Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ölümümüzle ve öldürdüklerimizle. ..Ne yapalım ,elimizden başka bir şey gelmedi. Anlamiyor musun Nevzat ,bütün bunlar bizim çaresizliğimiz ..Bütün bunlar bir ibret..Bütün bunlar bizden İstanbul 'a bir hatıra. .Hiçbir şey yapmadan ,öyle sessizce çekip gitmeyi ,sadece nefes alarak yaşamayı kendimize yediremedik. .Ne yapalım ,başka çaremiz yoktu işte .Ne yapalım ,kendi kanımızı sunduk Istanbul 'a hatıra diye ."
Müslümanlar Mısır'ın fethine çıktılar Mukavkıs (Mısır kralı) Müslümanlarla karşılıklı görüşmek istedi. Müslümanlara bir elçi gönderdi ki ne istediklerini öğrensin ve onlardan da bir elçinin kendisine gönderilmesini istedi. Ordu komutanı Amr bin As, Ubada b. Sabit başkanlığında Müslümanların meseleleri ne ehil on kişi oluşturdu. Ubade b. Sabit uzun boylu ve zenciydi. Elçiler Mukavkıs'a vardıklarında Ubade öne geçti ve kral Mukavkıs siyah bir adamla konuşmaktan imtina etti. Onunla beraber olanlara şöyle dedi: “Bu siyahı benden uzaklaştırın, benimle konuşacak başka birini seçin.” Elçiler topluca: “Bu siyah görüşte ve ilimde bizden üstündür. O bizim efendimiz ve bizim hayırlımızdır. Onun bizim üzerimizde yeri vardır. Biz onun sözüne ve görüşüne uyarız. Emirimiz, ona bize emretmediğini emretti ve bize onun görüşüne muhalefet etmememizi söyledi” dediler Mukavkıs onlara: “Siz nasıl siyah birisinin üstün olmasına, sizin dışınızda başka birisinin başkan olmasına razı oldunuz?” dedi. Elçiler de “Hayır o senin gördüğün gibi siyah olsa da konum itibariyle bizden faziletlidir. Bizden akılda, fazilette ve görüşte öndedir. Biz de, bir insanın teninin siyah olması kötü görülmez” dediler
Reklam
Yanılmak adlı kitabında Kathry Schulz, "Hata yapma fikri, bizim meta-hatamızdır; yanılıyor olmanın ne anlama geldiği konusunda yanılıyoruz. Düşük zekalı olmanın emaresi olmaktan çok öte, hata yapabilmek yaşamsal bir insani kavramadır. Ahlaki bir eksiklikle ilgili olmayan, duygudaşlık, iyimserlik, hayal etme, inanç ve cesaret gibi en insani ve onurlu niteliklerimizden bazılarının ayrılmaz parçasıdır," diyor.
Sayfa 162
biz diyoruz ki, bu halk soyulmasın... halkı soyanları artık aradan çıkaralım. yirminci yüzyıl milletlerin soyulmaktan kurtuldukları, kendi benliklerini buldukları yüzyıldır. bizim toprağımızın kendine has bir kültürü var, amanın buna hiç önem verilmiyor, önem verilsin, diyoruz. başka çaremiz yok, diyoruz. amanın millet, toprağımız yok oluyor, ağalar, beyler, gericiler, toptan, toprağımızı, ormanlarımızı yok etmek için yarışa çıkmışlar, ne duruyoruz, diyoruz... onlar karşımıza geçmişler bre vatan hainleri, bre zındıklar.... bre! bre!... azıcık vidanı olan, elini vicdanına koyup söylesin, kim vatan haini, kim değil!..
YKY
Bizim de başka çaremiz yok da ondan, oğlum Hikmet. Biz bu dünyaya seyretmeye, hayran olmaya gelmişiz.
Sayfa 280 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Tiyatro seyreder gibi bakıyorlar benim öfkeme. Biraz fazla kaçtı mı, oyunun yarısında bırakıp çıkıyorlar. Sizin gibi seyirci nerede, albayım?» «Bizim de başka çaremiz yok da ondan, oğlum Hikmet. Biz bu dünyaya setretmeye, hayran olmaya gelmişiz. Takdir etmesini bilmek de bir meziyet, derlerdi büyüklerimiz bize. Biz de önümüze geleni beğenirdik: Tarih hocasını Herodot, felsefeciyi Eflâtun zannederdik. Bizim hocaların adı neden tarihe henüz geçmemiş diye hayıflanırdık; ortada bir haksızlık olduğunu düşünürdük. Bize göre herkes, âlim adamdı. Tekaüt olduktan sonra kanaatlerim biraz değişmişti ama, gene de hangi resim sergisine gitsem, koşar ressamı tebrik ederdim; bütün piyeslerden sonra alkışlamaktan ellerim acırdı. Ediplerle tanışamadım diye üzülür dururdum. Bir gazete muharririnin yazılarını en büyük hakikat olarak kabul ederdim. Mühim makaleleri kesip saklar, fırsat buldukça yeni baştan okurdum. Ortaya atılan her esere hürmetim vardır benim. Bir insanın, iyi kötü, ortaya bir eser koyması ne kadar zor, ne kadar takdire şayan bir gayrettir bilemezsin.»
555 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.