Mutluluğu getiren şeyler çok küçük parçalardır.
Bir iyilik,
bir gülümseme,
tatlı bir bakış,
iyi bir dilek,
iyi bir kitap,
Aslında mutlu olanlar, bu küçük şeylerin huzuruna varmış olanlardır...
Bernard Shaw
''Daha ilk cümlede ölmeseydiniz
mutlu sonla biten tüm şizofren masallara inanabilirdim.
Ama siz bayım bir vardınız bir yoktunuz.
Hiç vardınız hep yoktunuz...''
Bay V : Evey, bir şey isteyebilir miyim? Bir tek dilek hakkım olsa seni tekrar göremeyi dilerdim...
Gerçeğin gücü ile yaşadığım sürece kainatı bile fethedebilirim...
-V for vendetta
Johnny 'nin aklına üç dilek tutan yaşlı çift geldi. Masala göre yaşlı karı koca önce yüz sterlinleri olsun istemişler. Ama değirmende olan bir kaza sonucu oğulları ölmüş. Değirmen bozularak yüz sterlin tutarında hasar olmuş. Sonra yaşlı kadın oğlunun acısına dayanamayıp geri gelmesini istemiş... ve kapıyı açıp da bakınca oğlunu mezarından çıkmış korkunç durumuyla karşısında bulmuş. Son hakkı yaşlı adam kullanıp oğlunu geri göndermiş.Weizak'ın dediği gibi bazı şeylerin yitik kalması daha iyi oluyordu.
Allah'ın bana ihanet etmediğini fark etmiştim. Allah beni seviyordu. Çektiğim bütün o perişanlık, acı, döktüğüm sıcak yaşlar, iki şeyden birinin sonucuydu. Ya cezaya da sınav. Allah'ın ya ona olan inancımı sınavdan geçirmek ya da günahlarımdan ötürü cezalandırmak için beni kariyerimde hüsrana uğrattığını Zaamer aracılığla kalbimi kırdığını anladım. En sevgili kulu Hz. Muhammed'i (sav) daha ciddi şeylerle imtihan etmişti ama Peygamber Efendimizi sevmişti. O zaman beni de mutlaka seviyordu, değil mi? Yaratıcım olarak, onun beni sınava tabi tutma ve cezalandırmaya hakkı olduğunu kabul ediyorum. Bunu, ders alayım diye yapıyordu. İnancım güçlensin diye. Daha iyi bir insan olayım diye. Beni sevdiği için yapmıştı hepsini.
"Freud'un tespitine göre, bütün histeri hastalığı, kişinin çocukluğunda oluşan ve asla dışarı vurulmamış, derinlere gömülmüş dilek ve duygularını yeni kişilere veya bazen nesnelere aktarmasından kaynaklanıyordu."