Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
768 syf.
7/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
begenmedigim seyler vardi diyip gecmis olmamak icin yaziyorum. begenmedigim major bir iki konu: 1. eftalya'nin "konuskanligi"nin yansitilma seklini begenmedim sahsen. kendim asiri konuskan biriyimdir ama bana gercekci hissettirmedi. cok konusunca olan ve burada farkli yansitilan noktalardan bahsetmek istiyorum ☆eftalyanin
Beyaz Leke
Beyaz LekeAslı Arslan · İndigo Kitap · 202452 okunma
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
Reklam
– Ama senin için geçerli değil bu. Senin korkacak bir şeyin yok. Sen gece vakti bile köşe bucak gözü kapalı gezebilirsin, bu kuyuya asla düşmezsin. Senin yanındayken benim de korkacak bir şeyim yok. – Gerçekten mi? – Gerçekten. – Nasıl bilebilirsin ki bunu? – Biliyorum işte, o kadar. (Elimi sıkı sıkı tutuyordu. Bir süre öyle, sessizce yürümeyi sürdürdük.) Ben ellerin birbirine temasıyla her şeyi anlarım. Bunun mantıkla filan ilgisi yok, hissederim, hepsi bu. Örneğin, senin yanındayken, şimdi olduğu gibi, hiçbir şeyden korkmam. Başıma kötü ya da can sıkıcı şey gelemez. – O halde çok basit. Hep böyle kalırız olur biter. – Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? – Elbette.
Pdf
“Başka bir şey istiyor musun?” diye sordu. Beyaz önlüğü kola kokuyordu. “Sen buna kahve mi diyorsun?” dedim. Birden güldü yine. Bir çığlık, başladığı gibi biten metalik bir deli kahkaha. Çarıklarına diktim gözlerimi yine. İçten içe geri çekildiğini hissettim. Canını yakmak istiyordum. “Kahve değil belki de bu,” dedim. “İçinde şu iğrenç çarıklarını kaynattığın sudur belki.” Başımı kaldırıp yakıcı siyah gözlerine baktım. “Bilmiyor olabilirsin. Ya da umurunda olmayabilir. Ama ben kız olsam Main sokağında bu çarıklarla dolaşmazdım.” Sözümü bitirdiğimde nefes nefese kalmıştım. Dolgun dudakları titredi, ceplerine soktuğu yumrukları kolalı beyazlığın altında kıvranıyorlardı. “Nefret ediyorum senden,” dedi. Hissettim nefretini. Kokusunu aldım, duydum hatta, ama sırıttım yine de. “Ediyorsundur umarım,” dedim. “Çünkü senin nefretine mazhar olan birinin olumlu yanları pek çok olsa gerek.” Bunun üstüne çok tuhaf bir şey söyledi. Hâlâ kulaklarımda, “Kalp krizinden ölürsün inşallah,” dedi. “Şu oturduğun iskemlede kalasın.”
Renklerden Moru alıntılar
(1) Bay_' ın kafasını kırman lazım önce, dedi. Cenneti sonra düşünürsün. (2) Harpo' dan bıktım, dedi. Evlendiğimizden beri tek düşündüğü bana lafını geçirmek. Karı değil, köpek arıyor kendine. (3) Dünyanın düzeni böyle. Biliyorum. Ama eğer böyleyse neden kalbim sızlıyor bu kadar? (4) Ne diye dövüyor seni, diye sordu. Ben olduğum ve sen olmadığım için, dedim. (5) Yüzünü Harpo' ya çevirdi. Harpo, dedi, beni gerçekten seviyor musun, yoksa sadece rengimi mi seviyorsun? (6) Tuhaf geliyor dedi Bay__' la bana. Öyle birden bire. Gramofona benzetiyorum. Evin köşesinde ses çıkarmadan bir yıl ölü gibi dur, sonra biri bir plak koysun, birden hayata dön. (7) Dedi ki, "köle" gibi deme anne. - Ne demeliyim (...) - Tutsak, dedi oğlu. (8) Ne kadar cahil olduğumu fark etmemiştim, Celie. Kendi hakkımda bildiğim bir gıdım şey fındık kabuğunu bile doldurmazmış! Bayan Beasley öğretmenlik hayatı boyunca gördüğü en akıllı kız olduğumu söylerdi bir de! Ama ona bir şey için teşekkür borçluyum, bana kendi kendime öğrenmeyi öğrettiği için, okuyarak, çalışarak ve yazımı güzelleştirerek. Ve bir de içimdeki öğrenme isteğini canlı tutarak. (9) Celie, bu dünyada bizim de bilgilenmemizi isteyen siyahlar var! Gelip ışığı görmemizi isteyen! Hepsi babam ya da Albert gibi kötü ya da anam gibi ezilmiş değiller. (10) Celie, süslü desenleri olan parlak mavi kumaşlara sarınmış ışıl ışıl kuzguni siyah insanlarla dolu bir kenti gözünün önüne getirmeye çalış. İnce uzun boylular boyunları da uzun, sırtları dümdüz. Gözünde canlandırabiliyor musun, Celie? Çünkü bana ilk kez siyah görüyormuşum gibi geldi.
Sayfa 1 - Doğan Kitap - Renklerden Moru
"Önce beni vururlar," dedi Sunay gururla. "Ama korkak olduğunu söylemen de hoşuma gitti. Ben de korkağın tekiyim, inan bana. Bu ülkede yalnızca korkaklar ayakta kalır. Ama insan bütün korkaklar gibi bir gün çok kahramanca bir şey yapacağını da hayal eder hep, değil mi?" "Ben çok mutluyum şimdi. Kahraman olmak istemiyorum hiç. Kahramanlık düşü, mutsuzların tesellisidir. Zaten bizim gibiler kahramanlık yapıyorum diye ya birilerini öldürür ya da kendilerini." "Peki, aklının bir köşesiyle de bu mutluluğun çok sürmeyeceğini bilmiyor musun?" dedi Sunay inatla.
Sayfa 283 - 22. Basım: İstanbul, Kasım 2023 - YKY
Reklam
"Benimle sevişmeyi bu kadar çok mu sevdin?" dedi muzip bir ifadeyle ayak parmaklarını Clay'in göğüs kaslarına değdirerek. "Sevişmelerimize bayıldığımı biliyorsun. Sanırım senin anlamadığın kısım, diğer yaptıklarımızın da bir o kadar hoşuma gittiği. Ben bunun içindekinden," diye- rek Julia'ya doğru eğilip parmağıyla alnını işaret etti, "ve burada yaptıklarımızdan da hoşlanıyorum," der- ken parmağını bu sefer de Julia'nın dudakları üzerinde gezdirdi, "konuşmaktan yani." Ardından eliyle göğ- sünden aşağı doğru inerek kalbinin üzerinde durdu. "Ayrıca bunun içinde gördüklerim de hoşuma gidi- yor," dedi. Julia'nın kalbi iki kat hızlı atmaya başlamıştı ve bu ona o kadar yabancı bir duyguydu ki. Birilerine karşı böyle şeyler hissetmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Bu onu bir taraftan korkuturken, diğer taraftan da kendini harika hissettiriyordu. Ama zaten birisinden hoşlan- mak da böyle bir şey değil miydi aslında? Tramplen- den havuza atlamak gibi? Clay'in elini avuçlarının ara- sına alarak göğsünün üzerinde tuttu ve Clay'in gözleri o anda sanki Julia evet demiş gibi ışıldamaya başladı, ki büyük ihtimalle de kabul etmiş sayılırdı. "Yani benim erkek arkadaşım mı olacaksın?" "Güzelim, erkek arkadaşın değil sevgilin olacağım, hem de tek sevgilin."
Sayfa 199
367 syf.
7/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Bridgerton: Dük ve Ben
Dostlarım size çok tatlı bir dönem kitabıyla geldim! Bridgertonları duymayan kalmamıştır eminim Netflix'teki dizisinden dolayı fakat hala kitabını okumayanlar var, biliyorum. 1800'lerin başında geçen hikayemizde Daphne, sosyeteye yeni çıkmış bekar bir kızdır ve bir akşam bir baloda kimselerin olmadığı bir koridorda Simon adında
Yüreğe Söz Geçmiyor
Yüreğe Söz GeçmiyorJulia Quinn · Epsilon Yayınları · 20191,700 okunma
352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Herkese merhaba Beni bilenler bilir popüler kitaplara hep o dönemlerde biraz uzağımdır. Ama bu kitabı görür görmez hemen okumak istemiştim. Nasip devamı da çıktıktan sonra alıp okumakmış. Kitabı öyle bir günde falan değil 3-4 saat içinde bitirdim. Kurgusu ,olay örgüsü , anlatımı harikaydı. Kitabın sonuna kadar heyecan, merak, gerilim hiç bitmedi. Yazar resmen diken üstünde oturttu bizi. Mükemmel görüntüsü, harika kişiliğinden ötürü Andrew ile ilgili tahminlerim vardı ama öyle ters köşeler yaptı ki şok oldum resmen. Asla beklemediğim bir sondu. Hapisten şartlı tahliye olmuş Millie arabasında yaşamaktadır. Kendine uygun bir iş aramaktadır. Nina ve Andrew Winchester'ların evine iş görüşmesine gidiyor. Orada yatılı hizmetçi olarak işe başlıyor. Nina'nın hakkında söylenilenler, tutarsız davranışları , Andrew'un yakışıklılığı , mükemmel davranışları ve bir de dillerini hiç bilmeyen ama ilk gün Millie'ye bir mesaj veren bahçıvan Enzo var. Millie kime güvenecek,inanacak ? Peki ya Millie'ye inanabilir miyiz ? Winchester 'ların sırları mı daha karanlık yoksa Millie' nin mi ? Her karakteri kendi ağzından dinlediğimizde ona hak verir olduk. Hiç bir şey göründüğü gibi değilmiş. Ben bayılarak okudum herkese de şiddetle tavsiye ederim
Hizmetçi
HizmetçiFreida McFadden · Olimpos Yayınları · 20232,253 okunma
·
Puan vermedi
Bitmeyen Sürgün / Kitap Tanıtımı
“Yaşanmış gerçeklilik anlaşılmadan, yaşanan gerçeklilik anlaşılmaz” teziyle okuyucuyu 80'lere sürüklüyor. Tıpkı filimlerde olduğu gibi. 80 sonrası kurulmuş film seti çıkıyor karşınıza. Geçmişinizle yüzleşmeye, yol arkadaşınızın rolünü irdelemeye, toplumu sorgulamaya başlıyorsunuz. Ufuk Bektaş Karayaka, yazdıklarıyla başarıyor bunu. Kitap
Bitmeyen Sürgün
Bitmeyen SürgünUfuk Bektaş Karakaya · İletişim Yayınları · 20157 okunma
Reklam
148 syf.
·
Puan vermedi
Benjamin Button'un bedeni değil ruhu Siddhartha...
(Spoiler içerebilir.) I.Bölüm: "Düşünmek, beklemek, oruç tutmak." Her şey kusursuzkenki şüphe, daha fazlası olmalı düşüncesi, arayışta olmak. Bir sonuçtayken bir sebep aramak. Bu da bir açgözlülük müydü? Siddhartha bu his içinde olduğu için mi Ben'inden kurtulamıyordu? Seyahat etti Siddhartha, kast sistemindeki yerinden vazgeçti, ormandaki keşişlerle dost oldu, yetmedi yolunu bulmuş olanla karşılaştı yolda: Buda. Buda'nın öğretisinin tek bir kusuru vardı Siddhartha için, Buda'nın kendi yolu bir sırdı. Buda bir hedef gösteriyordu sadece ama Siddhartha o sırrı öğrenmek (yasak elma?), o sırra yolculuk etmek istiyordu. Eleştirdi ve terk etti ermişi. II.Bölüm: "Giysiler, iskarpinler ve para pul." & III.Bölüm: "Beklemek, sabretmek, kulak verip dinlemek." "Siddhartha; kendi yolunu mu, kendi mahvını mı buldu?" 49.sayfaya kitabı okumaktayken böyle bir notta bulunmuştum. Zaman Siddhartha'ya gösterdi ki iyisiyle veya kötüsüyle kendi yolunda yürümüştü: Günahın tadına bakmıştı, tövbe etmeyi öğrenmişti ve böyle "erişmişti" ırmağın sırlarına. Fakat zaman ben okur için gösterdi ki mahvını buldu Siddhartha. İstemsizce rahatsız oldum Siddhartha'nın yolculuğundan, temiz şeyleri kirletmekle kalmıyor bir de bir arayışın lekesiz olamayacağını yüzüme haykırıyormuş gibi hissetmekten kendimi alamadım. Halbuki arayış saflık için, saf olmak değil midir?
Siddhartha
SiddharthaHermann Hesse · Can Yayınları · 202037,9bin okunma
Zavallı olduğumu söylüyordum değil mi? Bütün açıkgözlülüğümün budalalıktan başka bir şey olmadığını açıkça görüyorum; ama bazen, büyük bir adama yakışır düşüncelerle hareket ettiğim oluyor, eğer içerideki Zorba'nın emrettiğini yapabilirsem, dünyayı şaşkın bırakıyorum. Hayatımda vadeli anlaşmam olmadığı için, en tehlikeli uçuruma vardığım zaman freni laçka ederim. Her insanın hayatı inişli yokuşlu bir çizgidir ve her akıllı adam kendini frenle idare eder; fakat ben patron, değerim buradadır, frenimi çoktan attım, çünkü karamboller, beni korkutmuyor; biz işçiler yoldan çıkmaya karambol deriz. Yaptığım karambollere dikkat ediyorum Allah belamı versin! Gece gündüz koşuyor, keyfimi yaşıyorum ve isterse, kırılıp paramparça olayım. Yitirecek neyim var? Hiç! Sanki kendimi uslu idare etsem kırılmayacak mıyım? Kırılacağım; öyle ise toplara ateş!.. Şimdi sen bana gülüyorsun patron, ama ben sana budalalıklarımı, -ya da haydi düşüncelerimi yada zaaflarımı diyelim- vallaha, bu üçü arasında ne fark var, bilmem; yazıyorum, işin yoksa gül sen. Ben de, senin güldüğüne gülüyorum, böylece de dünyada gülmenin sonu gelmiyor. Her insanın kendi deliliği vardır, bana öyle geliyor ki, en büyük delilik, bir deliliğe sahip olmamaktır.
Sayfa 175 - Can YayınlarıKitabı okuyor
360 syf.
7/10 puan verdi
(spoiler icerirrr) ortaokuldaki sınıf ogretmenim sınıf dolabımıza arada bir kendi devasa kitaplıgından kitaplar getirip koyuyordu. bundan 6 veya 7 yıl once de bana vermisti bu kitabını. okurken cogu seyi yeteri kadar anlayamamıstım galiba ama zaten 12 yasında bi cocuk daha napsin??? ulkenin dogu kısmıyla ve orada yasananlarla ilgili pek bir
Az
AzHakan Günday · Doğan Kitap · 201921,3bin okunma
Bir Rüya Bir Prova 2
Herkes söylenecek ne çok şey buldu Ve söyleyeceğini ne güzel söyledi! Ya ben? Ben ne yaptım, peki? Konuşma sırası bana gelince, Ters çevrilmiş tespih böceği gibi, önce Kollarımın, bacaklarımın kalabalığında Güç bela dilimi arayıp buldum; Sonra da, "Ya! evet, evet, evet, dedim, Her şey tıpatıp sizin dediğiniz gibi, Her şey tıpatıp sizin bildiğiniz gibi, Siz aramasanız da, bayanlar, baylar, Siz aramasanız da, Gerçeği, Ona götüren yol, döne kıvrıla, Sizin ayaklarınızın altından geçiyor. Öyle değil mi ama, öyle değil mi? Bana gelince, ben yolun kıyısında, Bu kayanın altında ve ucunda bu kalemin, Öyle kıvrılmış, düşünüyorum, Düşünüyorum da, Yol öyle olmuş, böyle olmuş, Fark eder mi, diyorum, kendi kendime, Fark eder mi, sen duruyorsan Ve yol senin kıyından geçiyorsa!"
296 syf.
6/10 puan verdi
2 senenin ardından HGOİ okumak
Eveeeet, neredeyse iki seneden fazla bir süre serinin devam kitaplarını bekledik. Bu süreç içinde ilk iki kitabı resmen unuttum desem yeridir. Çoğu sahne aklımdan çıkmış ve en önemlisi de seri ile olan bağım sarsılmış. HGOI demek benim için çok önemliydi çünkü bana okuma alışkanlığı kazandıran seri de bu olmuştu. Bir ayda 30 sayfa kitap okusa
Ejderha ve Yıldız
Ejderha ve YıldızN. G. Kabal · Dex Yayınevi · 2024218 okunma
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.