Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sözü bitince savunmamı yapmak için ayağa kalkmıştım ki birazdan anlatacağım olay sayesinde bu zahmetten kurtuldum. Ağzımı açmış tam konuşacağım sırada, kalabalığı zar zor aşıp gelen bir adam, kralın ayaklarına kapandı ve uzunca bir süre sırt üstü süründü. Bu görüntü beni pek şaşırtmadı zira toplulukta söz almak için böyle yaptıklarını çoktandır
Sayfa 55, 56 - Kapra Yayıncılık, Mart 2021 - 1. BasımKitabı okudu
Oysa bir incelemeyi kendi başına yaptığında, her zaman var olan, arı, ölümsüz ve hiç değişmeden aynı kalan şeylere doğru yükselerek, herhangi bir engelle karşılaşmaması durumunda, onlara yakınlığı yüzünden hep yanlarında kalır. İşte o zaman sağa sola savrulması biter, o şeylerle temas ettiği için kimliğini hiç yitirmez ve onlarla birlikte hep aynı kalır. İşte ruhun bu haline sağduyu denir.
Sayfa 121 - TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI
Reklam
HEİDEGGER'DE VARLIK Heidegger felsefenin temel sorunu olarak gördüğü varlık felsefesine yönelir, ama varlığı varolus arayarak Varlığın araştırılması gereken yer varoluştur. Varoluştan öz çıkarılmalıdır. İnsanın özü varoluşundadır. Öyleyse var oluştan kalkarak varlık sorunu yeniden düzenlenmelidir. Buna göre bu felsefe eski öz (essentia)
Sağduyu
Ruh bir şey indirmek için bazen görmenin, işitmenin ya da başka bir duyunun aracılığıyla bedeni kullanır çünkü bir şeyi "bedenin aracılığı ile incelemek" aslında duyguların aracılığı ile incelemek anlamına gelir.Ruh bu durumda, beden tarafından aynı kalmayan şeylere doğru sürüklenir ve onlara temas ettiği için sağa sola savrulur, altüst olur ve sarhoş olmuş gibi başı döner. Oysa bir incelemeyi kendi başına yaptığında her zaman var olan, arı, ölümsüz ve hiç değişmeden aynı kalan şeylere doğru yükselerek herhangi bir engelle karşılaşması durumunda onlara yakınlığı yüzünden hep yanlarında kalır. İşte o zaman sağa sola savrulması biter, o şeylere temas ettiği için kimliğini hiç yitirmez ve onlarla birlikte hep aynı kalır işte ruhun bu haline sağduyu denir.
Sayfa 121Kitabı okudu
Dünyanın kendisi de, yıldızların bulunduğu ve bu konularda fikir yürütenlerin aither adını verdikleri gökyüzünün arınmış bölgesinde, arınmış bir şekilde yer alır. Dünyanın alçak oyuklarında toplanan madde de işte bu aitherin döküntüsüdür. Bizler bu oyuklarda yaşadığımızın farkında bile değiliz ve yüzeyde yaşadığımızı sanıyoruz. Yüzeyinde olduğu kadar dibinden de aynı uzaklıkta, denizin tam ortasında bulunan [bir balık] yıldızları ve güneşi denizin içinden gördüğü için denizi gökyüzü sanır.
Sayfa 166Kitabı okudu
Üç tabur, ah üç tabur... Nebi Samoil siperlerinde Kudüs için kan döken Türk askerlerine bu kadarcık yardım edemiyoruz. O yıl Galiçya topraklarında dövüşmek için yirmi bin lüzumsuz Türk bulmuştuk. Bir yığın Anadolu çocuğunu, yurttan kopmuş, uzak Medine içinde, iskorpite ve çöle yediriyorduk. Bir sabah kumandanın odasına girdiğim zaman,
Reklam
Nevvas ibni sem'an (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Bir sabah Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Deccalden bahsederek onu alçalttı, ne büyük bir bela olduğunu belirtti. Öyle ki, biz onu Medine civarındaki hurmalıklara gelip dayandığını zannettik. Bizler oraya gidince Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) bizdeki telaşı anladı
Sayfa 852Kitabı okudu
Darbe sonrası Türkeş ve ekibi günlük bir gazete kurmaya karar verirler. Türkeş bu iş için Irkçılık-Turancılık davası döneminden tanıdığı ileri sürülen ve istihbaratçı olduğu hususunda rivayetler olan Ziya Tansu'yu görevlendirmiştir. Ziya Tansu, sonradan Özel Harp Dairesi adını alacak olan Seferberlik Tetkik Kumlu'nun ilk mensuplarından ve
41 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.