"Güneşin kumda bıraktığı çelimsiz bir lekeden ibaretim. Bir sert rüzgara bakıyor her şeyi unutup aklımı kaçırmam.."
"Kum Tefrikaları", Doktor Mithat ve Murat Hoca'nın eline geçen bir günlüğün tefrika edilmesiyle başlayan serüveni, kendi aralarındaki diyaloglarla uzayan süreç, geçmiş ve şimdinin içinde harmanlanarak aktarılmıştır.
1914 yılına ait olan bu günlük, Şevket Kemal Bey'in tayyare muharebatindan anlatılan kesitlerle, çıktığı yolda karşılaştığı zorluklarla beraber hayal ve gerçeğin, hayat ve ölümün ucunda baş başa kalışına tanıklık etmektedir. Kumdan, tozdan, seraptan, (çölden) mekandan ziyade zamanın yanı başında "her şeyi iç içe, karmakarışık yaşandığı gibi" anlatılmaya çalışılmıştır. Romanda anlatılan gerçeklik bütünsel açıdan önemlidir. Zira yazarında dediği gibi "aşırı mantikla kör olmuş insanlara değil, her şeyin, mümkün olduğuna inanan hayalperestlere" dir tüm anlatılanlar..
"Güneş doğuyor. İnsanlar var ufukta. Hepsinin kafası göğe doğru uzayıp dalgalanıyor. Yürüdükçe kayboluyorlar, kayboluyorlar.. Biliyorum ki hayalden, seraptan, uzak bir köyde yaşayan gölgelerden hepsi. Aslında hiç yoklar, hiçbir zaman da orda olmadılar.."
#kumtefrikaları#ömüriklimdemir #"Cesaret olduktan sonra, kanatlar elbet bulunur."(s.96.)