIK 2022 - TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI
En ince his...
Bilmem size de hiç oldu mu?.. Bazen insan bir kitapta kendisinin de aklından geçmiş bir fikre, ta derinden hatıra gelen silinmiş bir hayale rast gelir ki bu, en ince hissinizi anlatıyor sanırsınız.
Sayfa 86 - İş Bankası Kültür Yayınları
"Özgür insan ve özgür toplum, insanların 'hayır' deme hakkı korunarak inşa edilebilir. 'Hayır' deme hakkı engellenen insan, zihinsel ve duygusal radarları hasar aldığı için ömür boyu engelli hâle gelir. Kötülüklere duyarsız, anonim, silik, kimliksiz ve kişiliksiz insanlar, hayır deme yetisi, yetkisi ve hakkının gaspıyla üretilmektedir. Kendilerini korumak için bile hayır diyemeyecek hâle getirilen bu insanlar, bazen yalnız kalma korkusundan bazen de herhangi bir öfkenin muhatabı olmamak için hayır diyememektedirler. Hayır diyemediklerimiz, içmizde birikerek katı bir vicdan gelişmesine yol açmakta ve suçlusu biz olmadığımız birçok olayda kendimizi suçlu hissetmemize sebep olmaktadır. Hiçbir sorunu çözmeyen bu his, hayır diyememe hastalığının ilerlemiş hâlidir."
Sayfa 87 - ottoKitabı okudu
Ayfer Tunç’un kalemi eline ilk aldığı yıllar…
Çocuklar taklitçidir, onların taklit etmeyi önleyen yargıları, korkuları, ellerini kollarını bağlayan toplumsal bağları yoktur. “Kendisi olmak” problemi henüz söz konusu değildir. Taklidi rafineriye sokmazlar, taklit ettiklerini anlaşılmayacak hale gelinceye kadar dönüştürmezler, sadece taklit ederler ve bunun farkında değildirler; çekici
Reklam
İnsana hissettikleri ağır gelir mi? Hani bazen diyoruz ki yorgunum, hayırdır sırtında yük mü taşıdın diye cevap veriyor karşı taraf. Bu yorgunluğun öyle bir yorgunluk olmadığını bir türlü anlatamıyoruz. Hayatta yaşadığımız olayların ruhsal olarak bizi nasıl yorduğunu dillendiremiyoruz. O ruhsal yorgunluk içimizde bir his olarak kalıyor. Peki insan hislerinden kaçar mı? Bana soracak olursanız insana hissettikleri ağır gelince kaçar. Nefes nefese, kalbi ağzında atarcasına kaçar. Kaçtıktan sonra tekrar geri dönüp savaşmak ister mi? Yoksa geri dönmemek üzere kaçmak mıdır bu?
Gizem BingölKitabı okudu
öyle günler olur ki yalnızca nefes alıp vermek bile bitkin düşürür seni. Hayata sırtını dönmek daha kolay gelir. ortadan kaybolma düşüncesi huzur verir. ben de uzun bir süre güneşin olmadığı bir yerde kaybolmuştum. çiçeklerin yetişmediği bir yerde. fakat ara sıra bu karanlıktan sevdiğim bir şeyler çıkar ve beni hayata döndürür. mesela yıldızlı
Bir insan bu duruma nasıl gelir!
Bazen kendi kendime, git , bir sevgili bul, gez, eğlen falan diyorum ama insanlar gözümde öyle küçülmüşler ki, kimseye karşı nefretten başka bir his duyamıyorum.
Sayfa 87 - Era Yayınevi, Kanat GÜNER, Eroin GüncesiKitabı okudu
Beden eğitimi fenaydı, voleybolsa en fenası. Beth topa bir türlü düzgün vuramıyordu. Ya topa sertçe şaplak atıyor ya da rasgele sektiriyordu. Bir keresinde parmağını o kadar kötü incitti ki hemen şişiverdi. Kızların çoğu kahkahalarla bağrışarak oynuyor ama Beth aynısını hiç beceremiyordu. ... Haksızlıktı bu. Sportmenlik Beth'i hiç
87 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.