Bir Murat Menteş Klasiği daha karşımda kitaplarını kronolojik sıraya göre okumak yerine bulabildiğim kitabını okudum aslında bu bana pek bir şey kaybettirmemiş.
Çünkü her kitabında diğer kitaplarında bulunan karakterlere daima atıfta bulunuyor. İsimler zaten bambaşka bir hikayesi olan bir karakter olduğunu anlatmış oluyor size.
Ve en çok hoşuma giden tabir yerindeyse beni tahrik eden kısım hikayenin birden fazla kişinin ağzından eş zamanlı ve olayların devamı tarzında anlatılması.
Ayrıca Turgut Özatay ve Oğuz Atay arasında kurmuş olduğu ilişki çok güzel bir esinti olmuş.
Ferruh Ferman
Nuh Tufan
İbrahim Kurban
Habip Hobo
Pembe Panter
Dilara Dilemma
Rıza Silahlıpoda
Roza Silahlıpoda
Umur Samaz
Kısaca özetleyecek olursam bilim insanı olan Umur Samaz'ın kitaplar yazarken odaklandığı bir karakter esnasında öldürülüşü ve yanında çalışan Habip Hobo'nun kitabın tamamlanması maksadıyla Nuh Tufan ve İbrahim Kurban ile yakınlaşarak Nuh Tufan'ın İbrahim Kurban'ın sayesinde kılık değiştirerek kendisinin Rıza Silahlıpoda tarafından gerçekleşecek olan ölümünü dublörünün ölümü ile değiştirmek isteyen Ferruh Ferman kişisi olarak ölmesini engellemek ve bunu Umur Samaz'ın yarım kalan kitabını tamamlamak.
Okunması sabır gerektiren ama bittiğinde de 'vay be' dedirten bir kitap. Ve bence Dünya Klasiği olmayı hak eden muhteşem bir roman. Mutlaka okunmalı…Zaman zaman sıkıldım ama yine de büyük merakla okudum. Yazarın okudugum ilk eseri, bilinç altı tekniğini çok iyi kullanılmış Turgutun kafası ne kadar karışıyorsa sizde okadar karışıyorsunuz, hele birde bi Olric var ki.. muhteşem…..
Selim Işık intihar ediyor ve arkadaşı Turgut Özben bu kayıptan çok etkilenerek arkadaşının diğer yakınlarını, yaşadıklarını araştırıyor. Aslında istediği baştan aşağı Selim olmak. Selim ise; aslında hayatına girdiği her insan tarafından sevilen biridir. Ama mükemmeli istiyor anladığım kadarıyla. Her hatasına, her hareketine pişmanlık ve başarısızlık yüklüyor. Kendini affedip yoluna devam edebilseydi hayatını bu kadar anlamsızlaştırmazdı. Kitapta sürekli "Yer Altından Notlar" kitabından bahsediliyor. Ben de Yer Altından Notlar tadı aldım kitaptan bol bol.
Tavsiyem kitabı hayatınızın düşük modda olduğunuz bir döneminde okumamanız. Gerçekten olumsuz etkileyebilir, insanı psikolojik olarak biraz aşağı çekiyor kitap.
Kitapla ve sevgiyle...
“Ben iç dünyama dönüyorum,orada hayal kırıklığına yer yok “
Budala, Dostoyevski'nin 1860'lı yıllarda Avrupa dönüşü sonrası kaleme aldığı romanlardan biri (ön sözü detaylı okuyamadım ve bu incelemeyi otobüste yazmak istedim, çünkü taze olsun istedim. Umarım bu bilgi yanlış değildir). Dostoyevski, bilindiği üzere epey ün yaptıktan sonra parasını gezerek ve kumar oynayarak çar çur eder ve geçirdiği
Oğuz Atay'ın bir klasiği olan, "Tehlikeli Oyunlar"..Kitapta ana karakteri olan Hikmet Benol'ün kendine ait dünyası ,yaşantısı , hissettikleri,
kendisiyle olan konuşmaları,iç hesaplaşmaları ve çevresindeki kişilerle gelişen olaylar işlenmiş.Hikmet Benol çok zeki ve ilginç bir karakter ..yaşadıkları,bildikleri,zannettikleri irdelenirken oldukça sürükleyici bir şekilde ilerliyor.Ayrıca kahramanın kurmaca dünyasında yaşadıkları,oyun içinde oyun oynadığı bölümler oldukça şaşırtıcı ve ilginç geldi bana oyun oynarken öğretiyor, farkındalığımızı artıyor adeta.Olay örgüsü biraz karışık olduğu için ilk kez okuyan için kitapları ağır gelebilir Atay'ın ama keskin anlatımıyla hayran olunacak bir eser.
Bir Oğuz Atay klasiği
Öncelikle her şey Edebiyat öğretmenimin verdiği kitap okuma ödevi ile başladı daha önce adam akıllı kitap bitirmemiş olan ben okumama niyetinde dirensemde kitabı inatla en son temin edip başladıktan sonra Oğuz Atay'ın o samimi anlatımı karşında ilk bitirdim bu kitap bir gencin okuma hevesini ateşledi adeta .
Kitaba gelecek olursak Oğuz Atay kitabı hocası Mustafa İnan'a hitaben yazıyor aslında bir nevi vefa borcunu ödüyor Mustafa inanın doğumuyla başlayan hikaye 1.dunya Savaşı'nın izlerini sarmaya çalışan ülkemizden görüntüleri de betimlememizi sağlıyor küçük Mustafa Adana'da fakir bir ailede dünyaya geliyor zor geçirdiği çocukluğu başına gelen olaylarla dahada zorlaşıyor nitekim öğrencilik hayatı da tam tersi çok başarılı geçiyor başarıdan kastım öğretmenleri arkadaşları takıldıkları yerde Mustafa ya danışıyor mustafada büyük bir titizlikle yardım isteyenlerle ilgileniyor öğretmenleri bile o varken tahtayı ona bırakıyor. Bu olanlar lise ve üniversitede değişmiyor üniversiteyi İstanbul teknik üniversitesinde başlıyor kimsenin ihtimal bile vermediği mustafanin çetin mücadelesi bütün üniversiteye yayılıyor ve başarısı katlanarak gidiyor daha fazla kitaptan bahsetmem spoiler kacabilir
Her kitapta olduğu gibi Oğuz Atay bu kitapta aslında okuyucusuna net bir mesaj vermek istiyor karşınıza ne çıkarsa çıksın içinizde o yetenek o istek varsa sende yaparsın diyor kitap biraz kişisel gelişim kitabı hissiyatı da veriyor okuduktan sonra etkisinden çıkamadım bir eserdi ve kitaplıgımın en üst köşesinde yerini alıyor
İç ses ve tasvirleri ile sizi bulunduğunuz mekandan alıp korkuyu beklerken adlı hikayedeki o köhne eve götürmüştür illa ki. Mekan değişikliği yapıp farklı psikolojilere bürünmek isteyenlere tam bir Oğuz Atay klasiği.
Yine tavanarasındasın Oğuzcuğum :)
Hep olduğu gibi yine kenara çekilmeyi,arkadan bakmayı,kendiyle olmayı anlatmış. Kitap çeşitli hikayelerden oluşan bir Atay klasiği... Tutunamayanlardan,Tehlikeli Oyunlardan farkı da bu.İçeride, kitaba adını veren ‘Korkuyu Beklerken’ ve ‘Unutulan’ gibi muazzam hikayelerin yanında rahmetli babasına yazdığı bir mektup da var ve çok güzeller. Hikaye kitaplarının sevmediğim yönü fazla alıntı cümleleri olmaması ve üzerine pek söz söyleyemiyor olmamızdır. Ama yine de ‘Ben buradayım sevgili okuyucum,sen neredesin acaba? ‘ diyen birine reddi cevap veremezdim. Hele bu davet Oğuz Atay gibi bir eşrefi mahlukantan geliyor ise..
“Anlamasam da dinlerim seni“ diyor Oğuz Abi.
Anlamasanız da, okuyun Tutunamayanlarını,Tehlikeli Oyunlarını,Korkuyu Beklerkenini... Yoksa “Beni anlamıyorlardı.Zarar yok. Zaten beni daha kimler anlamadı“ falan diyor, bizi de üzüyor !
Benim için hem biçimsel hem de maneviyat yönünden bir eserden fazlası olan bu büyük şahesere nereden ve nasıl giriş yapacağımın kararsızlığı içerisindeyim. Mutlaka bir şeyler yazmalıyım, zira bunu bir mecburiyet, ondan da öte bir görev olarak görüyorum. Öncelikle kitap hakkında yaptığım küçük çaplı araştırmamda edindiğim bilgileri
Kitabı okumak zaman aldı ancak yavaş yavaş hazmedilen bir kitap olması zaten bunu gerektiriyordu. Hayal ile gerçek birbiriyle iç-içe olduğu, iç dünyaya yolculuktan ibaret olan bu kitap yine tam bir Oğuz Atay klasiği. Etkikeyici, vurucu.. Tutunamayanlari okuduktan sonra da bir süre kendime gelememiştim yine öyle olacak sanırim.
‘’Bir insan -özellikle de benim gibi bir insan- ne zaman yazmaya başlar? Daha doğrusu, ne zaman onun için, yaşadıkları, hissettikleri, düşündükleri artık ifade etmekten kaçınamayacağı bir yoğunluğa ulaşır? ‘’
Henüz ilk bölümüyle bizleri etkileyen bu kitap, devamı olabilseydi hiç şüphesiz Tutunamayanlar kadar çarpıcı olabilecekti.
Bir kitap okurken yazarın ruh dünyası hakkında fikir ediniriz fakat söz konusu Atay olunca,önce onun ruh dünyasını çözmek gerekiyor yazdıklarını anlamak için.
Kitap 8 ayrı hikayeden oluşuyor. Bir Oğuz Atay klâsiği..Okurken dik yamaçlı bir dağa tırmanıyormuş hissi verdi bana." Babama mektup" Kafka'yi hatırlattı..
"Oysa yıllar önce ,bazı zamanlar,sen olmasaydin birçok şey yapabileceğimi düşünürdüm. Şimdi artık suçun kendimde olduğunu görmek zorundayım"...
Ben buradayım sevgili yazar, döndüm dolaştım yine sana geldim. Bizi yine bir oğuz atay klasiği karşılıyor. Okurken düşündüren, düşündürdükçe derine daldıran…
İlk defa Japon klasiği okuyan biri olarak -sağ olsun öğrencimin hediyesidir- kitabı beğendiğimi ifade edebilirim. Görüntü olarak çocuklara ithafen yazılmış gibi görünse de aslında büyüklerin okuması gereken bir kitap. Tıpkı Küçük Prens eseri gibi. Çocuktan al haberi misali, hayat ile ilgili düşünceleri, yorumlamaları, bakış açılarını aslında çocuk kitaplarından almak gerekir.
Yazarımız hayatı boyunca birçok intihara karışmış, akıl hastanesine yatmış, Oğuz Atay dili ile "tutunamamış" bir kişiliğe sahip. Hayattaki olumsuzluğunu eserine de yansıtmış diyebiliriz. Birkaç hikâyeden oluşan bu kitapta karamsarlık rüzgârı esmekle birlikte, insanlığı ilgilendiren güzel alt metinler söz konusu. Üst kurmacayla birlikte farklı hikâye tekniklerini barındırması bakımından zamanının farklı ve öngörülü bir eser olduğunu bizlere yansıtıyor.
Keşfedilmesi gereken çok kitap var dünyada. Özellikle de uzaklarda yaşayan kitaplar... Uzak Doğu'ya özgü okuduğum ilk kitap olduğundan dolayı keşfettiğim için çok memnunum. Keşfedilecek nice kitaplara. Okuyalım, okutalım.