Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Buda bir ağacın altında meditasyon yapıyordu. Bu bir dolunay gecesiydi ve şehirden birkaç genç, felekten bir gece çalabilmek için ormana gelmişlerdi. Yanlarında bol bol şarap ve çok güzel bir fahişe getirmişlerdi. Buda’nın meditasyon yapmakta olduğu ağacın hemen yakınında yiyip içmeye, dans edip kadını soymaya başladılar. Hepsi sarhoş olduğu için
... çaktırmadan aşıramayan, adam gibi cilalayamayan, intihalden faydalanmasını beceremeyen yazar, belasını bulmuş demektir!... cümle âlemin nefretine pek güzel nail olmuştur! artık insanlar kendisinden tek bir şey beklemektedir, o da bir an evvel nalları dikmesidir ki böylece zulasındaki numaraları yürütebilsinler! oysa intihalciler,tam aksine, güven verirler insanlara... ha ama bunların da olayı buraya kadardır, öyle caka falan satamazlar ortalarda!... ipleri milletin elindedir bunların... yeri gelir, aynı o millet, bir boka yaramaz, beceriksiz herifin teki olduğunu şak in uğunu diye hatırlatıverir adama... anlıyor musunuz?... kaç defa taklit ettiler be beni, kaç defa çalıp çırptılar benden, kaç defa sırtımdan paraya kondular, şimdi sorun kaç defa, hesabını ben bile unuttum!... mis gibi havadan para tabii!... havadan para!... sonunda ne oldu peki, olacağı baştan belli zaten, bana karayı bunların en rezilleri çaldı, gaza gelen cellatlar da boynuma ilmiği geçirdi!... eh bu işler böyle!... dünya dönmeye başladığından beri böyle!... — Çivisi çıkmış diyorsunuz yani bu dünyanın? — Sadist diyorum, gerici diyorum, üstüne düzenbaz, bir de kuş beyinli diyorum... oldum olası sahteye meyilli, tabiatında var... ölüyor bitiyor sahteye!... etiketleri değiştir, partileri değiştir, enlemleri değiştir, fark etmez, netice aynı!... sahte mal lazım bu dünyaya, cilalı mal lazım, her yerde, her şeyde!...
Reklam
Bay Freeman'dan akıllıydı. Yanlarında birkaç ayı devirdikten sonra bir gün Bayan Hopewell, "Makinenin dişlisi başka olabilir, ama beyni sensin," deyip kadına göz kırpmış, Bayan Freeman da, "Bilmez miyim, öyle tabii. Kendimi bildim bileli böyle akıllı olmuşumdur. Bazı insanlar daha bir akıllı oluyor, her şeyi daha bir çabuk kapıyor işte, ne yapacaksın," demişti. "Beş parmağın beşi bir olmaz ya," dedi Bayan Hopewell. "Öyle, olmaz tabii," dedi Bayan Freeman. "Dünyaya akıllısı da lazım aptalı da." "Ben de hep bunu derim ya."
Böyle insanlar lazım dünyaya :)
elindeki az olsa bile paylaşanlar vardır hepsini. Bu insanlar, hayatın kendisine ve cömertliğine inananlardır ve keseleri hiçbir zaman boş kalmaz.
Derin sularda yalnız bir mümin: Garaudy 1
Yıldız Ramazanoğlu son aylarda Roger Garaudy okumaları yapmakta idi. Okumalarının sonucunda Garaudy’nin Türkçedeki mütercimi Cemal Aydın ile uzun, dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirdi. Garaudy üzerine yapılmış bu derinlikli ve ne yazık ki bir “ilk” olan önemli söyleşiyi sizlere sunuyoruz. Cemal Aydın, 1948 Isparta, Şarkikaraağaç doğumlu. İstanbul
-Günden güne miskinleştiğimi hissediyorum ve bundan memnunum. Belki bir müddet sonra can sıkıntısı bile hissemedeyecek kadar büyük bir gevşekliğe düşeceğim. İnsan bir şey yapmalı,öyle bir şey ki... -Bana öyle geliyor ki,hakikaten yapabileceğimiz bir tek iş vardır, o da ölmek. Bak, bunu yapabiliriz ve ancak bu taktirde irademizi tam bir şey
Reklam
Markopaşa · 3 Şubat 1947 · Sayı: 9 Markopaşa'nın bu sayısı ile kadroya Rıfat Ilgaz da katılmış olmalıdır. Ilgaz, Boğazlayan Ortaokulunda hastalanmış, 2 Ocak 1947'de İstanbul Validebağı Sanatoryumuna gelmişti. Kendi anlatımıyla Boğazlayan Ortaokulundaki görevine başladıktan (2 Kasım 0946'da atanmıştı) bir-iki ay sonra Markopaşa'ya katıldı
Bir yandan gazete yayımlanırken diğer yandan da mahkemeler sürmektedir. Bu sıralarda Markopaşa aleyhine gösteriler de yapılmaya başlanmıştır. Dönemin diğer gazetelerinde, satıcılardan aldıkları Markopaşa'ları yırtan yurttaşlardan söz edilmektedir. Eskişehir'de Markopaşa'yı getiren Toros Ekspresi'ne saldırı girişimi olur (Cumhuriyet ile Ulus,
97 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.