İnsan toplulukları, mütecanis[=homojen] bir hey'et değildir ve olamaz. Yaradılmışlar içinde "tam mânâsıyla eşit" hiçbir mevcudiyet şekli olmadığı için insanlar da, hiçbir hususta "tam mânâsıyla eşit" olamazlar. Beşeriyetin icad ettiği bir sürü esrarengiz kelimeler vardir ki, bunlar hep bu hakikatı remz ve işaret ederler. Talih, kader, tesadüf ilh. Gerçekten insanlar cismen ve manen birbirinden farklı derecelerde zuhûr ederler, biri bülbül gibi söyler, diğeri kekeler; biri tabiî güzellikleri tasvire muktedirdir, diğeri ancak karakoncoloslar resmedebilir; biri sanki güzelliğin maskesi imiş gibi güzel olur, diğeri son derece çirkin gözükür. Lâkin her ne hal ve tecellide olursa olsun, bütün insanların hakkı olan şey "hukuk'en eşitlik"tir ki bunun en doğru adı "hakk-ı hayat"dır. Hukuku korunmayan fertler, muntazam bir topluluk meydana getiremezler. Halbuki bir topluluk, fertlerin durumlarındaki dengeye riâyet edilmedikçe hiçbir vakit payidar olamaz. Eğer insanların sâiki "yalnız benlik" olursa bu dengenin sürdürülmesi mümkün değildir. Şu halde o toplumdaki dengeyi sürdürecek "maddi ve manevî bir kuvvet bulunmadığı dakikada "Anarşizm" yani hükûmetsizlik ortaya çıkar. Eğer "Din ve Ahlâk" mânâsız sözler ise insan cemiyetlerinin "Anarşist" olması hem pek tabiî ve hem de pek meşrudur.
Sayfa 67
"İyilik" fikrine temâyül, fazileti menfaate tercih, mutlaka Zât-ı Bâri'ye inanıp sevmeğe ihtiyaç gösterir. Hatıra gelebilir ki "iyilik ve fazilet, menfaatin takdiri suretiyle" de yapılabilir. Gerçekten birçok mütefekkirler, menfaat ve egoism (benlik) fikirleri üzerine birer "Ahlâk ilmi" tesisine çalışmışlardır. Lâkin bunların ulaştığı neticenin en çirkin bir "'Ahlâksızlık" olduğunu söylersek, ahlâkın iyilik fikri, vazife ve fazilet esaslarından başka bir esas üzerine bina edilemeyeceğini söylemiş oluruz. Menfaat ve benlik fikirleri üzerine te'sis edilen ve isimlerine pek haksız olarak "Ahlâk" namı verilen düstûrlar manzumesi gözönüne alınırsa, hiçbir vicdan sahibi insan tasavvur edilmez ki samimî olarak kalbinde bu çirkin düstûrlara karşı bir tiksinti hissetmesin.
Sayfa 65
Reklam
yaptığınız şeye kendinizi kaptırıp benlik hissini tamamen kaybettiğiniz, zamanın ortadan kaybolur gibi olduğu, deneyimin kendisine aktığınız zamanlar...
Kendimizi bağışlamazsak, hatalarımız gereksiz bir şekilde büyük bir parçamız hâline gelir. Benlik algımızı sarsar hatta kim olduğumuzu bile etkiler.
Öfkemizi, benlik hakkında bildirimlerde bulunmak üzere kullandığımızda güçlü bir konuma gelmiş oluruz; çünkü kimse bizim duygu ya da düşüncelerimizi tartışamaz.
Güçlü mü yoksa zayıf mıyım? Cesur mu yoksa korkak mıyım? Akıllı mı, aptal mıyım? Benlik, ötekinin gözü sayesinde inşa edilir. Yalnızca bu kadar mı? Tanrı en yüce şahittir.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.