Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
On dokuzuncu yüzyılda eşitsizlik hâlâ bir sınıf meselesiydi; şimdilerdeyse bir konum meselesi. Dünyanın her yerindeki yoksullar az çok eşit derecede sefilken, miting sloganı "Dünyanın tüm işçileri, birleşin!”di. Şimdi ise Dünya Bankası'nın öncü ekonomisti Branko Milanovic diyor ki, "O halde proleter dayanışma resmen öldü demektir çünkü artık küresel proletarya diye bir şey yok."" Bolluk Diyarı'nda yoksulluk sınırı, Cockaigne'in ötesindeki yabanıl ortamlardan on yedi kat yüksek." ABD'de gıda pulu alanlar bile dünyanın en yoksullarına kıyasla krallar gibi yaşıyor.
Sayfa 219Kitabı okudu
Şüphesiz psikanalist, yorumlarında hakikatin yarı-söylenmişliğinin çok ötesine geçmez ancak bu bile bizi sosyal ilişkilerimizde konum ve partner değiştirmeye davet etmek için yeterlidir. 722 Lacan imleyen bilinçdışının hakikati yarı yarıya anlattığını ileri sürer: Açıkçası bu anlatılacak her şeydir ya da hakikatin yarısı boşluktan başka bir şey değildir. 555
Reklam
Peki insana neden sormaz Yaratıcı yaratılmak ister misin istemez misin, diye
Bu varoluşa bir isyan sorusu, bu isyan hali iki õnemli sorun barındırıyor kanaatimce Doktor. Birincisi, insan yoksa, bir hiçse ona var olmak isteyip istemediği nasıl sorulacak? Yok olan bir şeye soru sorulamaz. Yok olan bir şey ancak var edilir, var kılınır. Hastan y eksi 3 yılında bir embriyo bile değildi; sadece Yaratıcının (lminde, ilim cinsinden bir varlığı vardı. Yok olduğu için, var olmak nedir bilmiyordu. Yoktu ve var olmak gibi bir niyeti de yoktu. Sonra bir gün anne babasının cinsel birleşmesinin ardından yaratıldı. Varoluşunu annesine de, babasına da borçlu değildi. Anne ve babası, her kim iseler, sadece buna vesile oldular. Kısacası var edilip edilmeyeceğini sormak için önce onu var etmek gerekir. O zaman da insan za ten var olmuş olur ve bu soru gereksizleşir. İkincisi, bu sorunun altında yatan saik, benliğin Yaratıcı kar- şısında kendi varoluş konumunu ayarlayamamasıdır. Yok ve hiç iken insana varoluş imkânı tanınması, tüm sahip oldukla- rının Yaratıcı tarafından verildiğini, sunulduğunu gösterir. Yani insan mutlak ācizlik, mutlak fakirlik, noksanlık ve mutlak ek- siklik mertebesindedir. Varoluş kimliği hiçlik olan bir insanın, kendisine varoluş imkânı tanıyan Mutlak Varlığa 'Beni neden yarattın, yaratırken bana mı sordun?' demesi bir sınır sorunu- dur. Mutlak Varlık, varoluş kimliği hiç olan bir şeye, 'Seni var etmek istiyorum, ne dersin?' diye niye sorsun ki? Böyle bir so- runun sorulması gerektiğine hakkı varmış gibi iddia etmek, Yaratıcı karşısında bir konum elde etme çabası, Yaratıcıyı bir nevi hesaba çekme girişimidir ve ciddi bir sınır ihlalidir."
Sayfa 234
Damada nasihat ❀
Peygamberimiz Hz. Ali’ye dedi: “Ey Ali! Kızımı sana cariye olarak veriyorum, ama unutma ki sen de onun kölesisin.” Kadın, ailede zaten hep hizmet edendir. Ama köle olamayan eşler, o cariyeyi çoğu zaman ezerler. Peygamberimiz aile içerisinde eşit bir konum belirlemekteydi. Cariye olmaya karşılık, köle olmak. Aslında köle daha çok hizmet edendir. O, çocuklarına Adl ismi ile yönelen adaleti seven bir Babaydı (a.s.m.)...
Prens devam etti. "Doğayla bir olmayı öğrendiğiniz zaman çiçeklerin dilini de öğrenirsiniz" dedi. "Çiçeklerin, görsel güzelliklerinden ve hoş kokularından öte bir dilleri vardır. Dinlemeyi bilirseniz size civarda bulunan kişiler ve bu kişilerin bilgelik seviyeleri hakkında çok şey söylerler. Çiçeklerin dili son derece karmaşıktır. Yalnızca şekilleriyle, renkleriyle, desenleriyle değil birbirlerine göre konum değiştirerek de birçok şey anlatırlar. Üstelik çevreye yaydıkları enerji sadece anlayanlara değil, anlamayanlara da tesir eder. Onları görmeseniz, fısıltı- larını duymasanız bile yakınlarınızda bulunan çiçekler sizde bazı duygular yaratır, zihninizde bazı fikirler ve kalbinizde bazı ilhamlar ortaya çıkarır."
Sayfa 143Kitabı okudu
-rio, bana hayatta en çok yapmak istediğin şeyi söyle. koma hiç tereddüt etmedi. insanlar adlan sorulduğunda bile saniyenin yansı kadar duraksarlar, ama o derhal verdi yanıtını. sanki salondaki konuşma da bir senaryoda yazılıymış ve sorunun yanıtı beyaz bir kâğıdın üzerine mürekkeple yazılmış gibi. -her şey. ben bu hayatta her şeyi yapmak istiyorum. hiçbirinin farkı yok diğerinden. zargana koridorun başlangıcından sokak kapısına kadar attığı sekiz adımı tekrarlamak üzere yaptığı dönüşte ikinci sorusunu sordu. aklını ve aklında barındırdığı düşünceleri kaybetmemek için polisiye bir sorgulama yapıyordu. sorular ve yanıtları. evinin salonunda duymak istediği tek şey bunlardı. -neden? -çünkü her şeyi yapabileceğimi biliyorum. hiçbir prensibim ve alışkanlığım yok. cüce bir erkekle ya da kolları olmayan bir kadınla sevişebilirim. maden işçisi ya da katil olabilirim. ben bir deneyim. konum da hayat. dolayısıyla hayatta en çok yapmak istediğim şey yaşamak. her şeyi.
Reklam
Darwinistler veya Yaratılışçılar değil bir basamak daha üstü
Darwinistlerle yaratılışa inananlar arasında pek çok ortak nokta var. Ne var ki biz bunları uzun süredir birbirine taban tabana zıt ve birbirini dışlayan iki görüş olarak gördük. Aslında, insanın konumuyla ilgili olarak ikisi de aynı temel görüşü savunuyor. Yaratılışçılar, insanın maymundan gelmiş, maymunla akraba bir tür olarak düşünülmesini
253 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.