Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biz erkekler böyleyizdir. Elimizdeki kadınların değerini hiçbir zaman bilemedik. Onlar bize öyle büyük bir inançla sevdi ki ne yapacağımızı bilemedik. Tek kelimeyle şımardık. Ne yaparsak yapalım bizi sevmeye devam edecekler sandık. Fakat kadın ruhu öyle midir? Anlaşılmayı bekler. Yorulduğunda yaslanacak bir omuz arar. Bazen hüzünlenmek, bazen yalnız kalmak, bazen sevilmek, gülüp eğlenmek ister...
Sayfa 122Kitabı okudu
Bizim kaygımız ye'simiz ve sana karşı olumsuz tavrimiz bize galip geldi.Sana karşı olan bu tavrımız, seninle ilgili endişelerimiz ,ey Allah'ım öyle ağırdı ki hiç bir zaman seni iyi bir şekilde bilemedik.Senden iyi şeyler ummadık, bunun altında ezildik be bu da bizi perişan, sefil ınsanlar haline getirdi .
Reklam
Aliye
İpsiz sapsız bir yer burası. Ama insanları öyle değil. Görülmeyen iplerle birbirlerine bağlanmış gibi hepsi sanki. Nereye çekersen iplerini, hepsi birden oraya hareket ediyorlar... İplerinin başındaysa televizyon kutularıyla bastırılmış, son kullanma tarihleri geçmiş kokuşmuş zihniyetler var. Karşıdan karşıya dahi üç kere sağa bakıp geçerler yani,
İçimde öyle ağır bir yük var ki bunu nasıl anlatabilirim ben bile bilmiyorum. Kaybetmenin ardından getirdiği yalnızlık meğerse insanı çok derinden etkiliyormuş. Her seferinde daha da derinden sorgulatıyor. Acaba daha farklı olabilir miydi? Daha çok arayabilir miydim? Nasıl olduğunu sorabilir daha çok vakit geçirebilirdim. Yaşlandıkça insanlar daha çok çocuklaşıyordu ama biz bunlara tasalanıp durduk. Anlayamadık ki bunun ne çok kıymeti varmış. Bilemedik ki tekrardan onlarla uyumanın ne kadar değerli olduğunu. Bir tebessümün kıymetini. Yapmadık yapmamız gerekenleri. Konuşmadık sormadık duymadık görmedik. Ruhlarımız fani zevklerin peşinde bencilliklerimiz için çırpınırken düşünemedik ölüm nedir ne zaman gelir. Diyemedik bazı şeyler ansızın gider. Aslında hep biliyorduk ama göz ardı ederek yaşadık. İnsan sonrasında elinde hiçbir şey ile kalıyor. Pişmanlıkları ve kalbindeki bu yük ile bomboş, yapayalnız... Neden seni çok seviyorum demek bir külfet haline geldi? Neden ebeveynlerimiz bize sevgi göstermenin bu kadar zor bir şey olduğunu öğretiyor. Çok mu zor minnet etmek, özür dilemek sevmek ve sevilmek. Büyüğü ve küçüğü fark etmeksizin çocuk olabilmek. Neden farkında olmadan bastırılmış duygular ve görünmez kalıplar içerisinde yetiştiriliyoruz? Bunun sonunda giden gittikten sonra diyebildiğimiz tek şey değer miydi? Şimdi soruyorum ben de değer miydi bunca şeye?
ibn Mâce, Sünen'inde, Ibn Ömer (radiyallâhu anh)'dan, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in onlara şöyle anlattığını rivayet etmiştir: "Allah'ın kullarından biri " Ey Rabbim! Sana, vechinin celalinin ve hükümranlık azametinin gerektirdiği sekilde hamd olsun" dedi. Bu iki meleği çaresizliğe düşürdü. Zira sevabını amel defterine ne şekilde kaydedeceklerini bilemediler. Nihayet semaya yükseldiler ve "Ey Rabbimiz! Bir kul öyle bir söz söyledi ki onu nasıl yazacağımızı bilemedik" dediler. Allah (c.c) -kulunun ne dediğini daha iyi bildiği halde-, "Kulum ne dedi?" der. " Ey Rabbim! Sana, vechinin celalinin ve hükümranlık azametinin gerektirdiği şekilde hamd olsun" dedi, derler. Bunun üzerine Allah (c.c) onlara: "Onu kulumun söylediği gibi yazın ki huzuruma geldiğinde bu amelinin mükâfatını ona kendim vereyim." dedi.
Ömrümüzden çok sayfa koptu Ve Üstelik onları harcama yetkimiz de yoktu Ömrümüzden o kadar nüsha koptu ki biz onların değerini de bilemedik sevgili ... -Hüsnü Bala
Reklam
Bütün buzları eritebilirdik. Bizim sevgimiz bu kadar büyük ve sıcaktı. Ah, şu zaman! Saatler saatleri günler günleri kovaladı. Yaşamayı o kadar çok düşünüyorduk ki yaşamadık.Yapacaklar listeyi hızla çoğaldı ve bu dünyadaki zamana sığmayacağını biliyorduk. Onca seçenek arasından da hangisini yapacağımızı bilemedik.Bu yüzden de hiçbiri gerçekleşmedi. Hiçbir şeyi yapamadık…
KİMİ DOST BİLSEK Seni gönül hânemize dost bilip kabûl eyledik. Kabûl eyleyip aşımızı beraber eyledik. Hey ne var ekmeğimizde ki can bilemedik. Kim yediyse ardından döndü sırtını. Evvelce böyle değildi hatır bilirdi millet. Nereden karıştı kana bu illet. Şimdi gönülden kadir bilmezi defet. Kimi affettiysek ardından döndü sırtını. Dostla muhabbet aradık, cana can katan. İçten bir gülüş, candan bir sarılıştı arzulanan. Eldir işte, bugün kardeş deyip yarın unutan. Kimi sevdiysek ardından döndü sırtını.
Sayfa 25 - DLS YAYINLARIKitabı okudu
"Yaşamasını bilemedik."
"Hayret verici olan şu ki diğer tüm konularda öğretmene ve eğitime ihtiyaçları olduğunu kabul ediyorlar , bu ko­nuları belli bir özen içinde çalışıyorlar; hiç öğrenmedikleri ve hiç öğrenmek istemedikleri tek konu, yaşama ilmi." Nicole
Musmutlu haftasonları efenim :)
Biraz tebessüm :)) 😊 Sadrazam Hamamda Günlerden bir gün Hamama gideceği tuttu Sadrazam hazretlerinin Bir yanında birinci veziri
Reklam
Eğer Osmanlı olmasaydı, İngilizler ve diğerleri, beş yüz sene evvel alem-i İslam' a hakim olurdu. Osmanlı olmasaydı, Endülüs'ün başına gelen hazin akıbet, bütün Arap ülkelerinin de başına gelirdi. Bu cihetten, dinimin, imanımın, namusumun, şerefimin hamisi oldukları için Osmanlıları severim. Fakat biz ne yazık ki hayırsız evlat çıktık. Onlar hayırsız evladına bakan baba gibiydiler. Arap aleminden bir kuruş istifadeleri, faydaları yoktu. Bilhassa Hicaz ülkesine, asırlar boyu hayrat götürdüler. Oraların geçimini temin ettiler. Biz ne yazık ki o nimetin kadrini bilemedik, nankörlük ettik. O yüzden de Filistin, korkarım ki İngilizlerin eline geçecek ... "'
Muhammed Emin HüseyniKitabı okuyor
Hesap gününde geliyorlar; kötü bir yere gitmek üzereler ve mazeretlerini sunuyorlar. Aslında iman eden insanlar fakat cennete girememişler. Niçin? Kendilerine şöyle açıklıyorlar: Bizim kaygımız, ye'simiz ve sana karşı olumsuz tavrımız bize galip geldi. Sana karşı olan bu tavrımız, Seninle ilgili endişelerimiz, ey Allah'ım, öyle ağırdı ki hiçbir zaman Seni iyi bir şekilde bilemedik. Senden iyi şeyler ummadık, bunun altında ezildik ve bu da bizi perişan, sefil insanlar haline getirdi.
Bilemediler, Bilemedik..!!
Dünyada hangi fikrî, içtimaî, iktisadî, ahlâkî dâva varsa, aradığının, arayıp da bulamadığının İslâmiyette olduğunu bilseydi mesele mi kalırdı? Yazık ki, vecd ve aşkın kabuk bağladığı ve ruhların kemikleştiği devirlerden beri, bunu asıl müslüman geçinenler bilemedi.
Sayfa 453Kitabı okudu
Sonra mısırlar pişti, hepimiz aldık birer tane yiyoruz. Sonra babaannem yüzünü ekşitip elini ağzına götürdü ve az ısırılmış bir arı çıkardı. Sonra öldü. İnsanın bir şeye karşı alerjisi olup olmadığını ölerek öğrenmesi enteresan. Kaldı ki bunu öğrendiğinde yaşının 80 olması da ayrıca enteresan. Ölüm, kendini gerçekleştirmek için bazen ciddi bahane sıkıntısı çekiyor. İşte biz o zaman, ölü babaannemin arı sokmasına karşı alerjisi olduğu bilgisini nereye koyacağımızı bilemedik. Dikkatlice baktım, babam daha çok bilemedi.
Tımarhane Notları - 5Kitabı okudu
690 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.