Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
iYi BiR FiLOZOF OLMAK iÇiN GEREKSiNDiĞiMiZ TEK ŞEY, HAYRET ETME YETENEĞiMiZDiR.
Sayfa 24 - Pan Yayıncılık, 24. Basım, Kasım 2009Kitabı okuyor
·
Puan vermedi
Erkek dediğin sözünün eridir, ağlamaz, yalan söylemez, güçlüdür, kendine güvenir, dürüsttür, boyun eğmez, mücadelecidir, evin reisidir, çalışkandır, merttir, ana kuzusu değildir, babasından korkmaz, her daim iktidardır, adam gibi adamdır. Yani erkek dediğin aslında mükemmel bir varlıktır! Acaba üzerine düşünmeden, peşin hükümlerle kabullendiğimiz
Şeytanın Üç Günü
Şeytanın Üç GünüMehmet Ramazan Yurtsever · Kırmızı Ada Yayınları · 20234 okunma
Reklam
"Pek çok farklı hocaya sahip olmanın genç bir zihin için zararlı ve kafa karıştırıcı olduğunu düşünüyorum. Aynı şekilde, yüz kitabı öylesine okumaktansa tek bir kitabı derinle­ mesine öğrenmenin çok daha iyi olacağına inanıyorum," dedi. "Çağdaş dünyanın benimle aynı fikirde olmadığının farkındayım ama sonuçta Platon'un tek bir hocası vardı, İskender'in de öyle."
Stalin’in “mucizevi” sıçraması:
Katlandıkları acılar anlamında insanlara muazzam bir bedel ödeterek topluma zorunlu sanayileşmeyi dayatmanın tek kelimeyle gaddarca olduğu görüldü. Tüketim, ağır sanayiye yapılan yatırımlara kurban edildi. Tüketim mallarına nazaran fabrika, makineler ve hammaddelere ayrılan yatırımların oranı 1927/28’de %33 iken, 1932’de %53’e ve 1950’de %69’a çıktı. Sonuç kıtlıklar ve kuyruklar oldu –gerçi olması gerekenden daha azdı çünkü aynı zamanda ücretler de altı yıl içerisinde tahminen %50 düşürülmüştü. Artan şehir nüfusunu beslemek ve yabancı makine ithalatını karşılamak için köylünün tahılına el konuldu. Bu nedenle, 1929’da dünya piyasalarında fiyatlar çöktüğü zaman en az üç milyon işçi açlıktan hayatını kaybetti. Hâla yeterli değildi. Devlet, “tarımda kolektifleştirme” (devlet kontrolü) politikasını ilan etti. Kulak (piyasa için üretim yapan zengin köylü) olmakla suçlanan milyonlarca köylünün mülküne el konuldu ve bu insanlar başka yerlere sürgüne gönderildi. Birçoğu hayatını kaybederken kalanlar gulaglarda köle işçi olarak çalıştırıldı. Sibirya gulagları, durmaksızın genişleyerek Stalin’in güvenlik aygıtının yönettiği dev bir köle imparatorluğuna dönüştü. 1928’de 30.000 olan tutuklu sayısı 1931’de 2 milyona, 1935’te 5 milyona ve 1930’ların sonuna gelmeden de muhtemelen 10 milyonun üstüne çıktı. Milyonlarca kişi polis kurbanı oldu; yıllık can kayıpları 1930’da 20.000’den 1937’de 350.000’e yükseldi.
1. Etik devlet meydana getirilecekse, tüm tekil bireyler bir kamu mevzuatına tabi tutulmalı ve onları bağlayan tüm yasalar ortak bir yasa koyucunun buyruğuymuş gibi görülebilmelidir. 2. [O halde] Devlet etik olacaksa, halka halk olarak yasa koyucu gözüyle bakılamaz. Zira böyle bir devlette tüm yasalar açıkça eylemlerin (manevi bir şey olması
Sayfa 123 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okuyor
Her varlığın başlangıcı bir değişmeden ibarettir. Öyleyse, her şeyin aslında tek ve öncesiz bir madde var.
Reklam
Ey babalar! Birkaç damla sperminizin yaşam verdiği, sizin için hiçbir değeri olmayan bu varlıkları yapmaya tutkularınız ya da çıkarlarınız sizi yöneltti diye içine düşeceğiniz sözüm ona adaletsizlikler konusunda müsterih olun; onlara hiçbir şey borçlu değilsiniz, siz bu dünyada onlar için değil, kendiniz için varsınız; kendinizi rahatsız edecek kadar deli olmayın, yalnızca kendinizle ilgilenin: yalnızca kendiniz için yaşamalısınız ve siz, çocuklar, temelinde gerçek bir kuruntu yatan bu evlat sevgisinden olabildiğince kurtulun, sizi kendi kanlarından dünyaya getirmiş bu insanlara karşı hiçbir şey borçlu olmadığınıza inanın. Merhamet, minnet, sevgi... Bu duyguların hiçbirini onlara borçlu değilsiniz; size varlık vermiş olanların bunları sizden isteyecek tek bir sıfatları yoktur; onlar yalnızca kendileri için çalışırlar, kendileri için düzenlerler her şeyi; hiçbir biçimde onlara borçlu olmadığınız ihtimamı ya da yardımı onlara göstermek tüm aldatmacaların en büyüğü olur; hiçbir şey size böyle bir yasa dayatamaz ve tesadüfen, geleneğin esinleriyle ya da karakterinizdeki ahlâki etkilerle bu duyguyu içinizde hissettiğinizi sanıyorsanız, bu saçma duyguları vicdan azabı çekmeden boğun... Yerel duygular bunlar, doğanın reddettiği ve aklın her zaman yadsıdığı geçmiş ahlâkın meyveleri bunlar!
Ödev insanlardan insanlara değil, insan ırkından kendine yöneliktir. Çünkü rasyonel varlıkların türleri nesnel olarak aklın idesi içinde toplumsal bir hedefe, yani en yüce olanın toplumsal bir iyilik olarak tesisine yazgılıdır. Ancak, en yüce ahlâki iyiliğe salt tek bir bireyin kendi ahlâki mükemmelliğine yönelik çabalarıyla ulaşılamayacağından, bilakis benzer bireylerin aynı hedefe - iyi niyetli insanlardan oluşan ve içinde, salt kendi birliği sayesinde en yüce ahlâki iyiliğin ortaya çıkabileceği bir sisteme - yönelik bir birliğini gerektirdiğinden, erdem yasaları üzerine kurulu evrensel bir cumhuriyet olarak bütünlük idesi, (gücümüz dâhilinde olduğunu bildiklerimizle ilgilenen) tüm ahlâk yasalarından tamamen ayrılmış bir idedir; zira gücümüz dâhilinde olup olmadığını bilmediğimiz bir bütünlüğe yönelik çalışmayı içerir.
Sayfa 123 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okuyor
"Zaman bir tek eşyada sürüyor. Sürmek değil bu, pul pul dökülen heves. Ucu vazgeçme­ ye varan bir yılgınlık, bir gönül yorgunluğu."
Ne var ki bilgece bir atasözünün dediği gibi, şeytanın sakalından tek bir kıla bile dokunmamak gerekir, yoksa ansızın insanın gırtlağına sarılıverir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.