Nihayet bitti. Ben de bittim ama. O kadar yorgunum ki, o kadar yoruldum ki. Tüm benliğini ve şuurunu vererek yapılan bir okuma. Tam yedi günlük. Yedi günün tüm saatini. Elbette TANPINAR zamanın dışındadır. Onunla geçirilen her vakit, bilinen zamanın ve mekanın dışına çıkmayı gerektirir. Bilincin, ruhun derinliklerinde uçsuz, bucaksız bir yolculuk
“İnsanın o benzersiz, fırtınalı ve uyumsuz dünyayla olan ilişkisi anlayışsızlığın sınırlarını aşamayacak, hep geri çekilecek, hep beyhude bir çaba olarak kalacak.”
Kader, gayrete aşık falan değildi. Bazı gayretler kaderin elinin kiri, sürtüğü oluyor, sarf edilen gayret kanına ve hakkına girilmiş masum ve temiz beyhude bir çaba olarak kalıyordu sadece.
Unutma lütfen, "iyilik" en büyük başarıdır; "iyi insan olmak" en büyük makamdır, ne olursa olsun "iyilik yolundan ayrılmamak" en anlamlı güzergahtir. "Iyilik" varsa başarı anlamlı, "iyilik" yoksa her çaba beyhude.
-Ne i̇srail, i̇srail olma hüviyetinden vazgeçecek ne de Filistin, Filistin olma gayretinden. İsimler değişse de her daim zalim mazluma zulüm edecek..
-Bu hususta bize düşen mesuliyet oldukça fazla. Her insan gücü yettiğince karşılık vermeli. Evvela ailesini bilinçlendirmeli, geleceğe faydalı bireyler yetiştirmeli. İşini, eğitimini en faydalı şekilde devam ettirmeli ve bunu çıkarları uğruna değil; insanlığın faydasına harcamalı. Çünkü bugün Filistin'de olanlar önlem alınmazsa yarın burada da olacak..
-Sosyal medyaya aşırı yüklenmek beyhude bir çaba. Zira görmek istemeyenler için gözler kör, duymak istemeyenler için kulaklar sağır.. Yine de anlayışla karşılıyorum; insanoğlu içinde ki ateşi söndürmek ister. Lakin ateş bu şekilde sönmez. Bir ay sonra unutacağımız mesele olmamalı; bir ay değil bir ömür boyu izi kalmalı.. Çaba sarf edelim dostlar. Kendimizi geliştirelim. Bir Selahaddin olamıyorsak bile Selahaddinler yetiştirelim..
{Bu sözler üstü kapalı sözlerdir. İçeriğini merak edenler yorum kısmına bakabilir..}
Günden Kalanlar, bu yılki okuma listeme aldığım kitaplardan Nobel ödüllü yazar Kazuo Ishiguro'nun -sanırım- en iyi eserlerinin başında geliyor. Kitabın gidişatına vakıf olacak kadar okuduktan sonra okurun dikkatini çekecek ilk husus, eserin dilinin oldukça yalın oluşu olacaktır. Öyle ki kitap boyunca herhangi bir edebi söz sanatına rast gelmeyiz.
“Yaraların hissedilmesi için tanımlanmaya ihtiyaçları yoktur” der Amin Maalouf. Yaralarımız, varoluşumuzun kanıtı gibidir. Yara nerede açıldıysa bütün benliğimiz yüzünü o yana çevirir. Çünkü sancının konuştuğu yerde başka hiçbir sesi duyamazsınız…
İşte
Bir inceleme yazısı için okumak istemeyeceğiniz kadar uzun arkadaşlar o yüzden hiç başlamamanızı tavsiye ederim.
Yaşadığımız çağda her iki cenahta da gerek sosyal platformlar gerek sözlü müzakereler yoluyla tartışma değerini sürekli koruyan kadının çalışması konusunda müstakil olarak kaleme alınan kitap sayısı yok denecek kadar azdır. (Nefes
"Izdırabın duruyor önümde satır satır hem de el yazınla...Dokunuşlarını bana taşıyan o kağıdı, o mürekkebi nasıl seviyorum.."
12.yy'da yaşamış Fransız Filozof/Şair Abélard ve zamanına göre çok ileride, kültürlü, zeki bir kız olan Héloise'nin birbirine yazmış olduğu şiirsel romantizm kokulu mektuplardan oluşuyor eser.
Kitabın
Miguel de Unamuno böyle olsun istemezdi. O yüzden bu bir buluşma "ilote"sidir.
Havaların iyice ısınmaya başladığı bir mart ayında, fiilen İspanya'ya gitme imkanı olmayanlar için onlarca değerli okur arkadaşımızın ayağına İspanyol Edebiyatı'nı ve