Selam arkadaşlar uzun bir süredir aranızda yoktum yaşadığım bir takım sıkıntı ve problemlerden dolayı buralara pek bakamadım artık yavaştan okuduğum bir kaç kitabın yorumunu paylaşacağım.
Onu görmek zorlaşıyor, bedeninin, birlikte diktiğimiz bedenin dışına çıkıyor, o bedenin
düşüncelerini bırakıyor, düşünceler üzerinden dökülüyor, benden uzaklaşıyor, yeni bir giysi
dikiyor içinde benim olmadığım. Kayboluyor. Hem o, hem de ben. Beni duyumsamakta
zorlanıyor. Sözcükler belleğinden siliniyor. Kayboluyor. Düşüncelerimizin hepsi kayboluyor.
Aramıza başka düşünceler siniyor. Benim değil bunlar, onun da değil. Onu görmek zorlaşıyor, o
kadar uzaklaşıyor ki bundan sonrasını duyamıyor.
(ARKA KAPAK)
Kitabın arka kapağını yazdım çünkü kitabı tam olarak nasıl ifade edeceğimi bilemedim.İçerik olarak gerçeküstü olaylar anlatılıyor.Bazı olaylar gerçekken bazıları hayal tabi benim kafamı karıştıran tarafıda bu oldu tam olarak neyin gerçek veya hayal olduğunu anlayamadım.Çok nadir bu tarz kitap okuduğum için mi bilmiyorum ama açıkçası okurken biraz zorlandım.
“Benim be düşündüğümü umursamadığına beni ikna etmek için fazla çaba harcıyorsun.”
“Senin be düşündüğünü umursamıyorum ama normal insanların benden hoşlanmasını istiyorum.”
“Sen insanların seni sevmesini sağlamaya kronik olarak bağımlısın.”
Sözleri canımı acıtmıştı. Joshua benim kötü yanlarımı gösteren bir ayna gibiydi. Sanki yeniden okula geri dönmüştüm. Ufak tefek, ailenin en küçüğü Lucy büyük çocuklar tarafından canına okunmaması için sevimliliğini kullanıyordu. Ben her zaman şımartılan olmuştum, salıncaklarda hep arkadan itilen ya da oyuncak arabası çekilen. El üstünde tutulan ve pohpohlanan. Belki de gerçekten biraz acınasıydım.
Haber saldım ya şimdi,
Belki güzelden belki kendi hâlimden,
Senin hayalinden.
Seni hep aklımda zikrederken,
Hep şarkılar tutturdu kalbim.
Bu caddelerden, sokaklardan sen mi geçtin aşk?
Biraz ilerisinde belki gerisinden,
Saat 03.35 koca bir ağrı ve davul gibi şiş bir damak. Evde benden başka sadece bir şey olsa çok da yardıma koşmayacak biri var. Bir de kedim o da zaten :)
bugün dişcideydim benim için acı ama okuyanlar için aman disci mi abartma denilecek durum için. Stresli bir dönemden mi geçiyorsun dedi. Stres bir dönem ve içinden mi geçiliyor ben onu genel
Ahh sonhabar bir türlü alışamadım sana
Yağmurların gözlerimi ıslatıyor
Yaprakların saçlarımı beyazlatıyor
Hüznün kalbimi kırıyor
Ahh sonbahar bir türlü alışamadım sana
Lütfen benden artık biraz uzak dursana
Ey kardeş!
Benden birkaç nasihat istedin.
Sen bir asker olduğun için askerlik temsilatıyla, sekiz hikâyecikler ile birkaç hakikatı nefsimle beraber dinle.
Çünki ben nefsimi herkesten ziyade nasihata muhtaç görüyorum.
Vaktiyle sekiz âyetten istifade ettiğim sekiz sözü biraz uzunca nefsime demiştim.
Şimdi kısaca ve avam lisanıyla nefsime diyeceğim.
Kim isterse beraber dinlesin.
90'larda çocuk olmak, dünyanın en merhametli insanı olmaktı. Milli olmanın yardımsever olmakla, yurtsever olmakla, sevmeyle bağlantısı vardı. O zamanki insanlar gelişmek için çabalıyorken birden kayboldular. Hiç unutamıyorum o günleri sobalı sınıfımız vardı ilkokulda. Hizmetli Hasan amca gelecek de bütün sınıflardaki sobayı yakacak... İkinci derse doğru ancak ısınır, içi biraz peynir zeytin ve yumurta kokan ekmek kokan beslenme çantamızı açar kahvaltımızı hep birlikte yapardık. Durumu benden daha kötü, fakir çocukları sessiz görürdüm. O çocuk halimle bir hüzün kaplardı içimi. Paylaşmayı öğrenirdik tutum haftalarında... Ne günlerdi, o zamanlar 23 Nisan'da hava bir başka açar, güneş farklı bir doğardı. Şiirleri okuduktan sonra meydandan geçip giderken tüm halk hepimizin annesi babası ağabeyi arkadaşları yollara dizilir, bizi elleri patlayana dek alkışlardı. Bu günlerin başarısını o günlerin öz güvenine borçlu olduğumuzu düşünürüm
Çok tatlı bir #gençkurgu hikayesi ile geldim. Bu hikayeyi neden daha önce okumadım, bilmem. Tertemiz bir hikaye ve okuru motive edici, heveslendirici bir sekilde kurgulanmış. Ayrıca #kpop idollerinin yaşadığı bazi sorunlara göndermeler de var. Eh nikayetinde hikayedeki esas oğlan bir idol grubunun başsolisti.
Jenny, annesiyle birlikte Los Angeles’ta yaşayan Güney Koreli bir genç kızdır. Hayali de iyi bir müzik okulunda okumaktır -Kendisi çello sanatçısı. Jay amcasının karaoke barında gizemli bir müşteriyle tanışıp birazcık atisiyor ve o gece aynı otobüse biniyorlar. Otobüste ortalığı karistip -söylemicim ne yaptilar- geceyi Kore festivalinde eglenerek geçiriyorlar. Unutulmaz bir gece tabii
Neyse sonra esas oglan Jaewoo bizim kıza cevap vermiyor, görüldü yapıyor neyse bizim kız da umudu kesiyor tabii -ben olsam engeli basardim- Neyse Jenny ve annesi, anneannenin sağlık sorunu nedeniyle Kore'ye gitmeye karar veriyor ve sonra müzik okuluna yazılıyor.
Ee kim var bu okulda? Esas oğlan ama burda bir sorun var çünkü esas oğlan bir idolmüş
"Oppaaağğ!"
Biraz değil baya ortalık karisiyor benden soylemesi. Çok keyif alarak okudim ve birkaç saat içinde okuyup bitirdim o kadar sarıyor anlayın. Kızın anasına biraz sinir oldum. Kendi anası onu gönderdi diye kendi kızına soğuk davranıyordu. Jenny'nin Kore'deki arkadaşları da çok tatlıydı. Sıcacık bir hikayeydi devamı olsa...
Epope, dehşet ve ibretle tavsiye eder
Merak ve gizemin son ana kadar devam ettiği bir kitap önerisi => Kan Hasadı ;)
Başlarda biraz sıkıcıydı :(
Sonrası .... Okuyunuz ;)
NOT:Application error: a client-side exception has occurred (see the browser console for more information).
Bu uyarı beni benden alıyor :((
Kan HasadıS. J. Bolton · Pegasus Yayınları · 2013185 okunma
Bir gün ne hayalim ne de gölgem kalacak
Artık ne sıcaklık, ne biraz nem kalacak
Benden sana binlerce şiirden başka
Bir parça ümit, bir yığın özlem kalacak