Guernica tablosu hakkında yorumlama
Guernica’nın Sesiz Çığlığı İspanyol asıllı olan Pablo Picasso, kübist tarzıyla tablolarında geometrik şekillere yer vermesiyle ön plana çıkar. Guernica tablosunda sanatçı, İspanya’daki Bask bölgesinde bulunan Guernica kasabasının özerkliği Nazi toplumuna ait olan General Francesco’yu rahatsız etmesinden dolayı dört saat boyunca
AVRUPA'NIN MEKSİKASI TÜRKİYE
Uzak bir ülkede Belki de bir sokak ötede Darmadağın bir evin kirli yer yatağında genç bir kadın yatıyor. Kısa hayatından çok daha yaşlı görünen yüzünde uzun kirpikleri donuk yeşil gözlerinin üzerine devriliyor. Can çekişen göz kapakları diriliyor. Tavana bakmak dışında mecali yok. Henüz bir yaşına basmamış bebeğinin çığlık çığlığa ağladığını duyuyor. Açlıktan, susuzluktan ölecek yavrucak. Damarlarında gezen zehir eskiden zevkti. Sonra etini kemiren bir yoksunluk, azap oldu. Böyle olmamasını çok isterdi. Çok geç Serum lastiği sarılı kolunda damarları küçük deliklerle dolu. Kumral saçlarının dağıldığı yastığa gömülüyor zihni. Ne zamandır bir doz kadar yakın yaşıyordu ölüme. Uyanabilmeyi umut ederek gözlerini yumdu. Kulağında aç bebeğin haykırışı yankılanıyordu. Anneyi yavrusunun katili yapacak bir zehirdi kanında dolaşan. 5 gün sonra kapıyı açan polisler, aşırı dozdan ölmüş annenin ve bebeğin cesedini buldu. Her yıl Avrupa'daki 9 bin aşırı doz ölümünden sadece bir örnek ve 3 gün sonra unutulacak küçük bir gazete haberiydiler. Kadının yanı başındaki gramlık poşet milyarlarca dolarlık dev uyuşturucu ağının ulaştığı son duraktı.Çok uzun bir yolculukla geliyordu ölüm.
Reklam
1970’lerde Türkeş’in dilinde ve MHP metinlerinde din, Türklüğün aslî-kurucu değerde bir unsuru olarak tanımlanmaya başladı. Resmî terkibin özeti, Türklük gururu ve şuuru, İslâm ahlâk ve fazileti şiârıdır. Buna Türkeş’in 1974’te ortaya attığı “Hıra Dağı kadar Türk, Tanrı Dağı kadar Müslüman” formülü eşlik eder. Ancak ülkücü tabanda, dini neticede
Sayfa 315Kitabı okudu
Yeni doğmuş bir bebeğin iki konteynır ya da iki çadır arasında ortaya çıkması El- aman da sıradan bir durumdu. Çünkü o iki ülkede de kadınlar, Barış zamanında bile bir savaş esiri olarak doğarlardı. Savaşı doğarak kaybeder ve erkeklere esir düşerlerdi. Bu yüzden o topraklarda bir kadının yeni doğmuş bebeğini terk etmesi , hayatı boyunca bir savaş esiri gibi işkence görmesi kadar olağandı. Hatta bir savaş esiri gibi herkesin gözü önünde vahşice infaz edilmesi kadar olağan…
Ona şişme kadın icat eden kişinin adolf hitler olduğunu bilip bilmediğini sordum... Birinci Dünya savaşı sırasında hitler yaya haberciydi bir alman sperinden diğerine mesaj iletiyordu ve silah arkadaşlarının Fransız genelevlerini ziyaret ettiğini görünce midesi bulandı aryan soyunun saf kalmasını sağlamak ve Zührevi hastalıkların bulaşmasını engellemek için nazi bölüklerinin savaşa giderken yanına alabileceği şişirebilir bir kadın yapması yönünde talimat verdi kadını hitler tasarladı kadının saçları sarıydı ve kocaman memeleri vardı müttefikler Dresdeni bombalayınca fabrika yıkıldı ve kadınlar dağıtılmadı
Sayfa 97
"Kadın olduğum için hoşnutum" dedi bana bir akşam, "çünkü kadının önünde erkeğinkinden çok daha fazla olanaklar vardır." “Nasıl olur?” dedim. “Erkeğin mesleği var; etkili şeyler yapabilir." "Erkeğin bir mesleği vardır" dedi Solange, "oysa kadın sevdiği tüm erkeklerin yaşamlarını yaşayabilir. Bir subay savaşı getirir ona, bir denizci okyanusu, bir diplomat entrikayı, bir yazar yaratmanın hazlarını. Bunları yaşamanın günlük sıkıntısına katlanmadan, on yaşamın heyecanlarını tadabilir." … "Unutmayın ki, aynı şeyi erkekler için de söyleyebiliriz" dedi Philippe. "Birbiri ardından sevdikleri kadınlar onlara da farklı yaşamlar getirir." "Evet, belki de" dedi Solange, "ama kadınlarda kişilik öyle azdır ki; getirecek hiçbir şeyleri yoktur."
Reklam
1950'lerdeki kalem kavgaları: 1950'lerde Atsız'ın üç polemik yazısı vardır. "Faruk Nafize Bir İhtar” başlığını taşıyan yazı, 9 Şubat 1951 tarihli Orkun'un 19. sayısında; "Yalan” başlıklı yazı, 25 Mayıs 1951 tarihli Orkun'un 34. sayısında çıkmıştır. 1956'da da Ocak gazetesinde Nurettin Topçu'ya karşı bir
Muhsin Ertuğrul, ünlü kadın yazar Halide Edip Adıvar'ın vatansever bir kadının Kurtuluş Savaşı esnasında verdiği mücadeleyi konu alan otobiyografik romanı Ateşten Gömlek'i sinemaya uyarlamak istediğini söylediğinde, Adıvar, kadın karakterlerin Türk kadınları tarafından canlandırılmasının üzerinde durmuştu. Bunun için başrol oyuncusu Bediha Muvahhid'in kocasından izin alınması gerekmiş ve sonuçta Ateşten Gömlek Müslüman kadınların rol aldığı ilk Türk filmi olmuştu.
Küçük bir ayrıntı bile savaşta bulunan insana, arkasına yaslanıp savaşı düşünen bir adamın duyması imkansız olan bir zevki tattırabilir. Yalnız ölüme giden adam kadının, şarabın, güneşin ve bir çiçeğin ne demek olduğunu - onların ölçülemez kıymetini - anlar.
Sayfa 159Kitabı okudu
Bakış Acısı
Hanife Mert Hanım'ın 4 bölüm 400 sayfadan oluşan #BakışAcısı eserini #okudum. Bu eseri okumadan önce #DüşBatımı eserini okumanızı tavsiye ederim. Her ne kadar ayrı eserler olarak algılansa bile birbirinin devamı olduğunu belirtmek isterim. ️️️️️️️️️️️️️️️️ Eser zamanlar arasında geçişlerle 1984 yılları ve 2004 yılları arasında zaman
575 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.