Birdenbire Sönen Kandilin Hikayesi
Beraber yanmak için yapılmış iki tane kandil vardı. Alevlerini, birleşmek istiyor gibi, birbirlerine eğerlerdi ve birisinin yetişemediği yeri öteki aydınlatırdı... Aralarında ipek kumaşlar gibi kıvrılan ve parlayan ışık huzmeleri gidip gelirdi... O kadar benzer ışıklarla yanarlardı ki, etrafa dağıttıkları aydınlığın ayrı yerlerden geldiğine ihtimal vermek mümkün değildi... Fakat bir gün, yağı çok, fitili yolun da, haznesi sağlam olan bu kandillerin biri, en beklenmedik zamanda, yavaşça kararıverdi. Titrek bir ışıkla yas tutmak isteyen diğeri ise, onun arkasında gitmekte gecikmedi.
Gemiler vardı limanda gemiler Her biri yeni bir ufka gider.
Reklam
Her biri geçmişin veya geleceğin kapılarına açılan, görünür ya da görünmez kuytulukları vardı gecenin.
Sayfa 80 - EverestKitabı okuyor
Düsseldorf Vampiri
1929'un ilk aylarında, Almanya'nın endüstri merkezle­rinden biri olan Dusseldorf bir seri cinayet haberiyle sarsıl­dı. 16 ay boyunca bir kan içici caddelere, parklara, korulara ve şehrin ıssız bölgelerine dehşet saldı. Hiç beklenmedik bir anda insanların karşısına çıkıyordu. Bir makas ya da bıçak yardımıyla yakaladığı kurbanının ya kafatasını parçalıyordu ya da boğazını kesip kanını emiyordu. Doymak bilmez bir iştahı vardı. Aralığın soğuk bir ge­cesi vampir, uzun süre parktan birinin geçmesini bekledi. Sonunda hayvani duygularına yenik düştü ve gölün kenarın­ da uyumakta olan bir kuğuya saldırdı. Kuğunun kafasını koparıp kanıyla doymak bilmez açlığını bastırmaya çalıştı. Kaç kişinin kanına girdiği bilinmiyordu. Söylediğine göre 59 saldırısı ve en az 13 cinayeti vardı.
Arap
Arap... Öz hakikatiyle Arap... Bugünün Arabi değil, mazideki gerçek Arap... O kadar mağrur bir kavimdi ki, dünyada iki insanlık vardı onun için; biri Arap, öbürü Acem... Biz Acem'i İranlı zannederiz. Hayır, Arap'dan başka ne varsa Acem'dir lûgatta...
Sayfa 20 - Büyük Doğu Yayınları
Mustafa Kemal için hiçbir yer kalmamıştı. Her taraftan dirseklenerek kenara itilmişti. Hiçbir taraftarı yoktu. Hiç kimseyle çalışamıyordu. Yine öylesine köşeliydi ki, hiçbir tertibin içine sığışamıyordu. İstanbul’un banliyölerinden biri olan Şişli’de küçük bir ev kiraladı. Burada politikaya ya da toplumsal ilişkilere karışmaksızın, sakin bir hayat sürmeye başladı. Sık sık annesini ve kız kardeşini görmeye gidiyordu; ama onlarla birlikte oturmayı eskiden olduğu gibi reddediyordu. Kendi içine kapanmıştı. Pek az dostu ve yalnız bir tane samimi arkadaşı vardı: Miralay Arif.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.