Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Buğulu gözlerini, kapı ile televizyon sehpası arasındaki boşlukta duvara yaslı duran sandığa çevirdi. Uzun ve dalgın bakışlarla sandığı süzdü. Sonra yutkundu. Kırışık ve dar anlının altında iki küçük lamba gibi parıldayan gözlerini tekrar resme kaydırdığında Gülfidan’ı ile bakışları kenetlendi. Konya sokakları kadar soğuk ve donuk iki masum
Şizofrenin Kamburu
Şizofrenin KamburuArifzade · Mola Kitap · 201215 okunma
Biliyorum Sana Giden Yollar Kapalı – Cemal Süreyya Biliyorum sana giden yollar kapalı Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni Ne kadar yakından ve arada uçurum; İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Reklam
Onu sanki gençliğimde yitirdim, olgunluk çağımda yeniden buldum; o artık yokken ! Her erkeğin, bu arada babamın da, mutluluğu yakalamak için yanlış yollara da sapmaya hakkı olduğunu ancak saçlarıma aklar düştüğü zaman anladım. Ancak o zaman onun yanlışına saygı duymaya başladım.Senin de benim yanlışlarıma benzer saygıyı duymanı dilerim oğlum. Seninde kimi zamanlar böyle yanlışlara düşmeni dilerim. Ve umarım sen de acımasızlık noktasına varmana dek seversin, ve dilerim sen de yaşamın soylu çekiciliklerini uzun süre algılayabilesin...
45 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Çok güzel bir serinin ilk romanı. Bir adam kendini Haliç'te bulur. Baştan aşağı kanlar içindedir ve hiç bir şey hatırlamamaktadır. Kendisini bulan polisler ona Acı adını verir. Çok güçlü olan Acı sonra Koray komiserin kabul etmesi ile sorgulara katılmaya başlar. Bu arada Zehir Haluk adında bir uyuşturucu kaçakçısının peşine düşerler. Adamı yakalarlar ancak bir android olduğu ortaya çıkar. İşin garibi Acı da androiddir ve onun gibi 7 tane daha üretilmiştir Türkiye'de. Acının adı Acımasız olur ve görevi diğer robotları bulup öldürmektir artık. Soluksuz okunan bir roman.
Kuğu Kılıcı Serisi 1: Acımasız
Kuğu Kılıcı Serisi 1: AcımasızGökcan Şahin · Buzul Dünya Yayınları · 20142 okunma
655 syf.
3/10 puan verdi
Romantik- komedi yazarı Asude bu romanda komediyi unutmuş gibiydi. Olaylar sürekli kendini tekrarladı, karakterler "artık yeter" denilecek saçmalıklara bulaştı. Allah tan Mert-Yasemin ikilisi vardı da arada nefes alabildik yüzümüz güldü. Bence kitap gereksiz yere bu kadar uzatılmış 700 sayfa değil 300 sayfada bitirilebilirmiş. Aaa şunu da söylemeden yapamayacağım mafyanın kimliği beni gerçekten şaşırttı...
Pabucumun Ajanı 2
Pabucumun Ajanı 2Asude · Ephesus Yayınları · 20141,335 okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
Naruto 700 bölümlük azmin ve kararlılığın neleri başarabileceğinin öyküsü. Hem yorum yapmak için hemde nostalji olsun diye yeniden başladığım derin içeriği olan , kurgusu sağlam , her yaş kesiminin kesinlikle okuyabileceği ve kendine birşeyler katabileceği death note'dan sonra favorim olan manga Bu mangada birinci bölümden naruto hakkında bilgi
Naruto 1. Cilt
Naruto 1. CiltMasaşi Kişimoto · Gerekli Şeyler Yayınları · 2011688 okunma
Reklam
432 syf.
8/10 puan verdi
"Den danske lokkedue" yani türkçe ismiyle "Danimarkalı yem" Henrik Brun'un gazeteci Ketil Brandt'lı kitap serisinin ilk kitabıdır. Sürükleyici olmakla birlikte kitapta konusu geçen yerler o kadar dozunda anlatılmışki, ne eksik kalmış nede fazla abartılmış. Okurken Danimarka'dan Balkanlar'a uzanan yolculuk boyunca bir bir gidilen görülen ve yaşananlar okurların gözünde canlanacak kadar güzel ve akıcı bir dille anlatılmış. Kitabın baş kahramanı olan gazeteci Ketil Brandt eskiden savaş muhabiri olarak çalıştığı dönemlerden bu yana Balkanlara gitmemiştir. Arkadaşından gelen bir davetiye ve bunun ardından gelen bir cinayetle kendini yabancı bir ülkede bir karmaşanın içinde bulur. Çözmek durumunda kaldığı bir takım olaylar ve birde cinayet var ortada, fakat bütün bunların kendisine kurulmuş bir tuzak, büyük bir oyunun içinde ki danimarkalı yem olduğunu farkeder ve kendini bu durumdan kurtarmak için artık risk almak zorunda kalır.... Umarım kitabın heyecanını kaçıracak kadar çok detay vermemişimdir :)) Bu arada benim duyumlarıma göre bu serinin ikinci kitabı olan "Den Norske Lakaj" ında bu yıl türkçe çevirisi basılacakmış, ilgilenenlere duyurulur.. Herkese keyifli okumalar...
Danimarkalı Yem
Danimarkalı YemHenrik Brun · Labirent · 201414 okunma
Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
Atatürk'ün kütüphanecisi Nuri Ulusu'ya kulak verelim: "Her İstanbul seyahatinde, hatta bazı diğer seyahatlere de giderken yanımıza mutlaka kitaplarını aldırırdı, ama İstanbul'a gidiş başkaydı. İstanbul'a her gidişte çok fazla kitap alırdık. Şimdi bu arada çok önemli bir özelliğini de anlatmak istiyorum: İlk İstanbul seyahatine giderken istediği kitaplar o kadar fazlaydı ki, karton kutular buldurup kütüphaneye getirtmiştim. Tam içine kitapları doldurtmak üzereyken Atatürk kütüphaneye geldi ve ne yaptığımı sordu. 'İstediğiniz kitapları karton kutulara aldırdım, onların içine koydurup özel trene naklettireceğim' deyince, 'Dur bekle biraz' dedi. Kitap adedine şöyle bir baktıktan sonra kütüphaneden çıktı, odasına gitti. Biraz sonra bir baktım iki tane cephane sandığını muhafız alayı erleri getirip kütüphaneye koyuverdiler ve gittiler. Ne olduğunu anlamadım, bakıp dururken Atatürk içeri geldi, benim şaşkın şaşkın baktığımı görünce, 'Ne o Nuri oğlum, şaşırdın değil mi? Şaşırma, şaşırma, SAVAŞTA BUNLARLA CEPHANE TAŞIDIK, SEN O ZAMANLAR ÇOCUKTUN, BİLEMEZSİN, BU SANDIKLAR BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR. ŞİMDİ O SAVAŞ BİTTİ, YENİ BİR SAVAŞIMIZ BAŞLIYOR. O DA KÜLTÜR VE SANAT SAVAŞIMIZDIR VE OKUMAKLA, KİTAPLA OLUR; İŞTE ŞİMDİ CEPHANE TAŞIDIĞIMIZ O SANDIKLARA KİTAPLARIMI KOY, BU SANDIKLARLA TAŞINSIN, CEPHANENİN YERİNİ ARTIK KİTAPLAR ALSIN' dedi. Ne şaşırmıştım. Bu ne biçim bir kitap sevgisi, ne ulvi bir düşünceydi. O zaten hiçbirimizin, hiç kimsenin aklına, hayaline dahi gelemeyecek fikirleri üreten bir dahiydi.
354 syf.
9/10 puan verdi
Sadrazam Sokullu zamanında yapılan bir köprünün bulunduğu yerdeki insanların hikayesi anlatılıyor.Köprünün yapılmasıyla orada yaşayanların hayatları değişmeye başlıyor.Müslümanların,Sırpların ve Yahudilerin bir arada yaşadığı bir yer.Bu insanlar her zorluğa karşı birlikte karşı koyuyorlar,birbirlerine destek oluyorlar,bir arada huzur içinde yaşıyorlar. Ta ki Sırpların milliyetçilik ayaklanmaları başlayıncaya kadar.O zamandan sonra insanlar artık birbirlerine aynı şekilde davranmıyorlar.Birbirlerinden sürekli kuşku duymaya başlıyorlar.İyisiyle,kötüsüyle yaklaşık 400 yıllık bir zamanı anlatan bir roman.Romandaki karakterlerle bir arada yaşadığınızın hissini veren sizi içine alan bir roman
Drina Köprüsü
Drina Köprüsüİvo Andriç · İletişim Yayınevi · 20185,5bin okunma
Reklam
Şikayetim var arkadaş... Rahatsızlık duyuyorum! 1000kitap'a giripte alıntılara bakmak istediğimde sayfalar dolusunca aynı okurun alıntılarını görmekten son derece rahatsızlık duyuyorum.. Takip ettiğim okurların paylaştıklarını zaten anasayfamda görebiliyorum, fakat takip etmediğim okurların paylaştıklarını iletiler http://1000kitap.com/iletiler ve
" KIRKLI YAŞLARDAN SONRAKİ FARKINDALIKLARIM " Bazı şeyler için artık sabrım yok; ukala biri haline geldiğim için değil, aksine hayatımda artık beni mutsuz eden ya da üzen şeyler ile vaktimi daha fazla kaybetmek istemediğim bir noktaya ulaştığım için… Laf sokmalara, haddinden fazla eleştirilere ve hangi türden olursa olsun talep ve
Nevruz Türklerin Ergenekon'dan Çıkış Bayramıdır. Bu yazıyı okumaya başladığınızda Bölücüler yine o tehdit dolu Nevruz kutlamalarından birini gerçekleştirmiş olacaklar. Bu yılı "çözüm Nevruzu" ilan ettiler. Muhtemelen yaktıkları nefret ateşinin üzerinden "Öcalan'a özgürlük" sloganlarıyla atlayarak "ayaklanma"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.