Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Can denilen şey,çekilen bir deniz gibi uzaklaşıp gidiyordu yüzünden.
Bir yıldız iliklerine kadar karanlık Bir adam yağmur altında yalnız Tahammül edilmez düşüncesine O inadına yaslanır kayıtsız. Ne söyleyecek tek sözü vardır Ne büyük hikayesi yaşayanlara dair Ağır sallanışını duyar yarasaların Vakit gecedir. O çoktan affetmiştir unutanları Alır götürür gözlerini bir deniz Bırakır boşluğa kanatlarını Bir yarasa gece vakti bahanesiz.
Sayfa 19 - Yapı Kredi yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Haklı
"Gez ve kimseye söyleme, gerçek bir aşk hikayesi yaşa, kimseye söyleme. Mutlu ol, kimseye söyleme çünkü insanlar güzel şeyleri mahveder..."
Sayfa 83 - Frida KahloKitabı okudu
Askeri bilgilerden yoksun askeri görevliler; geminin bile ne olduğunu bilmeyen deniz subayları; hiçbir işten anlamayan devlet memurları; şehvetli gözleri, bir karış dilleri ve düşük ahlaklı yaşamlarıyla, dünyanın en dünyevi ve en pişkin din adamları da bu davetteydi.
Askeri bilgiden yoksun askerler,gemi görmemiş deniz subayları,işlerini bilmeyen memurlar,aç gözleriyle, bir karış filleriyle, beş para etmez ciğerleriyle dünya işine dalmış pişkin din adamları.
Karantina 2-Beyza Alkoç
"Böyle sessiz sakin deniz kenarı bir yere gideceğim.Bir hamak kurup, üstüne yatıp saatlerce müzik dinleyerek kitap okuyacağım.Dinleneceğim, beynimin içindeki gürültünün susuşunu görmek istiyorum artık.Sessizlik istiyorum."
Sayfa 29 - İndigo YayıneviKitabı okudu
Reklam
Martin o sabah birkaç hafta önce kafasında tasarladığı ve o günden bugüne yazılmak için ısrarlı bir yaygarayla kendini rahatsız edip duran bir hikâyeye başladı. Belli ki hareketli bir deniz hikâyesi, gerçek dünyada ve gerçek koşullar altında yaşayan gerçek karakterlerin yer aldığı bir aşk hikâyesi, bir yirminci yüzyıl macerası olacaktı bu. Hikâyenin akışının ve seyrinin altındaysa yüzeysel okurun asla fark edemeyeceği, ama bir yandan da bu tür okurun bile ilgisini ve keyfini asla kaçırmayacak başka bir şey olacaktı. Nitekim Martin’i yazmaya zorlayan şey, en az hikâyenin kendisi kadar buydu aslında. Zaten hikâyelerindeki olay örgülerini esas aklına getiren şey, hep büyük evrensel motifler olurdu. Böyle bir motifi bulduktan sonra, bu evrensel motifi hangi zaman ve mekânda, hangi yerler ve kişiler aracılığıyla ifade edecekse kafasının içinde onları evirip çevirmeye başlardı. Adı “Beklenen” olacak hikâyenin uzunluğunun, altmış bin kelimeyi aşacağını sanmıyordu; muhteşem üretim kuvveti düşünüldüğünde çocuk oyuncağıydı. Yazmaya oturduğu ilk gün, sahip olduğu araçlardaki ustalığının idrakinden aldığı büyük hazla kavradı kalemini.
Sayfa 369 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
O nazenin incinin hikayesi…
Bu istiridyelerin başına her an bir kaza gelebilirdi, kas büklümleri arasına kaçan bir kum tanesi, etlerine öylesine batabilirdi ki et, kendini korumak amacıyla kum tanesinin üstünü pürüzsüz bir tutkal tabakasıyla kaplayabilirdi. Ama bu işlem bir kere başladı mı, sonu kolay kolay gelmezdi, yabancı gövde bir gelgitle kopup gidene kadar ya da istiridye tükenene kadar sürerdi, insanlar, yüzyıllardır dalmış, deniz diple­rinden istiridyeler sökmüş, içlerini açarak bu tür tutkalla kaplı kum tanecikleri aramışlardı.
’Burada eğer bir kadın kahkaha atıyorsa kadere ince bir sitem göndermesinden acılarını ve dertlerini bastırmasındandı. Burada herkes yaralıdır ve herkesin acı bir hikayesi vardır..’’
Bir yıldız iliklerine kadar karanlık Bir adam yağmur altında yalnız Tahammül edilmez düşüncesine O inadına yaslanır kayıtsız Ne söyleyecek tek sözü vardır Ne büyük hikayesi yaşayanlara dair Ağır sallanışını duyar yarasaların Vakit gecedir O çoktan affetmiştir unutanları Alır götürür gözlerini bir deniz Bırakır boşluğa kanatlarını Bir yarasa gece vakti bahanesiz
Reklam
Bir yıldız iliklerine kadar karanlık Bir adam yağmur altında yalnız Tahammül edilmez düşüncesine O inadına yaslanır kayıtsız Ne söylenecek tek sözü vardır Ne büyük hikayesi yaşayanlara dair Ağır sallanışını duyar yarasaların Vakit gecedir O çoktan affetmiştir unutanları Alır götürür gözlerini bir deniz Bırakır boşluğa kanatlarını Bir yarasa gece vakti bahanesiz
Sayfa 19 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Bahtiyardılar.Bahtiyarlıklarını bulundukları yerde hapsetmek istemediler.Onu her tarafa gösterebilmek için,bir gün,şehrin rıhtımında duran gemilerden birine binerek seyahate çıktılar. Gezdikleri yerde her gördükleri şeyin kendilerini sevindirmek için yaratıldığını sanıyorlardı.Deniz onlara bir aşk masalı,ormanlar bir vefakarlık hikayesi anlatıyordu.
Sayfa 46 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Hepimiz kendi öykümüzü yazarken dünyaya farklı bir pencereden bakarız. Bu durum insanlık mozaiğini daha da renkli ve çeşitli kılan önemli bir unsurdur. Bizler bu büyük öykünün ayrılmaz parçasıyız. Kendi hikayelerimizi yazarken diğerlerinin de deneyimlerini saygıyla karşılar ve ortak bir anlam arayışına katkı sağlarsak insanlık tarihinde unutulmaz birer aktör oluruz. Her birimizin hikayesi insanlığın ortak öyküsüne kıymetli bir sayfa ekler ve böylece insanlık farklı renkleriyle bir arada daha güçlü ve daha anlamlı bir yolculuğa çıkar.
Can denilen şey, çekilen bir deniz gibi uzaklaşıp gidiyordu yüzünden...
Sayfa 127Kitabı okudu
" İnsanın tüm hikayesi aslında bir ayrılık hikayesiymiş."
Sayfa 245Kitabı okudu
1.150 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.