O töreni aşıp başucuma gelinceye dek neredeyse tanıyamazdım onu, öyle ince, öyle buğulu hareket eder ve öyle sessiz gülümserdi ki, bir an için ben, İsvan’ın Turan kılığına girip yatağıma doğru yürüdüğünü sanırdım. Oysa imkânsızdı bu. îsvan, hiçbir zaman ziyaretime gelemezdi artık; dönülmez bir yere gitmişti o, hiç dönülmez bir yere...