#kübranınkitabı bugün size okurken çok üzüleceğiniz dram dolu bir kadının hikayesi ile geldim ,aslın da günümüz de o kadar çok yaşanan bir durum ki malesef coğrafyamız da kadın çok değersiz ,Gülnazın Urfa dan istanbula uzanan hikayesini ağlayarak okudum öyle uzun kitap olduğuna bakmayın hikaye size kendini o kadar güzel okutuyor ,yazarımızın kalemine o kadar akıcıki.Ama okuyup ağladıkça yazarın kitabın adını neden böyle koyduğunu anlıyorsunuz ,aslında şuan aynı şeyleri yaşamaya mecbur kadınların sesi olmuş bence. Gülnazın eşi Pis ,sapık biridir (adam demek istemedim) ve Gülnaz evlendiğin de çocuk yaştadır :( bu sapık (daha çok söz söylenir de ) küçük bi kıza tecavüz ediyor ve hapse giriyor ,diyorsunuz ki Gülnaz rahat eder edermi bu sefer de pislik kayınpederi rahat bırkamıyor Gülnaz da istanbula kaçmakta buluyor çareyi, ve kayınpederi 16 yaşındaki kaynı Bedrana onu öldürme görevi vermiştir ,Bedran bunu yapabilir mi? Yengesini seviyor mu ?ben daha fazla anlatmicam yorum yazarken bile sinir oldum siz bu sürükleyici kitabı ,bi kadının dramını okuyun ,sizce Gülnaz intikam alabilir mi ? Diyerek bi soru ile sizi meraklandırıp bitiriyorum yorumumu..
İbni Haldun’un dediği gibi :“ Coğrafya kader(mi)dir”
“Kadın şiddetinin önüne geçebilmek için alınan önlemler vardı, ancak hepsi de boştu. Karakolun ön kapısından içeri alıyorlardı, arka kapıdan salıveriyorlardı.”
Eğitimin olmadığı yerlerde, fırsatçılar, yalancılar, üç kağıtçılar mantar yerden fışkırır gibi toplumda kök salarlar. Bu kişilerin en önemli kaynağı dini kendi çıkarlarına göre yorumlamaktır.