Dünyanın en zor okunan kitapları listelerinde hep ilk beş kitap arasında gösterilen bu eseri bu kadar okunması zor kılan şey ne?
Aynı şekilde kitap hakkında ki incelemeler ve yorumlar da hep kitap dan soğutacak şekilde baskın bir zorluğu çağrıştırıyor.
Ben ise bu güzel kitabı, hem herkese tavsiye etmek, hem de kitaplığında bekletenleri okumaya
Sultanı Öldürmek
‘’Biri sizi cinayet işlemekle suçladığında deliller bulur, tanıklar gösterir, bunun bir iftira olduğunu kanıtlamaya çalışırsınız ama sizi itham eden kişi bizzat kendinizseniz ne yaparsınız?’’ sorusu sorulmuş kitabımızın arka kapağında. Tam da bu yüzden ‘’evet Ahmet Ümit yine yapmış yapacağını.’’ Diyerek aldım bu kitabı. Son
"Bu kadar sık görüşürken benim yerime mektubumun gelmesi seni her halde şaşırtacak, fakat sonuna kadar okuyunca göreceksin ki başka türlü yapamazdım.
Bu mektubu çok daha önce yazmış olmalıydım; o zaman ikimiz de sonradan duyacağımız birçok vicdan azaplarından kurtulmuş olurduk.
Ama gene de geç kalmış değilim, birbirimizi o kadar çabuk, o
"Sonra elini salladı.
Yani erkeklik olmasa ağlıycam be.
Beş gün gelemedim kendime.
Yav trafik memurunu Türkan görüyorum iyi mi?
Sebebsiz yere doluyo gözlerim.
Efendilik, güzellik, alçakgönüllük, ya kağıt helvası. Var mı böyle güzellik.
Babam senle görüşmek istiyor dedi.
Kalbim ayağımın dibine yuvarlandı ölüyom zannettim.
Ne demişler
Mersin'de "Mehmet Usta" isimli bir lokanta var. Orada yediğim iskenderin tadı yediğim günden beri damağıma yapıştı sanki. Sülale boyu lokantacı olmamıza ve aynı zamanda benim de öğrencilik dışında lokanta sektörünün içinde olmama rağmen ora gibisine daha denk gelemedim. Ne zaman Mersin'e halamların yanına gitsem ilk durağım ora
Uzun metrajlı bir otobüs yolculuğundayım. Evet yine otobüs ve yine yağmur. Samiha Ayverdi'den İbrahim Efendi Konağı'na dair okuyorum.
Ben otobüse bindiğimde İbrahim Efendi hasta idi, yolculuğum sırasında vefat etti ve teşyi' eylediler. Hatta Hattat Aziz Efendi tarafından cel'î sülüs ile yazılmış kitabe-i.seng-i mezarını dahi
KENDİ KALEMİMDEN.
Ben fil. Milyonlarca filden sadece biri. Atalarımız olan Mamutlardan sonra bizler kaldık dünyada. Düşünün neredeyse arşa değecek belki başımız. Adımlarımla ve ağırlığımla gurur duymuyorum ama bu güç içimde fırtınalar koparıyor, dinginleşiyorum. Güzel bir gün bugün. Timur'dan beri ağaçlarla aramız iyi. 1402 yılından beri
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
Aşevi gibi herkesin karnını doyurup da aç kaldım. Terzi gibi her yırtığı dikip kendi söküğüme uzanamadım. Ben bu hayatta en çok kendi hakkımı yedim.
Annemi çok üzdüler ama o kalktı yine çay demledi, yemeğini hazırladı.Yeni aldığı tencereden,balkonunda açmayan arsız çiçeğinden bahsetti ama hiç kalbindeki acılarını söylemedi.
Ben yorulmadım ama ne