"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
•
Spoiler!
Hepimize bir Ghost lazım!
Şöyle bizi ayağa dikecek, konfor alanımızdan çıkaracak ve yaşamın farkına varmamızı sağlayacak bir hayalet gemi..
Bir düşünün 35 yaşındasınız, hayatınız boyunca sorumluluk almanız gerekmedi, tüm hayatınız kitaplar, kitaplar ve kitaplar.. Evet, aslına bakarsanız şu an hayatımızın çoğunu kitaplar kaplıyor ve
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
1k Bursa Okuma Grubu ile birlikte seçtiğimiz temmuz okuma kitabıydı. Okurken bir parça "yanlış zaman okuması" hissiyatı alttan sürekli uyarı vermedi değil,çünkü kitap okuması gerçekten zor bir kitap bana göre ve yaz sıcağında ruhum daralmadı desem yalan olur. :)
Kitabı bitirdiğimde durdum düşündüm neydi şimdi bu
SİYAH DERİLİ KARDEŞLERİMİN GAZABINI ÜZERİME ÇEKSEM DE SÖYLEYECEĞİM: SİYAH İNSAN İNSAN DEĞİLDİR! (FRANTZ FANON)
İnsan kozmik bir titreşim içinde titreşip duran bir EVET’tir.Kökünden koparılan,kovalanan,yokuşa sürülen ve kendi varoluş sorunsalı içinde bulup çıkardığı gerçeklerin birbiri ardından yokolup gittiğini görmeye mahkum edilen
Ekşi sözlükte gezinirken eksisozluk.com/kafkaesque--491638 isimli kullanıcının derlediği okuyup bazı noktalarına çok şaşırdığım bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Ne kadarı doğru pek emin değilim ama yazılan bir çok bilgiye az çok aşina olduğumu hayretle farkettim.
Buyrun;
Dünya edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan
Merhaba kıymetli okuyucu,
Her nefis hiç şüphesiz ölümü tadacak bunu hepimiz biliyoruz lâkin biz bu durumu göz açıp kapayıncaya kadar hızlı geçen ömür süremiz içinde unutabiliyoruz.Tam unuttuk derken ansızın hatırlatır kendini sanki "Sizin sonunuz da böyle olacak,hiç beklenmedik anınızda yakalayacağım sizi. "uyarışında bulunur
Gülün adı bir sözcüktür [sadece]…
Latince, az kadın, bol bol tanrıbilim ve metafizik bir ürperti…
N’oldu, korktunuz mu, hadi canım mızmızlanmayı kesin de okuyun şunu,
Sadece adı kalacak olanlarla sadece adı kalacak olanlara yazılmış bir kitaba inceleme de yazılmaz ki şimdi.
Ne yazacağım Umberto Eco’yu mu yorumlayacağım uzun uzadıya.
Sen
var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını
mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı
sahici bir şeysen eğer söyle bakalım
neydi sevgilinin koynuma kaçtığı tarih
yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı
koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için
incecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı
sor gücün sormaya yetiyorsa
Spoiler içerir!!
Kitap anlatı türünde kısa bir roman/uzun öykü
şeklinde kaleme alınmış. Uzun betimlemeler ya da yoğun bir anlatım yok. Duyguları iliklere kadar hissettirdiğini de söyleyemem. Ama baş karakterin dile getirdikleri,
yaşadığı çaresizliği, hayata tutunma çabası olayları
zihinde canlandırmaya, içte bir burukluk bırakmaya
ve onu takdir
Takılmış bir taş plak şarkısının romana dönüşmüş hali…
Eserin İngilizce Orijinal Adı: South of the Border West of the Sun (1992)
ABD’li kadife sesli siyahi caz piyanisti ve yorumcusu Nat King Cole’ün ve hatta ünlü Frank Sinatra’nın da yorumladığı efsane şarkı ‘’South of the Border’’a ithafen çıkış noktasını alıp Murakami kurgusuna dönüşen bir
Yazarın kalemiyle ilk kez tanıştığım #tesadüfdiyebirşeyyok inanılmaz güzel bir etki bıraktı üzerimde.
Yalın bir dille yazılmış ama kelimerin cümle içerisinde dizilişi insanı sarıp sarmalıyor ve karakterlerle dost, kuzen, arkadaşmış gibi yakınlık hissi veriyor.
Hayallerine ortak olup ümit ediyor, büyük kayıplarında onlarla ağlıyoruz...
Olayları