Salonda iki büyük koltuk vardı. Biri üçlü, biri ikili; biri bordo, biri beyaz. Uraz bir koltuktaydı, Kumru bir başka koltukta.
Aralarındaki tek mesafe o iki koltuk değildi o gece.
Aralarında bambaşka mesafeler, soyut duvarlar vardı. Ölçülebilir mesafeler kolaydı, zor olan ölçülemeyenleri aşmaktı.
Ve onlar aşamadılar...