Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
ÖLÜM ve ANLAMI (üzerine)
. Erich Fromm diyor ki: “Bireyin tüm hayatı, kendi kendini doğurma sürecidir... Aslında ancak öldüğümüz zaman doğarız.” Ölümü ya tüm hayatımızın üzerine düşen bir gölge olarak görürüz, ya da zamanımızın sınırlı olduğunun bir hatırlatıcısı olarak. Zamanımızı ya yettiği kadar kullanırız, ya da elimizdeki zamanı kullanarak, insanlığımızın damgasını taşıyan potansiyelimizi doğururuz. (.....) ..... acele yaşayanlara yüreğimiz sızlar ama, bundan alınacak bir ders olduğu pek aklımıza gelmez. Ölümü ister öteki dünyanın kapısı olarak, ister bir yokoluş olarak görelim, o yine de bize, verebileceğimiz her şeyi şimdi ve burada verebilmemizin önemini hatırlatır. .
Sayfa 289 - İnkılâp Kitabevi, 1989, Çeviren: Belkıs ÇorakçıKitabı okudu
Bir numaralı ders; Cadılık bilgi işidir. Bir Cadı ancak bilgisi varsa güç sahibidir. Güçlü bir Cadı, yaptığı büyülere hakimdir. Güçsüz bir Cadıysa, yaptığı büyülerin hakimiyetindedir.
Sayfa 17
Reklam
Yedi Da Vinci Prensibi şunlardır: Curiosità-Yaşama doymak bilmeyen bir merak devamli öğrenme için acımasız bir arayış. Dimostrazione- Bilgiyi deneme yoluyla test etme, sebatkarlık, ve hatalardan ders alma arzusu. Sensazione-Duyguların, özellikle hayati deneyimlerin bir aracı olan görüşün devamlı olarak rafine edilmesi. Sfumato (lügat anlamıyla "Dumanla yükselmek)-Anlaşılmazlığı, paradoksu, ve belirsizliği kucaklama arzusu. Arte/Scienza- Bilim ve sanat, mantık ve hayal gücü arasında dengenin geliştirilmesi. "Bütün beyin ile düşünme. Corporalita-Zarafet, her iki eli de ustalıkla kullanbilme, fitness, ölçülü davranma. Connessione-Her şey ve olay arasında ilişkileri anlama ve değerlendirme. Sistemli düşünme. ... -Eğer hayallerinizin, hedeflerinizin, değerlerinizin, ve en güçlü isteklerinizin günlük yaşamıniza nasıl entegre olduğunu anlamaya çalışırsanız- zaten yedi numaralı prensibi uyguluyorsunuz demektir.
Sayfa 10
"Pamuk Prenses'ten de ders almak lazım. Günün birinde Prens'in geleceğini hayal etmişti. Ama o zamana kadar surat asıp sızlanacağı yerde, Yedi Cücelerle güzel bir hayat yaşadı."
Bir numaralı ders:Hayat çok kısa.Güzel şeyleri erteleme.
Köylü Kadının İmanı
Usûl-i fıkhın önde gelenlerinden ve kendi dönemin-de bir numaralı tefsir âlimi olan, on binlerce insana ders okutan Fahreddin Razi, bir gün Bağdat sokaklarına çıkmış. Etrafındaki kalabalık ve gösterilen hürmetten dolayı insanlar bu kalabalığın içinde kimin yürüdüğünü merak etmişler. Kadının biri de bakıyormuş, "Kim bu adam, halife mi?" diye sormuş. Öteki biri "Yahu bu halife değil, niye bu kadar kalabalık bunun peşinden gidiyor?" demiş. Sonra biri “Bu, Fahreddin Razi'dir." demiş. Köylü bir kadın, "Kimdir o?" demiş. "Tefsir, usûl gibi ilimlerde büyük âlimdir. Bu istese Allah'ın varlığı ve birliği hakkında bin tane delil getirir." demişler. Kadın "Onun bin tane şüphesi olmasa bin belge aramazdı!" demiş. Bu söz Fahreddin Razi'nin kulağına ulaşmış. Vefatı sırasında talebelerine: "Çocuklar, ben köylü kadının imanıyla ölüyorum, haberiniz olsun!" demiş. Bu sebeple bedende güç istediğimiz gibi imanda da güç istiyoruz.
Reklam
" Bir numaralı ders:Hayat çok kısa.Güzel şeyleri erteleme. "
Üniversite de üç ayda nasıl mezun olunuyordu?
Bizim öğretmen yetiştiren sistemimiz iki önemli sorun yaşadı. Birincisi, Köy Enstitüleri'nin lüzumsuz yere kapatılmasıydı. Bunu Halk Partisi yaptı. İkincisi ise Eğitim Enstitüleri'nin batırılmasıdır. Büyük öğretmen tipiyle de iște o zaman vedalaştık. Bu da maalesef belki istenmeden, gayriciddi bir redbirle Ecevit devrinde yaşandı. Bu enstitüler,
Sayfa 142 - 143Kitabı okudu
Tarihte Epilepsi
Epilepsi, tarih boyunca birçok bilim insanının dikkatini çeken ve çeşitli araştırmalara konu olan özel bir hastalıktır. Epilepsiye dair en eski verilerin günümüzde British Museum'da bulunan Babil tabletlerinde yer aldığı biliniyor. MÖ 2000’lere ait olduğu tahmin edilen, 40 parçadan oluşan ve tıp ders kitabı niteliği taşıyan çivi yazılı bu tabletlerin 26 numaralı parçasında epilepsi hastalığı açıklanıyor. Bu dönemde kısıtlı sağlık bilgisi nedeniyle hastalığn beyin temelli olduğu anlaşılamadığından çeşitli metafizik varlıklar yüzünden oluştuğu düşünülüyordu. Hastalık yalnızca Babilliler değil Asurlular, Mısırlılar ve Antik Yunanlar tarafından da metafizik temellere dayandırılıyordu. MÖ 400'lere gelindiğinde Hipokrat, Kutsal Hastalık Üzerine adlı kitabında epilepsinin aslında fizyolojik bir rahatsızlık olduğunu ve tıp dışındaki uygulamalarla tedavi edilemeyeceğini açıkladı. Böylece epilepsinin beyinle ilişkili olduğu ilk kez dile getirildi. Bu kitap, epilepsi konusunda önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilse de epilepsinin etraflıca anlaşılması ve etkili modern ilaçların geliştirilmesi 1900’lü yılları buldu.
56 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.