Ben, imanı Yargı korkusu, duası da secde etmek olanlardan değilim. Nasıl mı dua ederim? Güle bakarım, yıldızlara bakarım, yaratılışın güzelliğine hayran kalırım, Yaradan'ın en büyük, en güzel eseri olan insana, bilgiye açlık duyan beynine, sevgiye susamış olan yüreğine, duyularına, uyanışmış ya da doyuma ulaşmış tüm duyularına hayranlık duyarım.
Emire Nişli ~ Aşık Veysel'in Ölüm Yıldönümü~
Bugün dünyaca ünlü halk ozanımız Aşık Veysel'in ölüm yıldönümüdür. Kendisini rahmetle anarken; hayatı ve eserleri hakkında bilgi vermek istedim. Aşık Veysel, dizelerinde sevgiyi kardeşliği, doğayı, ölümü, eşsiz bir üslupla betimlemiştir. Aşık Veysel 1894 yılında Sivas’ın hiç bilinmeyen, dünyadan kopuk bir köyünde doğmuştur. Bu yıllarda bütün
Reklam
206 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Kitabı anlatmakta gerçekten bende zorluk çektim. Çünkü Jack London'un Martin Eden, Beyaz Diş ve Vahşetin Çağrısı'nı okuduktan sonra çok başka bir roman bu kitap. Diğer kitaplarına nazaran biraz daha az etkiledi ama bu kitapta da heyecan bitmedi. Devamlı aksiyon. Ama tekrar eden olaylar. Aksiyonların içinde değişik dersler, bilgiler. Olaylar genellikle demiryolu ve trenlerde geçiyor adı üstünde bir roman... :) Betimlemeleri gerçekten bir harika. Gözünüzün önünde yaşanıyor tüm olaylar. Bıkmadan özgürlük için yaşayan; evi, barkı, arkadaşı ve ailesi olmayan bir kahraman var. Hayatı trenlerde geçiyor. Durmadan başka şehirlere gidiyor. Hatta güzel bir yaşam yaşamak için hapishaneyi bile tercih ediyor. Açlık çeken, bir yerden bir yere gitmek için büyük risklere giren, makinistlerle kavga eden bir kahraman. Çok ahım şahım olmasa da Jack London benim için büyük bir yazardır. Beni Martin Eden ile etkilemiş bu yazarın diğer bir kitabıyla devam etmek istedim. Sizlere de tavsiye ederim. İyi okumalar....
Demiryolu Serserileri
Demiryolu SerserileriJack London · Alfa Yayınları · 20212,818 okunma
Soğuğun, açlığın, cehaletin, pisliğin havasıydı bu. Mahalledekiler birbirlerine benziyordu. Gençlerin yüzü yaşlılarınkiyle aynıydı. Çocuklar acının ses verdiği birer cüce gibiydiler. Hem küçük hem büyük, herkeste aynı şey vardı "Açlık." Açlık her canlının alın yazısı gibiydi, tüm duyguyu, isteği bastırmıştı açlık illeti. Köhnemiş evler, ipte asılı paçavra giysiler bile şikayetçiydi açlıktan. Açlık, dumanı tütmeyen bacaların üstüne yuva yapmış, ekmeğin kırıntısı bile bulunmayan fırınları işgal etmişti. Çürümüş etlerden yapılan sucukları satan bakkalın adı da açlıktı.
Varlam Şalamov, ilk olarak 1929'da daha yirmi iki yaşında Moskova Üniversitesi'nde hukuk öğrencisiyken tutuklanmıştı. Bir Ortodoks manastırından bozma Sovyet çalışma kampının yer aldığı Solovki adasında üç yıl kürek cezasına çarptırıldı. 1937 yılında yeniden tutuklanarak bu kez Sibirya'nın kuzeydoğusu Kolyma'da beş yıl geçirmeye mahkum oldu.
Sayfa 91
160 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Hayatta şükretmemiz için ne kadar çok şey varmış. Bu kitaptan çıkardığım en büyük sonuç budur. Kendi hayatının bir bölümünü kahramanın ağzıyla anlatan yazar ne kadar zorluk çektiğini; ama yılmadığını gözler önüne sermiş. Yazmak kimileri için bir tutku. Günlerdir aç olmasına rağmen bakkaldan veresiye ekmek değil de yazısını tamamlamak için mum istemeye karar vermek. Bunu ancak böyle kıymetli yazarlar başarır herhalde. Herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201728,4bin okunma
Reklam
1.000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.