Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Leyla Erbil'in Onur Behramoğlu'ya gönderdiği mektupların 2009-2010 dönemine ait bölümünden derlenmiştir. 9 Temmuz 2009 onur'cuğum, ne hoş oldu seni elinde ritsos'unla tuzla'da görmek bilemezsin. turgut'u elbette tanıdım. tomris dolayısiyle de bir ara yakındık. çok iyi bir şair ama benim en çok edip'le yakın dostluğum vardı. belki duygusal
Ben bir yolculuk yaptım, ayışığında, günışığında, yağmurun ışığında, dört mevsimle ve bütün zamanlarla birlikte, böceklerle, otlarla, yıldızlarla birlikte ve en namuslu insanlarıyla yeryüzünün, yani bir keman gib şefkatli, henüz konuşamayan bir çocuk gibi merhametsiz, henüz konuşamayan bir çocuk gibi cesur, yani bir kuş kolaylığıyla ölmeye de ......................................bin yıl yaşamaya da hazır. Nazım Hikmet
Reklam
Sevgilim, söz evim, gamzeli sabahım Yağmurlarla, böceklerle, ağaç kökleriyle Yürüyeceğim canının yapraklarına, Yürüsün diye dünyaya güzelliğin bir daha. Belki son bir çınlama, soğumuş eteklerinde..
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Kendini Halkın Sağlığına Adayan Doktor... Bir Köy Doktorunun Hatıraları adlı eserin yazarı, göreve başladığı ilk günden beri günlük tutuyor ve Tıp Fakültesini nasıl bitirdiğini, bölge hizmetine hangi niyetle başladığını kaydediyor. Talihi kendisine pek yardımcı olmamış, çocukluğunu ve gençliğini muhtaçlık ve yokluk içinde geçirmiş.
Arada bir hayatında değişiklik yap; mesela gök yüzüne bak hiç yoktan. Sırf yağmurda ıslanmak için uzun yürüyüşler düzenle yalnız başına. Otlarla, böceklerle konuşmayı dene; soru sor onlara, anlamış gibi yap cevaplarını, hatta gülümse hafiften. Şehrin gürültüsünden, kalabalığından kaç. Uzaklara git; bolca gökyüzü, papatya ve ala bildiğince manzarası olan... Bir de teheccüd vakitleri kat bu değişikliklere. Mesela gecenin üçte birinden sonra uyan. Kimseler görmüyor, duymuyor, bilmiyor seni. Abdest al en sağlamından . Çok değil iki rekat namaz kıl. Selam verdikten sonra hiç kalkma seccadenden, otur öylece. Yavaşça ellerini kaldır yukarı ve duyabileceğin bir sesle seslen "Ben geldim Rabbim, hani şu kulluğunun abdesti bozulan..." İşte değişik bir şeyler yap; çağın alabildiğince bozulmuşluğuna inat. Hiç tanımadığın ümmete, kardeşlerine "bizi" diye dua et bir de.. Kendine bir iyilik yap; yüreğin sana geri gelsin... Mehmet Deveci
Ak sakallı meşenin dediği gibi,insanın zalimliğine ağaçlarla kuşlar,böceklerle otlar,hayvanlarla taşlar değil,ancak insan karşı koyabilirdi.
Reklam
160 syf.
8/10 puan verdi
Bu kitapta öyle cümlelerle karşılaştım ki, kitaba çocuk kitabı demeye dilim varmıyor.“dönüp dolaşıp insanda başlıyordu her şey, dönüp dolaşıp insanda bitiyordu. gerisi boştu... yani, insanın karışmadığı her şey bir masaldı'' 'ak sakallı meşenin dediği gibi, insanın zalimliğine ağaçlarla kuşlar, böceklerle otlar, hayvanlarla taşlar değil ancak insan karşı koyabilirdi.' Yaptıklarımız, yapacaklarımız, kudretimiz, değiştirebileceklerimiz konusunda umut oldun saolasın Hasanım Ali:)
Ben Bir Gürgen Dalıyım
Ben Bir Gürgen DalıyımHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20196,7bin okunma
"Ak sakallı meşenin dediği gibi, insanın zalimliğine ağaçlarla kuşlar, böceklerle otlar, hayvanlarla taşlar değil, ancak insan karşı koyabilirdi. Dönüp dolaşıp insanda başlıyordu her şey, dönüp dolaşıp insanda bitiyordy. Gerisi boştu... Yani, insanın karışmadığı her şey bir masaldı."
Sayfa 65 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Ak sakallı meşenin dediği gibi, insanın zalimliğine ağaçlarla kuşlar, böceklerle otlar, hayvanlarla taşlar değil, ancak insan karşı koyabilirdi. Dönüp dolaşıp insanda başlıyordu her şey, dönüp dolaşıp insanda bitiyordu. Gerisi boştu... Yani, insanın karışmadığı her şey bir masaldı.
Sayfa 65 - Everest Yayınları
Uzun önce bir yol
Ak sakallı meşenin dediği gibi , insanın zalimliğine ağaçlarla kuşlar , böceklerle otlar, hayvanlarla taşlar değil, ancak insan karşı koyabilirdi. Dönüp dolaşıp insanda başlıyordu her şey , dönüp dolaşıp insanda bitiyordu. Gerisi boştu . Yani , insanın karışmadığı her şey bir masaldı.
Sayfa 65 - EverestKitabı okudu
Reklam
Banyosu ve tuvaleti olmayan bu uyduruk binaları buraya diken ve bizi badem ağacına astığımız aynada tıraş olmaya mahkum eden yarım akıllı heriflere de ben ne diyeyim bilmem ki? Müstehak mıyız bu sefaleti yaşamaya ha? Ayrıca, on üç aydır buradayım, bölükteki bütün karakollarda görev yaptım ve herkesle tanıştım ama bir tek zengin çocuğu görmedim ben, kitap çarpsın görmedim; gören bir Allah'ın kulu varsa, çıksın söylesin. Canımızı sınıra serip bütün gece nöbet tutuyoruz değil mi, hatta sabahleyin sis çökmüşse o dağılana kadar mevzileri terk etmiyoruz ve neticede anamızdan emdiğimizi burnumuzdan getiriyorlar ama şu yediğimiz yemeğe bak; yemek demeye bin şahit lazım! Su desen ona keza, yılanlarla, kurbağlarla, sülüklerle, böceklerle birlikte, her gün şu kuyudan çektiğimiz yeşil ve yaşlı suyu içiyoruz! Hele şu yıkandığımız yere bak, insaf, burada köpek bile yıkanmaz yahu!
Sayfa 247 - Everest YayınlarıKitabı okudu
376 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Kitap beni aşırı derecede etkiledi. İlk olarak mutlaka ve mutlaka okumalısınız diyerek söze başlamak istiyorum. Okumak isteyenler için kitabın dili ile ilgili ön bilgi vermek gerekirse; Hasan Ali Toptaş’ın diline az çok alışmış biri olarak şunu söyleyebilirim ki; bu kitap, diğer kitaplarına kıyasla son derece yalın bir dille yazılmış. Çok rahat
Heba
HebaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20164,586 okunma
Insanin zalimligine agaclarla kuslar, boceklerle otlar, hayvanlarla taslar degil, ancak insan karsi koyabilirdi. Donup dolasip insanda basliyordu her sey, donup dolasip insanda bitiyordu. Gerisi bostu... Yani, insanin karismadigi hersey bir masaldi.
Sayfa 56 - IletisimKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.