Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
-“Gözden ırak olan gönülden de ırak olur mu efendimiz?” -“Hayır Olric. Yüreğinde bir yer açıp oraya oturttuğun her kimse, seninle birlikte gider her yere.”
"Sen bütün viskilerden, bugüne kadar yediğim ve içtiğim her şeyden daha lezzetlisin. Kalmaya geldin değil mi?" diye sordu Clay. Cevabı bir de ondan duy- mak istiyordu. Julia evet anlamında kafasını salladı. "Kalmaya geldim." "Artık kaçmak yok." "Artık kaçmak yok," diye tekrar etti
Sayfa 300
Reklam
Plasebo etkisi (hissettiğimiz ağrının şeker tableti yutunca hafiflemesi) bu da sinir yolaklarıyla ilgilidir. İnsanların yaklaşık üçte biri, ağrılarının plasebo ilaç kullanınca ciddi oranda azaldığını hisseder. Fakat plasebo etkisi "zihnin maddeye galip gelmesi" şeklinde özetlenebilecek bir şey değildir. Plaseboya olumlu tepki veren insanlara kendilerinin haberi olmaksızın nalokson (eroin ve morfin gibi ilaçların etkisini tersine çeviren bir ilaç) verecek olursanız plasebodan gördükleri fayda da ortadan kalkar. Bu da açıkça gösteriyor ki plasebo bir şekilde kimyasal bir etki gösterir ve bu sürece insan vücudunun doğal olarak ürettiği, sinir sistemi içerisinde salgılanan opioidler, yani morfine benzeyen kimyasallar aracılık eder. Bu opioidlerin etkisini bloke ederseniz plasebonun etkisi de bloke olur. Aslında sinirbilimciler plasebo tepkisinin beyindeki yansımasını görüntüleyebiliyor da. Beyin tetkikleri beynin biliş (idrak), duygu, motivasyon ve daha da önemlisi acı gibi geniş bir yelpazede yer alan çeşitli işlevlerini denetleyen ve kimilerince "acı matrisi" olarak adlandırılan bölgesindeki belli opioid reseptörlerinin etkinleştiğini doğrudan gösterebiliyor. Dolayısıyla acının sihirli bir ilaç kullanınca hafifleyeceği yönündeki beklenti gerçekten de acı deneyimini hafifletir. Fakat bunun tam tersi de geçerlidir. Acı çekileceğine dair beklenti de acının şiddetini arttırır.
Sayfa 33 - Metis BilimKitabı okudu
Sinir sisteminde sinyallerin iletimi sodyum kanalı adı verilen son derece spesifik bir moleküller mekanizmaya bağlıdır. Sodyum kanalları sinir hücrelerimizin (yani nöronların) dış zarında bulunan moleküller gözeneklerdir, bir süzgecin deliklerini andırırlar. Fakat süzgeçten farklı olarak bu gözenekler çoğunlukla kapalı haldedir ve ancak Belli
Sayfa 26 - Metis BilimKitabı okudu
Mobbing Bank Diyor ki;
Ortadoğu Kültürünün Duygu, Batı Kültürünün Maddi Sömürü Zulmünü Bir İbret ile Bitiriyoruz Türkler de yaşam mana üzerine kuruludur. İhtiyaçtan fazlası zehir gelir Türklere. İsraf haram demeyen din var mı? Dinler yokken Türkler de yaşanıyordu. Dinler bütün bu bilgileri bizden almış kullanmıştır. Dini farklı niyetle kullanmak adına dinin
İngiltere Yahudi kukla devletidir. Bugün de bir şey değişmedi
Yahudi organlarının, 1918 tarihine kadar, Reich'e karşı savaş vaziyetinde bulunan İngiltere'nin sadık silah uşaklığını yaptıkları halde ani olarak kendi yollarını takip etme alçaklığını göstermeleri nasıl mümkün olur? Almanya'nın imhası İngiltere'nin değil özellikle Yahudilerin faydasına uygundu. Şimdi de Japonya'nın ezilmesi İngiltere hükümetinin faydasından fazla Yahudi hükümranlığını bütün dünya üzerine hâkim kılma gayesini güden liderlerin geniş planlarına hizmet edecektir. İngiltere'nin bu dünyada bütün üslerini elinde bulundurmak için bütün mesaisini harcadığı anlarda Yahudi kendisine aynı dünyanın zaptını temin edecek hücumu planlıyor.
Sayfa 487Kitabı okudu
Reklam
Kim dünyayı dinine tercih ederse, her ikisini de mahvetmiş olur. Kim de dini için dünyasını terkederse, her ikisini de kazanmış olur.
- Osman, hiç bıçağın deştiği yerden kan akmaz olur mu? Benim de beynimden kan akıyor. Ben düşünmüyorum, beynim kanıyor.
"Bir dilek tut Kazi. Bir tane yarın için, bir tane ertesi gün için ve bir tane de sonraki gün için tut. Bir tanesi mutlaka gerçek olur." Çünkü eğer yarın ya da ertesi güne inanırsam, belki de sihre gerçek olacak kadar vakit tanımış olurdum. Ya da daha iyisi, belki de artık sihre ihtiyacım kalmazdı.
Sayfa 225
Zeki Velidi'nin talebesi olmakla iftihar ederiz!
Zeki Velidi'ye Atsız'ın ne kadar bağlı olduğu ve ona ne kadar değer verdiği, Atsız Mecmua'daki çeşitli haberlerden anlaşılır. Dergi, ilmî ve fikri ağırlığıyla yayınına devam ederken bir hadise olur. Ankara Halkevi'nde (tarihî Türk Ocağı binasında) Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti'nin Birinci Türk Tarih Kongresi yapılmaktadır.
Reklam
Machiavelli - Prens
Realist çağlar Machiavelliy’i tebcil ederler. Yirminci yüzyıl bir realizm asrıdır. Mussolini İtalyan Ansiklopedisindekifaşizm maddesinde, faşizmin ilk peygamberi olarak Machiavelliy’i gös terir. Hitlerizm, zıvanadan çıkmış bir Makyavelizm’dir. Bunlar yeni hükümdarlıklardır. Jacobinler’in hepsi Machiavelliy’e hay randılar, Napoleon keza. Napoleon için iki büyük adam vardı tarihte: Machiavelli ve Tacitus. İhtilâlden evvel intiharı çok dü şünmüştür, talih kendisine güldükten sonra Prens’başucu kita bı olur. Katerin de Medici oğlu IX. Charles’a ders kitabı olarak okutur, İsveç kraliçesi Katerin ve Richelieu onun hayranıdırlar. Yalnız hepsi söylemez. Mussolini, Stalin ve Lenin yüksek sesle ona olan hayranlıklarını haykırırlar.
Kağıt yanar, bir kül yaprağı olur. Değişmiştir. Artık geçmiş ola! Bir daha eski haline dönmez. Ben de bir kere değiştim. Artık geçmiş ola!
Öğrencisine soru sorduğu için öfkelenen öğretmen: Şevket Aziz Kansu.
Türkiyat Enstitüsü'nde iken Atsız, bazı derslere de dinleyici olarak devam etmektedir. Bu sırada meydana gelen bir olay Atsız'ın karakterini ve antropolojik ırkçılık konusundaki görüşlerini anlamak bakımından ilgi çekicidir. Devam ettiği derslerden biri de Şevket Aziz (Kansu)'in antropoloji dersleri idi. "Bir gün, derste projeksiyon hazırlığı yapıldığı bir sırada, talebe arasında bulunan Atsız müsaade alarak Şevket Aziz'e bir sual sordu. Bütün brakisefalleri Türk yapmanın ilmî bir görüş olmadığını, yalnız antropolojik ölçülerle ırkların tâyin olunamayacağını, Türklerin anayurtlarından biri olan Altay yöresindeki kazılarda birçok dolikosefal iskeletler bulunduğunu söyledi." Şevket Aziz, Atsız'ın sözlerine sinirlenir. Sınıfta şiddetli bir tartışma olur. Dersten sonra Şevket Aziz, Türkiyat Enstitüsü'ne giderek Atsız'a: "-Ne salâhiyetle bana derste sual soruyorsunuz? Sizi sual sormaktan men ederim." der. Atsız: "-Ben derslerde Zeki Velidi'ye ve Köprülüzade'ye bile sual sormuşumdur. Siz kim oluyorsunuz?" cevabını verir. Şevket Aziz: "-Bundan sonra dersime girmekten sizi men ediyorum.” diye bağırınca Atsız: "-Dershane sizin hususî mülkünüz değildir. Derse girmekten beni kimse men edemez." diye cevap verir ("1944-1945 Irkçılık Turancılık Davası", Orkun 27, 06 Nisan 1951: 14-15).
Şampiyonlar Ligi gibi bir üniversite kadrosu
1930 yazında üniversiteyi bitiren Atsız, 1931 Ocağında felsefe öğretmeni Mehpare Hanımla evlenir. 25 Ocak 1931'de Türkiyat Enstitüsü'nde göreve başlar; Köprülüzade Mehmet Fuat Bey'in asistanı olur. Hocası Ahmet Caferoğlu da oradadır. Enstitüde uzman ve asistan olarak çalışanlar arasında Abdülkadir (İnan), Akdes Nimet (Kurat), Pertev Naili (Boratav) ve Kıvameddin Burslan gibi isimler de vardır. Üniversitenin ana giriş kapısının yanında bulunan küçük binadadırlar. (Şimdi öğretim üyelerinin yemek yediği Profesörler Evi.) Atsız için yeni bir hayat başlamıştır. Fevkalade verimli ve kaliteli bir muhit içindedir.
Hani bazen durup dururken ansızın bir sevinç sarar ya içimizi; derinden çok derinden bir an için de olsa yaşadığımıza memnun olur, yarına umutla bakarız ya! O an bize bütün kötülükleri, acıları unutturuverir. Kendimizi bir çocuk kadar kaygılardan uzak hissederiz. İşte sen o ansın benim için.
Sayfa 231Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.