Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Jarvinen, Okunen ve Gulbe Nasıl Kral Oldular? Reçel Kralı Jarvinen anlatıyor... Ben önceleri yoksul bir sokak çocuğuydum. Şimdi ise yurdumuz için büyük ve iyi bir güç olduğumu söyleyebilirim. Ben bu konumumu kime borçluyum? Tesadüfen dinlediğim bir konferansa değil mi? Daha önce de söylemiştim. Küçük dükkânımda kurabiye ve
Pamuk Prenses'ten de ders almak mümkündür. Günün birinde Prens'in geleceğini hayal etmişti. Ama o zamana kadar surat asıp sızlanacağı yerde, Yedi Cücelerle güzel bir hayat yaşadı.
Sayfa 213Kitabı okudu
Reklam
İki Numaralı Ders
“Lordunuzun aklında yer etmek için elinizden gelenin en iyisini yapın. Elbette gözünde de yer etmek için.”
Sayfa 100Kitabı okudu
Eskiden çocuklara ders vermeye gittiğini söylerdin, şimdi neden hiçbir şey yapmıyorsun? Raskolnikov sert bir sesle ve isteksizce: -Yapıyorum... dedi. -Ne yapıyorsun? -İş... -Ne işi? Delikanlı bir süre sustuktan sonra ciddi bir sesle: -Düşünüyorum, dedi. (Rahmetli Kemal Sunal'ın 100 Numaralı Adam filminde, babasıyla arasında geçen diyaloğu hatırladım.)
Sayfa 34 - 21.BaskıKitabı okudu
Neden? Adam omuzlarını silkti. — Benim doğup büyüdüğüm kasabada herkesin Yahudi’ye borcu vardı. Varşova’ya ilk gittiğimde nasıl beş parasızdım biliyor musun? İlk iki yılım büyükçe bir elbise dolabının içinde yaşamakla geçti. Kendimi tuvalete kilitleyip ders çalışırdım sabahaca. Yahudi profesörlerle öğrenciler üniversite hayatını ellerinde tuttukları için, bizlere soluk aldırtmazdı. Diplomayı aldıktan sonra da Yahudi doktorların elinden çekmediğimiz kalmadı. En iyi işler, en büyük paralar hep onlara verilirdi. Biz artakalanlarla yetinmek zorundaydık.
Sayfa 108 - 1.Basım Ekim 1972
Reklam
Musiki Muallim Mektebi'nde bir ders uygulaması olarak, bütün ders verdiğim sınıflarda Belediye Yasasına göre seçim denemesi yaptırdım. Öğrenciler heyecanla bu işte çalıştılar, oy kutuları hazırladılar. Yapılan oylamada belediye başkanı olarak bir kız arkadaşlarını seçtiler. Bunun üzerine bir erkek öğrencim (üçüncü sınıftan 173 numaralı Selahattin) itirazıyla karşılaştım. Diyordu ki: "Var olan yasaların bize öğretiğine göre kadınların oy kullanma hakkı olmadığı gibi, seçilemez de." Öğrenci, itirazında haklı idi ama, ben öğretmen olarak şu telkinde bulunmayı uygun gördüm ve "Bu öğrendikleriniz ilerisi için sizlere gerekli olacaktır. Kadınlarımız da yakında oy hakkı kazanacaktır," dedim. Fakat bu sözlerimin, erkek öğrenci karşısında öğretmenlik otoritesinin ötesine geçmeyeceği muhakkaktı. İşte böylece öğrencilerimden birinin bu itirazı ve soruları beni kadın hakları üzerinde çalışmaya teşvik etti.
Sayfa 105
Türkistan'daki Türk subayları öğretmenlik yapıyor
“Demek Anadolumuzdan binlerce kilometre uzaktaki bir Türk ülkesinde öğretmenlik yapmak alın yazımızda varmış. Zaten bizden önce buraya gelmiş Türk subayları da öğretmenlik yapmaktaydılar. Bu arkadaşlardan Haydar Şevki 1 numaralı Nümune Mektebi’nde çalışıyor ve Temir Tüde’yi yönetiyordu. (Tüde: gençlik, izci teşkilatı) Galip 6 numaralı Turan Mektebinde, Yüzbaşı Şükrü 2 numaralı Muhtariyet Mektebinde ve Turan Gücü Tüdesinin başında, Sait Ahrarî 12 numaralı Turan Mektebinde ve İzci Tüdesinin başında, İstanbul’da tahsil görerek dönmüş olan Abdurrahman Bey 10 numaralı İrfan Mektebinde ve Terakki Derneği Tüdesinin başında görev yapmaktaydı. Ben de 6 numaralı Turan Mektebine verildim. O okulun bünyesinde Türk Gücü Tüdesini kurarak eğitime başladım. Bu beşer sınıflı ilkokullarda Türkistanlı öğretmenlerle birlikte biz, Anadolu’dan gelmiş esir Türk subayları da ders veriyorduk...” (Dr. Timur Kocaoğlu, “Türkistan’da Türk Subayları)
"Bir numaralı ders: Asla tanımadığın birinin arkasından kötü konuşma. Çünkü hakkında kötü şeyler söylediğin o kişi karşındakinin değer verdiği, saygı gösterdiği biri olabilir."
Adını hiç unutmamak gerekir; bizler bir zamanlar, birinci sınıf bir milli eğitim bakanına, Mustafa Necati Bey'e sahiptik. Cumhuriyet'te maarifin bir numaralı ismi odur. İşte eğitim enstitüleri onun getirdiği bir kurumdu. Bu enstitüler 1970'lere kadar da dayandı. Sonra bir an geldi; sistem dejenere oldu, öğretmenler üç ayda mezun edilmeye başlandı. Bu iş de o meşhur çarıklı erkanıharp tipinin üst makamdaki icraatının neticesidir. Çok şey bildiğini düşünenler sağ-sol çatışmasını böyle çözdüklerini sanıyorlardı. Enstitüler güya çatışmalar yüzünden faaliyet gösteremiyormuş! Bu yüzden öğrencileri üç ayda mezun ettiler ve sistemi bitirdiler. Sağcı-solcu olarak birbirini vuranlar da üç aylık fırsatı görünce maşallah hemen ders notlarını okuyup mezun oldular, yani söz konusu fırsatı değerlendirdiler. Bizimkilerin vatanperverliği ve devrimbazlığı da işte bu kadardır, bizde her zaman kasaba oportünizmi ağır basar. Neticede kasabalar niteliksiz öğretmenlerle doldu. Bunların birtakımı toplumun lideri olabilecek tarzda insanlar olmadıkları gibi idealist de değillerdi. Dahası, bunlar maalesef idealist olanları da bastırdı. Kendini insanlara adamış öğretmen tipi kaybolunca da bu iş bitti. Bu dönemin ardından ortaya idealist gençler çıksa da yollarını bulamadılar. Zaten aksi mümkün değildir; önünde iyi bir örnek yoksa, insan nasıl çalışacağını bilemez. Çünkü birini ancak meslektaşı adam eder.
Sayfa 142Kitabı okudu
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.