Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eksildim ben, azaldı içimdeki su Yeşermiyor cümlem. Oysa Ben senin bir kimsenim, sensin esin. Buna inandım uyudum, Uyandım bununla durdum. Narın içinde canım niye kanıyor?
Sayfa 17 - ESTRADIOL 5.8Kitabı okudu
Dediler ki sevdiğin ölünce kalbinde kırk mum yanar,her gün biri söner.Kırkıncı gün hepsi söner,biri bekler.O tek mum ebediyen yanar,acını o tek mum tutar.Ben buna inandım.Hayalimde otuz dokuz mum söndürdüm her gece üfleyerek,içimdeki cılız nefeslerle.Göğsümdeki sızı hafifler,kalbim tekrar toplanır,ciğerime derin bir nefes girer diye kırk gün bekledim.Geçtiğimiz kırk gün ,bugünü bekledim.Sabah uyandım,kendimi yokladım.Öğlen tekrar baktım.Kırkıncı ikindiyi beklerken kırkikindi yağmurları boşandı gözlerimden.Gecesini bekledim ve de gece yarısını.Hiçbir şey olmadı.Yalanınız batsın dedim.İçimde tek bir mum kalacaktı hani;peki ne,bu yürekteki bin dönümlük orman yangını?
Sayfa 166Kitabı okudu
Reklam
Dediler ki sevdiğin ölünce kalbimde kork mum yanar her gün biri söner.Kırkıncı gün hepsi söner biri bekler.O tek mum ebediyen yanar,acını tek mum tutar ben buna inandım hayalimde otuz dokuz mum söndürdüm her gece üfleyerek ,içimdeki cılız nefeslerle.Göğsümdeki sızı hafifler kalbim tekrar toplanır ciğerime derin bir nefes girer diye kırk gün bekledim.geçtiğimiz kırk gün bunu bekledim.sabah uyandım kendimi yokladım.öğlen tekrar baktım kırkıncı ikindiyi beklerken kırkikindi yağmurları boşandı gözlerimden gecesini bekledim ve gece yarısını hiç bir şey olmadı. Yalanınız bastın dedim. İçindeki tek mum kalacaktı hani ;peki ne, bu yürekteki bin dönümlük orman yangını?
Geçtiğimiz kırk Gün
Dediler ki sevdiğin ölünce kalbinde kırk mum yanar, her gün biri söner. Kırkıncı gün hepsi söner, biri bekler. O tek mum ebediyen yanar i, acını o tek mum tutar. Ben buna inandım. Hayalimdeki otuz dokuz mum söndürdüm her gece üfleyerek, içimdeki çıkışız nefeslerle. Göğsümdeki sızı hafifler, kalbim tekrar toplanır, ciğerime derin bir nefes girer diye kırk gün bekledim. Geçtiğimiz kırk gün, bugünü bekledim. Sabah uyandım, kendimi yokladım. Öğlen tekrar baktım. Kırkıncı ikindiyi beklerken kırkikindi yağmurları boşandı gözlerimden. Gecesini bekledim ve de gece yarısını. Hiçbir şey olmadı. Yalanınız batsın dedim. İçimde tek bir mum kalacaktı hani; peki ne, bu yürekteki bin dönümlük orman yangını?
Sayfa 166Kitabı okudu
Dediler ki, sevdiğin ölünce kalbinde 40 mum yanar, her gün biri söner. Kırkıncı gün hepsi söner, biri bekler. O tek mum ebediyen yanar, acını o tek mum tutar. Ben buna inandım. Hayalimde otuz dokuz mum söndürdüm her gece üfleyerek, içimdeki cılız nefeslerle. Göğsümdeki sızı hafifler, kalbim tekrar toplanır,ciğerime derin 1 nefes girer diye 40 gün bekledim. Geçtiğimiz 40 gün bugünü bekledim. Sabah uyandım, kendimi yokladım. Öğlen tekrar baktım. Kırkıncı ikindiyi beklerken kırkikindi yağmurları boşandı gözlerimden. Gecesini bekledim ve de gece yarısını. Hiçbir şey olmadı. Yalanınız batsın dedim. İçimde tek 1 mum kalacaktı hani; peki ne, bu yürekteki bin dönümlük orman yangını?
Sayfa 166Kitabı okudu
Bir şeylerin iyiye gideceği yoktu aslında,buna inanmak ahmaklık olurdu. Ama sen vardın işte. Benim bu dünyada iyilikten anladığım tek şeydin. Kötülüğün dibine kadar batmış bir dünyada,ben sana inandım.
Reklam
Benim dostluğum, benim seven kalbim onun için önemsizmiş gibi geldi. Onun bütün kitaplarını tek tek, olabildiğince çabuk okumayı istedim ve buna karar verdim. Bilmiyorum, belki de onun bildiği her şeyi öğrenince, onun dostluğuna layık olacağıma inandım.
Duvarda kitap dolu beş uzun raf vardı.Masanın ve sandalyelerin üstü kitap doluydu.Kitap ve kağıtla Aklıma tuhaf bir fikir geldi ve o sırada içimi tatsız bir hoşnutsuzluk duygusu kapladı.Benim dostluğum benim seven kalbim onun için önemsiz gibi geldi.O eğitimliydi,bense aptallıkla yanıyordum ve hiçbir şey bilmiyordum hiçbir şey okumamıştım,bir tek kitap bile...Kitaplarla dolup taşan uzun raflara kıskançlıkla baktım.Beni bir hoşnutsuzluk bir sıkıntı bir çılgınlık kapladı.Onun bütün kitaplarını tek tek,olabildiğince çabuk okumayı istedim ve buna karar verdim.Bilmiyorum belki de onun bildiği her şeyi öğrenince,onun dostluğuna laik olacağıma inandım.İlk rafa atıldım hiç düşünmeden,hiç duraksamadan elime ilk gelen tozlu eski cildi aldım ve çaldığım kitabı kızarak solarak heyecandan ve korkudan titreyerek odama götürdüm geceleyin annem uyurken lamba ışığı altında onu okumaya karar vermiştim.
Sayfa 111 - CanKitabı okudu
"Fakat sana şunu söyleyeyim, o yıllarda çoğu şeye bel bağlamamak gerektiğini öğrendim. İşçi hareketini boşladıysam da ona her zaman inandım, ama şimdi, o yıllar boyunca, bilinçli bir nefretle değil de bilinçsiz bir garezle inanmadığım şeyin ne olduğunu biliyorum." Bill'in gözleri ışıl ışıldı. "Neymiş?" dedi Nick, soğuk bir kuşkuyla. "Siyaset tabii ki, katıksız siyaset. Siyasetçiler ancak belli ödünler sayesinde ayakta kalır, aksi takdirde koltuklarını kaybederler. İdealist olsun olmasın siyasetçiler önünde sonunda adalet yahut hayatta kalma arasında can sıkıcı bir seçim yapmak zorunda kalır. Bu, ideallere illa ki zarar verir, değil mi?" "Haliyle öyle, başka?" "Bir gruba tabiiyet... Buna kuşkuyla yaklaşıyorum, zira aklın dogmatik bir grup iradesine boyun eğdiği demektir bu öncelikle. Ortak payda ve paylaşımların doğal göründüğü, hatta kaçınılmaz olduğu, iktisadi bir grup değil burada kastettiğim. Manevi bir gruptan bahsediyorum... Oysa manevi grup diye bir şey olmamalı; her insanın maneviyatı kendini bağlar ve herkesin ruhu kendine aittir, Meade."
Lisede karaladığım mısralarda daha çok edebiyat öğretmenimizebeğendirme çabası vardı. Yani biraz Haşim, biraz Tanpınar, biraz Tarancı ve çokça da acemilik... Bir süre sonra bu yazdıklarımın şiir olmadığına ve gerçek şiirin bu kadar kolay yazılmaması gerektiğine inandım. Öğretmenimin ısrarına rağmen bu inancım hiç sarsılmadı. O günler asılyaygın moda, Orhan Veli gibi yazmaktı. Üstelik çok da kolay bir yoldubu. Biraz yaratılış gereği, biraz da şiirin, gıdıklama, alay ve ucuz espri ileasla bağdaşmayacağına olan inancımdan, bu yola dönüp bakmadım bile. Yaratılış gereği dedim, buna yaşayış tarzı ve dünya görüşünü de katmak gerek. Orhan Veli olsun, çevresindekiler olsun, birer küçük burjuvaydılar. Hem de İstanbul burjuvası. Düşünce ve davranışları, kendilerine örnek seçtikleri Fransız şairlerinin paralelindeydi.
Reklam
Dediler ki sevdiğin ölünce kalbinde kırk mum yanar ,her gün biri söner.Kırkıncı gün hepsi söner ,biri bekler .O tek mum ebediyen yanar ,acını o tek mum tutar.Ben buna inandım .Hayalimde otuz dokuz mum söndürdüm her gece üfleyerek ,içimdeki cılız nefeslerle.Göğsümdeki sızı hafifler,kalbim tekrar toplanır,ciğerime derin bir nefes girer diye kırk gün bekledim.Geçtiğimiz kırk gün,bugünü bekledim.Sabah uyandım ,kendimi yokladım .Öğlen tekrar baktım.Kırkıncı ikindiyi beklerken kırkikindi yağmurları boşandı gözlerimden.Gecesini bekledim ve de gece yarısını.Hiçbir şey olmadı.Yalanınız batsın dedim.İçimde tek bir mum kakacaktı hani ;peki ne ,bu yürekteki bin dönümlük orman yangını?
Sayfa 166Kitabı okudu
Ey okuyucu eğer yaşantın boyu, bir gün olsun bir teknenin kaptanı olmadınsa -ya da böylesi bir duyguya kapılmadın, böyle bir düş görmedinse- teknen, bir gün ya da bir gece, yolunu şaşırmış, bilmediğin sularda yol alırken haritalarda görülmeyen kayalara çarpıp batmadıysa ve kendini tek başına - Tayfalar nerde? Dümencim n'oldu?- bir
Sayfa 12 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.