Ölümü ne güzel tasvirlemiş Cahit Sıtkı; "Bir kere misafire çıkmış adın,
İstesen de gideceksin, istemesen de.."
Gönül ister ki insan sevdiğiyle misafirliğe gitsin.
Ama gel gelelim yalnız gideceğiz.
Tıpkı yaşarken olduğu gibi.
Bu kitap, benim şu ana kadar okuduğum kitaplar arasında belki de dili en sivri olan kitaptır. Okurken ben bile gerildiğimi hissettim. Hani bazı eserler insana huzur verirken bu biraz fazla şişliyor insanı en yumuşak yerinden. Konu olarak çocuğun sesini tüm dünyaya duyurma amacı var. En iyi anne babanın bile hataları olduğundan bahsediyor. Evet
Sabahın 06.34'ünde yazmaya başlamak bir deli işidir. Uykusuz uykusuz.. Deli değilim fakat akıllı olduğumu da söyleyemem. :)
Bu kitabı herkese öneremeyeceğim malesef. Bu muazzam kitabı sadece güzel yürekli insanlara önerebilirim..
Güzel kitap.. Değerlim.
Kitabın her sayfasında farklı bir anım var. Daha ilk sayfalarında beni çok etkileyen bir
Bugün sizlere gerçek bir hikaye daha anlatacağım. Ama bu hikayenin sonunda bütün erkekleri aynı kefeye koymanızı istemiyorum. Çoğunluğu kötü olsa da yüzde %30 iyi adamlardır. Her neyse anlatacağım hikaye sadece kadınları değil aynı zamanda erkekleri de ilgilendiriyor.
Bundan 3 hafta önce ıstangram kutuma şöyle bir mesaj düşmüştü. Mesajda "
Pek az misafirliğe gitmek ve pek az misafir çağırmak istiyorum. Bir sürü fesat ve dedikoducu insanlarla ahbaplık edip ne olacak sanki? Biz birbirimize yeteriz, değil mi?
Bir misafirliğe gitsem
Bana temiz bir yatak yapsalar
Her şeyi, adımı bile unutup, Uyusam…
Kalktığımda yatağım hâlâ lavanta koksa
Kekikli zeytinli bir kahvaltı hazırlasalar
Nerede olduğumu hatırlamasam
Hatta adımı bile unutsam…
“Bir yolculuktu bu ve yolun sonunda
Ulaşmak istediğim kendimdi
Yalnızlığımın parmak izlerini
Bırakarak geçtiğim yollara.”
Ataol BEHRAMOĞLU
Giriş
Genç Adam, romanın başkahramanıdır. Dört yüz yirmi iki sayfalık bir kitap. Gülcamal’in kaleminde şehir yaşantısının günlük alışkanlıklarını resmedildiği bir portre... Zengin bir anlatım tarzının, zengin
Bu dünyada bir şeye sahip olduğunu düşünmek, bir misafirliğe gittiğimizde, üstüne oturduğumuz kanepenin ‘’bizim’’ olduğunu iddia etmeye benziyor.
Hatta ona bile benzemiyor, çünkü o kanepe, onlardan çok sonra başkalarını aynı şekilde ağırlayacak, kandıracak.
Pek az misafirliğe gitmek ve pek az misafir çağırmak istiyorum. Bir sürü fesat ve dedikoducu insanla ahbaplık edip ne olacak sanki? Biz birbirimize yeteriz, değil mi?
"Korku hakkındaki hikayeler, dehşet veren hikayeler okumak sağlıksız bir zevktir," diyor Stephen King.
Sizlerin böyle sağlıksız zevkleri var mı? Benim var. İlk okuduğum kitap bir korku romanıydı
O ve umarım son okuduğum kitapta bir korku kitabı olur. Güzel bir temenni gibi görünmeyebilir siz korku sevmeyenler için ama bir korku
Bir misafirliğe gitsem
Bana temiz bir yatak yapsalar
Her şeyi, adımı bile unutup, uyusam
Kalktığımda yatağım hâlâ lavanta koksa
Kekikli, zeytinli bir kahvaltı hazırlasalar
Nerede olduğumu hatırlamasam
Hatta adımı bile unutsam..