YouTube kitap kanalımda okumadan önce ölünmesi gereken Yabancı kitabını yorumladım: ytbe.one/jtUaG022XWM
Bitmeyen toksik aşklar, tecavüz güzellemeleri, mutasyon geçirmiş bir erkeğin adeta bir (erkek)²’ye dönüşmesi... İşte bunların hepsi Yabancı kitabı arkadaşlar.
İncelemeye başlamadan önce yine şunu söylemem gerek. Bu incelemenin altına
Aşk-ı Memnu'nun romanını da okudum, dizisini de izledim. İnsanlar orada bölünmüş aile yapısını, amcasını aldatan bir yeğeni, eşini aldatan bir kadını görüyor. Hatta daha da ileri giderek Behlül'ü Bihter'in baştan çıkardığını söylüyorlar. Halbuki hikaye, toplumun kadına bakış açısını muhteşem bir ustalıkla gözler önüne seriyor. Gelin bir de
Hepimizin okuduğu, izlediği, en azından repliklerine hakim olduğu eser...
Bihterin babası yaşında ki Adnan ile evlenmesi, fakat Adnan'ı oğlum dediği Behlül ile aldatması...
Peki gerçekten böyle mi?
Benim gözümde her zaman Behlül daha fazla suçluydu, ama böyle derin işlenmiş bir romanda suçu tek bir kişiye yüklemek saçmalık olur.
Adnan, kızı yaşındaki bir kadınla evlendi. Bihter'i hiç aileden biriymiş gibi hissettirmedi.
Ki final bölümüne dikkat ederseniz, ”Sen benim oğlumdun” dedi Behlül'e, dönüp yerde kanlar içinde ki Bihter'e bakmadı bile.
Nihal, Kardeş gibi büyüdükleri Behlül'e aşık oldu "gerçek kuzen değiliz" bahanesinin arkasına sığındı.
Firdevs, Hırsı ve para gözlülüğü ile herkesle oynayabileceğini zannetti, ama elinde sandığı ipler boynuna dolandı.
Bihter ve Behlül.... Bihter aslında Adnan'ı babasının eksikliğini tamamlamak için sevdi. Yani ikisi de babası gibi sevdikleri birine ihanet ettiler.
Behlül de kardeşi gibi gördüğü Nihal ile, sırf amcasının imkanlarından yararlanabilmek için birlikte oldu.
Eh bu karmaşa da ne mi oldu?
Bu hikayede yanan Bihter oldu.
Her acısında "Sen Bihter Ziyagil'sin" diyip güçlü kalmak zorunda bırakılan Bihter'in mezar taşında Bihter Yöreoğlu yazdı...
Aslında herkesin hayatından geçen bencil, cesaretsiz bir Behlül vardır. Bizi öldüren kendi yaşayan.
Ve, Bihter aşkından kendisini öldürecek cesur, Behlül mezarının başında seni seviyorum diyemeyecek kadar korkaktı...
Bihter ölür, Behlül kaçar...
Aşk-ı MemnuHalid Ziya Uşaklıgil · Alter Yayınları · 201618bin okunma
Bir gün kalbine, o vakte kadar hiç düşünülmemiş bir şüphe düştü: Behlül!... Bu şüphe hiçbir olaydan kaynaklanmıyordu; onları bir gece yan yana, bir resimli dergiye bakarken görerek, kendi kendisine bu genç adamın bir tehlike olabileceğini itiraf etmişti. Fakat Behlül Bihter'den o kadar uzak görünüyor, Bihter Behlül hakkında her zaman öyle ilgisiz bir dil kullanıyordu ki ikisinin arasında bir tehlike olmasının ihtimalinden korkmak Adnan Bey'e, çirkin, utanmaksızın itirafı mümkün olmayan, kaba bir kıskançlıktan ileri gelen bir aşağılık his göründü. Kendi kendisine bir daha bunu düşünmemek için vaat etmişti. Fakat o sırada fark ederdi ki elinde olmaksızın bir his onu Bihter'le Behlül'ü görüp anlama merakına sürüklüyor. O zaman kendini ayıp bir iş yapmakla suçlayarak başka şey düşünmek isterdi.
Kadının sadakatsizliği üzerine yazılmış, mükemmellikleri ya da en iyi oldukları konusunda konsensüse varılmış üç roman vardır.
1) 1856’da yayınlanmış Gustav Flaubert’in Madam Bovary’si.
2) 1877’de yayınlanmış Lev Tolstoy’un Anna Karenina’sı
3) 1916’da yayınlanmış John Galsworthy’nin The Forsyte Saga’sı*.
Böyle bir tanıtım yapıp şereflerine