Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nursena

Nursena
@berlyearlena
çok kullanılmış bir zamanın gözlerini kapattım.
30 Ağustos
18 okur puanı
Temmuz 2020 tarihinde katıldı
belki de dedikleri gibi "kaçık"tım biraz ama içimde gerçek bir şeyler olduğuna dair bir duygu besliyordum.
Reklam
öyle kolay bir sanat değildir uyumak.. onun uğruna bütün gün uyanık kalmak gerekir.
on earth we're briefly gorgeous.
+ what were you before you met me? - i think i was drowning. + and what are you now? - water.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
şimdi o baygınlıkla sertçe uyanmıştım, adına 'hatırlama' dediğimiz o büyülü kendini kandırma sayesinde yaşananları yeniden adım adım tadarak düşünmek istiyordum. elbette bunları bir insan anlayabilir de anlayamaz da. belki de anlayabilmek için yanan bir kalp gerekir.
ama bir kadının duyguları her şeyin farkındadır. sözlerle anlatılmayan ve bilinçli olarak yaşanmayanların da farkındadır. şimdi artık kendimi kandıramayacağım. o gün bu genç adam bana sarılsaydı ve onunla beraber oradan gitmemi isteseydi, onunla dünyanın öbür ucuna giderdim.
Reklam
haris insanı pençe gibi kullandığı elinden, savurganlığını el hareketlerinin gevşekliğinden, hesabını bileni sakin ellerinden, umudunu yitirmiş olanı ise titreyen bileklerinden tanırsınız.
sonra beni çok şaşırtan bir şey yaptı. beni öptü. "dikkatli ol yosun kafa" dedi. eğer deniz iblisleri beni gerçek dünyaya döndürmemiş olsalardı, bütün gün orada oturup lav gölünü seyredebilir, ismimi hatırlamaya çalışabilirdim.
annabeth bu sorumun ardından beni şaşırtan bir şey yaptı. gözleri doldu, kollarını iki yana açtı. öne atılıp ona sarıldım. öyle tuhaf bir heyecan kaplamıştı ki içimi, sanki bir kelebek sürüsü midemdeki bir rock konserinde, delicesine kafa sallıyordu.
kötüyle savaşmak kolay. bilgelik noksanlığı.. işte bununla savaşmak gerçekten zor.
Reklam
yeraltı dünyası'nda bile herkesin, hatta canavarların bile arada bir özel ilgiye ihtiyacı vardır.
bazen gücün bile aklın karşısında boyun eğmesi gerekir.
ben neyim ulan? ben soyut bir kavram mıyım yoksa somut bir dingil mi? şu evrende küçük olduğum kadar içimdeki evrende büyük müyüm? hapiste miyim yoksa hapsin kendisi miyim?
"tanrım!" dedim. neden artık mutlu olamıyorum. neden ılık su mutlu etmiyor? neden aklıma mutlu olacağım bir şey gelmiyor? ne olursun yardım et tanrım!
"ne iş yapıyorsun oğlum?" ne desem ki? "sosyopatım teyzeciğim." "çok güzel, çok güzel."
bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
Reklam
bir gün polisler kafamın tepesine bir lamba tutup neden insanları öldürdüğümü sorarlarsa gülümseyeceğim. polislerden tokat yiyeceğimi bildiğim halde onlara yaklaşıp "insanlar neden küçük bir çocuğu öldürdü?" diye soracağım.
gözlerinde kararan mavi bir deniz, beni heyecanlandıran iki tane yakamoz vardı. gözleri bambaşka bir dünyaydı. dünyada ne kadar yıldız varsa, gözlerinde o kadar ay vardı. bir köşede karanlık denizi aydınlatan yakamozlar, bir taraftaysa karanlık gökyüzünde yay gibi duran rengârenk bir gökkuşağı, ortasında bir karadelik.
bazen sevinince annem gibi, rengârenk reçeller dizerim kalbimin raflarına.
"iyileşmek mi?" dedi frida. "ama ben hasta değilim ki. kırık döküğüm. aynı şey değil, anlıyor musunuz?"