Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sahi birden aklıma nişanlın geldi. O ne yapıyor?" Daren anlık bir şüpheyle beni süzdü. Bir şey söylemek için ağzını açtıysa da sessiz kalmayı seçti. "Peki senin?" diye karşı atakta bulundu. "Buraya getirilmeden önce bir sevgilin var mıydı?" Ona doğru biraz daha güldüm. "Varsa kıskanacak mısın?" Yeniden
Sayfa 390Kitabı okudu
Fahim Bey Bursa'da bulunduğu sırada bir gün kendisini Süleyman Nazif'le tanıştırmak istemişler. O, "Ben mazurum, ismi yanlış olan bir adamla doğru dürüst görüşemem!" diye reddetmiş. Harika ya, çok güldüm buraya
Reklam
agfds::))
"Onlar değil. Ben dövdüm." dedi Murathan. Bütün bakışlar anında bize döndü. Vallahi taranacaktık biz burada. Güldüm. Evet. Ortamı yumuşatmak adına en mal halimle güldüm. " Şaka" dedim gülmeye devam ederken, "Murathan Ferhat'ı çok sever de, buraya gelirken öyle şakalaşıyorlardı. Ee asker adam tabii bu . Eli biraz ağır. Öyle yanlışlıkla çakıverdi çocuğun ağzına ." Yalanın saçmalığına bakar mısınız ? Utanç içindeydim ama *** korkusu. Raşit Ağa oğluna ters bir bakış attı. Az daha çaksaymışsın keşke komutan. Az çakmışsın. "İstek varsa neden olmasın " ::))
Sayfa 423 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Sonunda küçük topluluklar halinde sergiyi dolaşmaya çıktılar. Konuşmaya çok meraklı birinin anlattıklarını dinlermiş görünen üç-dört kişiyi gördüm önce Elif'le birlikte nesnelere, tablolara bakarak yürüyen. Orta yaşlı ünlü bir ressamdı galiba öndeki, bakışları ümitsizdi. Bu uzak, yaban kıyıya birkaç günlüğüne gelmiş ama rahat bırakılmayıp, onu tanıyan eski bir arkadaşı tarafından buraya sürüklenmiş olmanın acısını çıkarırcasına, alaycı, tepeden bakan yorumlarda bulunuyor, şen, havaî tavırlarla espriler yapıyor, yanaklarından kan damlayan sağlıklı görünüşü ve modern giyimi, ben buralara düşecek adam mıyım, herkes haddini bilsin havası yaratıyordu. Önümde durdular. Ressam mı galerici mi, her kimse, sessizleşti, tadı kaçmış gibi oldu. Elif ve diğerleri, sevecenlikle bakıyordu bana. Ama adam, öte dünyadan birini görmüştü sanki, şaşkındı. İçimden, evet evet, öte dünyadan birini görüyorsunuz şu anda dedim, güldüm. Adamsa, Elif'e dönüp, babanız büyük bir ressammış dedi. Başka da bir şey demedi. Biraz daha baktı bana ve yürümeye devam etti. Geride biraz ekşimsi bir koku kaldı. Ham bir koku. Aşağıda Hades ülkesinde komşum Ahî Sinan'ın dükkânındaki sepilenmemiş derilerin kokusu gibi. Bu yaşlı, ağır aksak, kendi halinde kasabanın dirim bahşeden havasını biraz bozacak türden.
Sayfa 87 - Ara KatKitabı okudu
"Ona yaklaştım,bozuk bir sesle:'Ne oluyorsun?' dedim.Cevap vermeden elimi sıktı.Yüzü hâlâ gözyaşlarıyla yıkanıyordu.Birkaç dakika sonra kendine hakim oldu: '-Bana çok çektirdin,Armand.' dedi.'Ben sana hiçbir şey yapmadım ki.'Acı acı güldüm: '-Hiçbir şey yapmadın mı?' '-Hadiseler zorladı,başka bir şey yapmadım' ... '-Beni hiç mi ıstırap çekmedi sanıyorsun?Seni o kadar sevdiğim hâlde beni nasıl aldatabildin Marquerite?' '-Bunun lafını etmeyelim Armand.Buraya bundan bahsetmeye gelmedim ben.Seni düşman görmek istemiyorum,işte bu kadar.Bir kere daha elini sıkmak istedim.Genç,hoş dediklerine göre pek sevdiğin bir metresin var.Onunla bahtiyar ol,beni unut.' '-Sen bahtiyarsın elbet,değil mi?' '-Hayatından memnun bir kadın yüzü var mı bende,Armand?Çektiğim acıyı alaya alma,bu acıların ne kadar derin olduğunu,kimin sebep olduğunu bilirken...' '-Hiç acı çekmemek elindeydi;dediğin gibi bahtiyar değilsen...'"
_Binbir Gece Masalları'nı anlatan, Şehrazat’tır. _Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve Şahzaman adlı iki kardeş hükümdar, eşleri tarafından aldatılmışlar. Bu olayların etkisiyle Şehriyar, kendi ülkesinde, her gün bir kızla evlenip ertesi gün onu idam ettirir olmuş; bu yüzden vezirin güzel, bilgili ve akıllı kızı
Reklam
"Evet, baba. Anlatsana, annem bana hamileyken nasıldı?" "Nasıl altından kalktım, bilmiyorum" dedi Declan'ın babası. Sonra, o bildik, eski hikâyeyi, babanın bakış açısıyla bir defa daha anlattı. Anlaşıldığı kadarıyla, annesinin doğumdaki rolü minimaldi. ( Buraya o kadar çok güldüm ki, kendi yorumumu eklemeden geçemedim :) )
- Geçenlerde, Samsun'a Atatürkçü Düşünce Derneğinden bir grup genç geldi. Kendilerini gezdirmeye başladık. Bir ara yolumuz, İlk Adım İskelesi'ne düştü. Orada bildiğiniz gibi Atatürk'ün ve 18 kurmay subayın ayrı ayrı heykelleri var. Atatürkçü Düşünce Derneğine mensup delikanlılar, Atatürk dışındaki heykelleri göstererek sordular: -
"Sen bir şey yaşadığını mı düşünüyorsun daha?" Doğrudan bana baktı, üzerime yürümüştü. "Kaçırılmışmış. Abiciğinin güvenli kollarındaydın, hadi oradan! Uyudun orada günlerce! Gözünü açtığın ilk gün de kurtarıldın! Bebek gibisin kes ağlamayı artık! Bir oraya bir buraya bayılmalar! Anladık muhtaçsın dramaya ama aş bunları Liva, aş! Senin başına hiçbir şey gelmez! Teyzen liderlerden biri, abin desen zehir, Pars da..." Aldığı sert nefeslerin arasından Pars'a baktı. "Gözünün senden başka bir şey gördüğü yok! O kadar yok ki sırf burnun kanadı diye dikkati dağıldı, yere serdim adamı! O kadar çok güldüm ki buna daha sonra yalnızken!"
Sayfa 423 - Naz'ı sevmeyen tek ben olamam.Kitabı okudu
..buraya güldüm.. :)
Evrenin bize sunduğu hediyeleri kabul etmeliyiz, yoksa evren bu duruma çok üzülür.
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.