Sizi sakladığım yerde unuttum, bağışlayın.
Kalbime diyorum, en son oraya koymamış mıydım sizi?
Açtım kapadım mazinin çekmecelerini.
Bir ömür aradım sizi;
Dağılan takvim yapraklarını topladım da bir bir..
Unutmaya alışırken buldum kendimi. Ve unutmak istemediğimi hatırladım.
Hafızam gün günden zayıflıyor, kusuruma bakmayın.
İsminiz ?
Bir sızı... Şuramda...
Yüzünüzü yanlış hatırlıyor olmalıyım. Gözlerinizin bitip de aşkın başladığı yeri...
Ben sizi bir vakitler çok sevmiş olabilir miyim?
Anımsıyor musunuz siz de
Bir varmış bir yokmuş
Ben sizi evvel zaman içinde sevdim
Kaf dağının ardındaydınız
Kırk gün kırk gece
Sahi...
Ben sizi çok sevmişmiydim?..
YouTube kitap kanalımda psikoloji kitaplarına nereden başlayabileceğinizi anlattım: ytbe.one/d2xQVSEUsUU
Bu incelemeyi sizin yorumlarınız yazdı. Nasıl mı?
Kitabın yazarı Frankl'a göre her insanın anlam arayışı kendisine özgüdür. Buradaki okurlara şu soruları sordum: Kendi anlamınızı nerede arıyorsunuz? Gelecek için bilinçli çocuklar
İnternet aşkları patladı gitti. Çünkü kolay, pratik maliyetsiz ve basit. Mesela oturduğun yerden iltifatlar yuvarlayabilirsin. Konuyu istediğin yere getirebilirsin. En güzel ve makyajlı fotoğrafı profil fotoğrafı yapabilirsin. Boyun mu kısa? O da basit, boyunu göstermemek için sadece boyun üstü fotoğraflarını gösterebilirsin. Mesleğine “ üst düzey yönetici yazar, "ben kalınım oğlum" görüntüsü verebilirsin. Birine bakıp çıktığın mekânda ordaymış gibi check-in yapar, mağazada, ya da benzeri yerlerde denediğin kıyafeti, elektronik cihazı da almışsın gibi pozlar verebilirsin.
Sürekli keşfedilmeyi bekleyen Hint kumaşıymış gibi anlatabilirsin mesela kendini.
Eski ilişkilerin soruldu mu çekinmeden hemen onları suçlar, Hiç hatan yokmuş gibi anlatabilirsin.
Hatta, tek suçum çok değer vermekti diyecek kadar da egolu olur. Ben suçun bile asilini işlerim diyebilirsin. Baklavalı karnını, trafikte arabanı, çok arkadaşın varmış gibi ortamını, çok yoğun çalışıyormuşsun gibi havanı hiç eksik etmeyebilirsin. Sürekli çok değer vermekten ve çok sevmekten zarar görmüş mağdur edebiyatı da yapabilirsin. Her konuda “ben farklıyım” görüntüsü de çizebilirsin. Hatta bir de güvensizlikten bahseder, toplumun bozulduğundan yakınabilirsin. Daha ne olsun? Oh, mis. :D
Ve bir gün 'ölüm' fikrini değiştirir..
"Ertesi gün hiç kimse ölmedi."
Ölmemek; insanların başına gelmiş ve gelebilecek olan en güzel şey midir? Yoksa bir felâket midir?
Hızlı bir girişle "Ertesi gün hiç kimse ölmedi." diyerek başlıyor hikaye. Böyle bir girişle kitabın içine girmemek ve o dünyada kaybolmamak çok zor..
Ölümün
Sonra büyüdüm...
İnsan büyüdüğünü etrafındaki çirkinlikleri fark ettiğinde anlıyor.
Sonra çıkarsız sevilmediğini gördüğünde.
Evet diyor gerçek dünya bu. Ve kendi dünyasından yavaş yavaş geçiş yapıyor büyüklerin dünyasına...
Böylelikle masalın bir varmış kısmı sona eriyor ve bir yokmuş kısmı ile yaşama devam ediyor.....
£.¥