Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cahit Sıtkı Tarancı'nın şiir hakkında bazı düşünceleri
Şiirle hayat arasındaki bu sıkı ilişkiye inandığım içindir ki, şiiri hiçbir zaman bir düşüncenin kanıtlanması, bir dâvanın savunulması, bir felsefe sisteminin sunulması olarak düşünmedim. Şiirin yapısının gerektirdiği bu bağımsızlık, şairlerin özgürlük aşkıyla da açıklanabilir. Bunun için, baskı rejimlerinde ilk isyan bayrağı açanların daima şairler olduğuna şaşmamak, bunu doğal karşılamak, buna sevinmek gerekir.
Sayfa 31 - Can YayınlarıKitabı okudu
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
Reklam
“Mutluluğun bir anlamının olması için, mutsuzluğun da olması gerek. Cesur Yeni Dünya’da Aldous Huxley her şeyin kolaydan tatmin edildiği bir dünya resmi çizer. Bu dünyada evrensel mutluluk, dikkatin hakikat ve güzellikten rahatlığa kaydırılmasıyla elde edilmiştir. Sanat ve bilim artık mümkün değildir, zira onlar beceri, gayret ve hayal kırıklığı içermektedir. “Ben rahat istemiyorum. Ben Tanrı’yı istiyorum, şiiri istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum, iyilik istiyorum, günah istiyorum” der isyancı. “Aslında sen mutsuz olma hakkını geri istiyorsun” der kontrol eden. Mutsuz olma hakkıdır ki, bize gerçek manada mutluluğu verir.”
"Bütün bu özgürlük yıllarında Nâzım'ın içten içe işçilerin, kadınların, köylülerin, eşit bir dünyanın davasını yürüttüğünü bilsem de çok güzel şiirler yazdığını da biliyordum. Ben bir edebiyat eleştirmeniyim ve iyi şiirle kötü şiiri ayılabilirim: Nâzım, kesinlikle Türk edebiyatına yeni bir soluk getiriyordu." -Nurullah Ataç
Sayfa 45 - Alakarga yayınlarıKitabı okudu
Bir makine düşünün, istendiğinde bütün arzu edilebilir yaşantıları size sunacak. Kaç kişi kullanırdı bu makineyi? Uğruna çaba harcayarak elde ettiğimiz şeyler bizi daha çok tatmin eder. Faulkner'ın ünlü Nobel konuşmasında söylediği gibi: Istırap ve ter. Bir amaç uğruna çekilen çile, menzile vardığımızda hayatımızı anlam duygusuyla donatır. Hayatımızda hayal kırıklığı ve başarısızlık olabileceğini kabul ederek yola çıktığımızda, başarı bize daha derin bir tatmin sağlar. Mutluluğun bir anlamı olması için mutsuzluğun da olması gerek. Cesur Yeni Dünya'da Aldous Huxley her şeyin kolayca tatmin edildiği bir dünya resmi çizer. Bu dünyada evrensel mutluluk, dikkatin hakikat ve güzellikten rahatlığa kaydırılmasıyla elde edilmiştir. Sanat ve bilim artık mümkün değildir zira beceri, gayret ve hayal kırıklığı içermektedir. "Ben rahat istemiyorum. Ben Tanrı'yı istiyorum, şiiri istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum, iyilik istiyorum, günah istiyorum!" der isyancı. "Aslında sen mutsuz olma hakkını geri istiyorsun." der kontrol eden. Mutsuz olma hakkıdır ki bize gerçek mânâda mutluluğu verir.
Sayfa 235 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
"Edebiyat öğretmenimiz bir gün, “Size bir şiir okuyacağım ama şairin adını sormayacaksınız, söyleyemem,” dedi, gözleri dolarak okudu. Yıllar sonra ben o şairin Nazım Hikmet, şiirin de Mavi Gözlü Dev olduğunu anladım. 27 Mayıs Anayasası’nın getirdiği göreceli özgürlük ortamında Kurtuluş Savaşı Destanı (Kuvâyi Milliye) yayımlandı. Benim ilk
Medu Yayıncılık - Ustam ve Ben - Genco Erkal
Reklam
“Mutluluğun bir anlamının olması için, mutsuzluğun da olması gerek. Cesur Yeni Dünya’da Aldous Huxley her şeyin kolaydan tatmin edildiği bir dünya resmi çizer. Bu dünyada evrensel mutluluk, dikkatin hakikat ve güzellikten rahatlığa kaydırılmasıyla elde edilmiştir. Sanat ve bilim artık mümkün değildir, zira onlar beceri, gayret ve hayal kırıklığı içermektedir. “Ben rahat istemiyorum. Ben Tanrı’yı istiyorum, şiiri istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum, iyilik istiyorum, günah istiyorum” der isyancı. “Aslında sen mutsuz olma hakkını geri istiyorsun” der kontrol eden. Mutsuz olma hakkıdır ki, bize gerçek manada mutluluğu verir.”
Bu arada kalbinizin, sinirlerinizin, kafanızın, hatta kollarınızın ve ayaklarınızın akıl sır ermez bir işbirliği halinde çalıştığını görürsünüz. Gerçekten güzel şiirlerdeki canlılık belki de buradan geliyor. Şiirle hayat arasındaki bu sıkı ilişkiye inandığım içindir ki, şiiri hiçbir zaman bir düşüncenin kanıtlanması, bir dâvanın savunulması, bir felsefe sisteminin sunulması olarak düşünmedim. Şiirin yapısının gerektirdiği bu bağımsızlık, şairlerin özgürlük aşkıyla da açıklanabilir. Bunun için, baskı rejimlerinde ilk isyan bayrağını açanların daima şairler olduğuna şaşmamak, bunu doğal karşılamak, buna sevinmek gerekir.
Sayfa 14 - 9. Baskı - Şiir Üstüne/C. S. TarancıKitabı okudu
❝ Bir Kalbiniz Vardır, Onu Hatırlayınız..
İsmet Özel’in çok sevdiğim bir şiiri şu dizelerle bitiyor: “Herkesin bir bahanesi var, senin yok / biraz bekleyebilirsin, daha sonra / burada kalamazsın, başa dönemezsin / ama dön / eve dön! şarkıya dön! kalbine dön! ... Ev deyince hepimiz yanından dere akan, yaz kış bacası tüten o tek katlı yapıyı resmediyoruz hâlâ. Eski şarkılarımız yenileri
Sayfa 18 - E-KitapKitabı okudu
Nazım Hikmet'e bir şiir;
Ayrıldın, bir veda sözü mırıldanmadan Nazım. Ağzında mahpushanelerden yadigar hüzünlü bir kıvrım Geniş omuzlarında sürgünlüğün ağır yükü Ve göğsünde iyi bir devin yüreğini taşıyan Ve bir kez daha Acılar eklendi hayata Ve bir dost eksildi ondan. Çıkıp gelmiştin bize bir gün Şiirlerin elle tutulmayan dünyasından Soyut ülkesinden gazete
87 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.