Altıncı Çizgi, Yedinci Çizgi, On Dördüncü Çizgi... Her güne bir çizgi. Bir köpek ısırdı, köpek ölmüş sonra, öyle dediler. Kuduzmuydu köpek yoksa köpekliğinden mi ısırdı. Kuduzsa eğer 40 günde oluyor kuduzluk. Her güne bir çizgi. "Allah kahretsin!.." Bir İzmir, bir Anadolu'da yaşananlar, bir İstanbul, bir Rusya, bir hapishane... Sırayla değil, karmaşık, karmakarışık. Ara sıra aklına gelen 'Hangi limana gider bu yüz direkli gemi' sözünün sıklığı dikkatimi çekti. Bir o ve onlar diye bahsediyor birde ben. Ahmet ben miyim, ben yaptım, Ahmet yaptı, o zaman Ahmet'im ben. Ama karmaşık anlatıyor. Kitabın çoğunda Ahmet'ten bahsediyor ama hatırı sayılır bir kısmında da İsmail'i anlatıyor. Herkese "... be kardeşim." diyor İsmail, karısına bile. 98. sayfada İsmail: 'Bağışla, Neriman Hanım, dil alışmış bir kere bu körolası "be kardeşim"e ' diyor. Birkaç sayfada da 'Yaşamak güzel şey be kardeşim.' diyor ki kitabın adı da oradan geliyor zaten. Otobiyografi mi yoksa kurgu roman mı diye düşündüm okurken, arkasında yazıyormuş başlamadan okumam arkasını, kitabı bitirmeye yakın okurum. Nazım Hikmet'in yazdığı bu kitap gizli bir otobiyografi niteliği taşıyor yazmışlar.
Bir arkadaşım, dostum, gardaşım var: Asım Tuna. Onun hediyesi bu kitap.05.06.2020 de verdi, bir tarih bir de Asım Tunadan Mustaga Okcuya diye yazdı. ALLAH razı olsun gardaşım, beni böyle güzel bir kitapla tanıştırdığın için, çok teşekkür ederim.