Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
15 Temmuz Cuma, Marmara Adası Yattığım odanın tavan kirişlerinden birinin yan yüzeyinde çılgınlar gibi koşuşturan karıncalar var. Kirişin bir ucundan aniden hızla bir dörtlü öbür ucuna yola çıkarken diğer uçtan da bir altılı yola çıkmış bulunuyor ve yüzeyin ortasında karşılaştıklarında büyük bir çarpışma; hepsi bir- birlerine şiddetli bir biçimde dokunuyorlar ve hiçbir şey olmamış gibi yollarına (ters doğrultuda) devam ediyorlar. Nereden gelip nereye gittikleri belli değil, kaza eseri aşklar, bu çarpışmalar bazen bir bir bazen iki iki bazen daha çok sayıda büyük bir telaşla koşuşturuyorlar... Yeryüzündeki aşk olasılığı ve süreci de karıncaların karşılaşmaları ve yaklaşık 10 saniye birbirlerine dokunmaları oranında. Ne zavallılık!
Sayfa 115 - TelosKitabı okudu
427 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Küçük detaylar
Dünyaca ünlü Dreamland’in kurucusu ve sahibi olan dedelerinin ölmünün ardından üç torununa da miras kalmıştır. Fakat bu mirasa ulaşabilmeleri için her kardeşin yerine getirmesi gereken göreveler vardı. İlk kitapta en küçük kardeş Rowan, dedesinin masal diyarı olan Dreamland’i devralıp eksiklerini tamamlamak zorundadır. Bunu tek başına yapamayacağını anladığı anda kendisine destek aramaktadır. Girdiği toplantıda pozitifliği ve enerjisi ile dikkatini çeken Zehra aklının bir köşesine işlemiştir. Aniden sarhoşken yollanan bir mail ise çıkış kapısını ayağına getirir. Ancak bu huysuz genci hiç düşünmediği duygular beklemektedir. Kitabı okumayı beklettiğim için kendimden özür diliyorum. Serinin ilk kitabında küçük kardeş Rowan ve çalışanı Zahrayı okuyoruz. Yazım dili akıcı ve yormayan bir kitaptı. İlk yarısında açıkçası biraz sıkıldım çünkü bana biraz yavaş ilerliyormuş gibi geldi ama sonra hem çok açıldı hem de daha heyecanlı bir hal aldı. Rowan’ın inanılmaz huysuz biri olup Zahra’ya içten içe çekilmesi de çok güzeldi. Bu ilişki tipini sevdiğimi fark ettim. Rowan’ı tek affedemediğim olayı geçmişte sevgisizliği ve güvensizliği yaşadığı halde aynısını Zahra’ya da yaşatması ki zaten Zahra’nın da büyük bir güven sorunu vardı. O konu da ben olsam affeder miyim düşünülür ama Zahra’nın biraz süründürmesi iyi oldu. Serinin 2. Kitabında en büyük abi Declan ve sekreteri İris’i konu aldığını bildiğimden onlar hakkında olan tüm detayları hava da kaptım.
Küçük Detaylar
Küçük DetaylarLauren Asher · Olimpos Yayınları · 20221,720 okunma
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
13 saatte okudu
Merhabalar Sevgili Okurlar; Bugün karşınıza Stefan Zweig'in "Olağanüstü Bir Gece" adlı eseriyle geldim. Bu sefer ki okuduğum eseri diğerlerine göre daha farklı bir anlatış biçimiyle yazılmıştı. Bu kitap; seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Ren kitap · 2019143,8bin okunma
Sarılsak Geçerdi
Şimdi arasam ne derim bilmiyorum, ne dersin, ne kadar susarız. Şimdi arasam seni, Arayabilsem, Bildiğim tüm dillerle "dön" desem sana. Diyebilsem... Bu kadar insan olmasam ben, Bu kadar insan olmasan sen, Böyle gururlu, böyle afsız. Vicdanım acıyor, Sarılsan geçecek. Gelsem şimdi sana, Öyle aniden. Bağırsam biraz gözlerinin
Deli Murat'ın vahşi bir saraya benzeyen kulesi geniş ovaya inen yolun üstünde idi. Yedi ülke yolcuları önünden geçmeye mecburdu. Burasını hemen menzil hâline koydu. Her odaya bir sofra kurdu. Günde yirmi kazan kaynıyordu. Ekmeğinden, etinden, pilavından yedirmeden kimseyi geçirtmezdi. İç bahçeye de Karababa’nın dediği gibi kurumuş ağaçlar
Sayfa 263Kitabı okudu
Kapıyı açtığında, ablası ve Bingley hararetli bir sohbet yapar gibi, şöminenin başında ayakta duruyorlardı. Bu sahnenin dikkat çekecek bir tarafı yoktu ama aniden dönüp birbirlerinden uzaklaşmasalardı bile yüzlerindeki ifade onları ele vermek için yeterliydi. Halleri yeterince tuhaftı ama Jane'inki daha da öyleydi. İkisinin de ağzından tek bir hece çıkmadı. Elizabeth oradan tam ayrılmak üzereyken, Jane gibi bir yer bulup oturmuş olan Bingley, aniden ayağa kalktı ve onun kulağına bir şeyler fısıldadıktan sonra odadan koşarak çıktı. Jane'in Elizabeth'ten gizlisi saklısı yoktu, özellikle de saklanacak sır güzel bir şeyse... O da hemen ayağa kalkarak, büyük bir heyecanla kız kardeşine sarıldı ve dünyanın en mutlu insanı olduğunu söyledi.
Sayfa 418 - Koridor YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Abi bizim Türkiye de böyle değil...
Fransa'nın Paris şehrinde Alliance dil kursuna gidiyordum. İspanyalı bir sınıf arkadaşım vardı. Yakışıklı, güler yüzlü ve topluluklarda aranan biriydi. Büyük edebiyat toplantılarına katılmaya can atıyordu. Kursa yeni başladığımız dönemlerdi ve zorla konuşabiliyorduk: Dedi ki: "Nerelisin?" Cevap verdim. Dedi ki: "Ne büyük
Benim kültürel sorunum nedir? Hangi bağdaşmaz inançlar arasında bocalıyorum ben? Hangi açıdan vahşi bir hayvanım ben? O zaman aniden aydınlandım: Annemin yeşil bitkilere büyü yapma özenini hatırladım. Colombe'un fobik takıntılarını, büyükannem huzurevinde diye babamın kaygılarını ve bunun gibi bir yığın şeyi. Annem gibi pısssst darbesiyle yazgıyı uzak tutabileceğine inanıyor, Colombe ellerini yıkayarak kaygıdan uzak durulabileceğini sanıyor ve babam annesini terk ettiği için cezalandırılacak kötü bir evlat olduğunu düşünüyor. Sonuçta, onların büyülü inançları var, ilkel inançlar ama Taylandlı balıkçıların tersine, bunları üstlenemiyorlar, çünkü onlar eğitimli-zengin-kartezyen-Fransızlar. Ve ben, ben belki de bu çelişkinin en büyük kurbanıyım, çünkü, meçhul bir nedenle, uyumsuz olan her şeye karşı aşırı duyarlıyım, sanki falsoları, çelişkileri duyan bir tür mutlak kulağım var. Bu çelişkiyi ve tüm diğerlerini... Ve aniden kendimi hiçbir inancın içinde göremiyorum. Bu tutarsız ailevi küllerinin hiçbirinin içinde... Belki de ben ailevi çelişkinin semptomuyum. Ailenin iyileşmesi için yok olması gereken bir semptom.
Sayfa 235Kitabı okudu
Behlül Dânâ Hazretleri, yol üzerindeki bir vîrânenin yıkılmak üzere olan eğilmiş duvarına bakıp sık sık âkıbetini tefekkür ederdi. Yine bir gün derin bir tefekkürle orayı seyrederken duvar âniden çöküverdi. Bu hâdise Behlül Dânâ Hazretleri'ne gözle görülür derecede büyük bir sürûra vesîle oldu. Onun bu büyük sevincine mânâ veremeyen insanlar, merakla ondaki bu değişikliğin sebebini sordular, Behlül Dânâ Hazretleri onlara şu cevabı verdi: "-Duvar meyilli olduğu tarafa yıkıldı!" Hazretin az evvelki sevincine bir türlü akıl erdiremeyen insanlar, Behlül Dânâ'nın bu sözleriyle iyice şaşkınlaştı.Bu ifâdelerle onun neyi kastettiğini anlayamadıklarından bu defa: "-Peki bunda şaşılacak ne var?!" diye sordular. O ise insanlara, derin tefekkürün bir neticesi olan şu hikmetli cevabı verdi: "-Mâdem ki dünyadaki her şey, nihâyetinde meylettiği tarafa yıkılıyor, benim de meylim Hakk'a(C.C.) doğrudur, o hâlde ben de ölünce İnşâallah- Hakk'a varırım. Ey ahâlî ! Rükû ve Secdelerimizle Hakk'a meylimizi her an artırmaya gayret edelim ki başka yönlere yıkılmayalım! Ramazan ayı hakkımızda Hayırlara,Affımıza ve Bereketlere vesile olsun İnşaallah..
İki tür intihar vardır: bir, büyük bir acı ya da öfkenin etkisiyle intihar edenler; iki, çıldırıp intihar edenler. Bunlar aniden bitirirler işlerini. Acıyı pek düşünmezler. Birdenbire biter her şey. Ama bu işi bir de aklı başında, bilinçli olarak yapanlar vardır... bunlar çok düşünür.
Reklam
144 syf.
·
Puan vermedi
Tolstoy’un bu eseri şiddetli bir ruhsal kriz içerisindeyken kaleme aldığı bilinir. Pozdnişev: Eşi ile arasında yaşamış olduğu ilişkileri ve toplumdaki ahlaki değerleri eleştiren anlatıcıdır. Tren yolculuğu sırasında yolcular arasında evlilik, karı-koca ilişkileri gibi konularda sohbetler başlar. Sohbete katılan yaşlı bir kadın, evliliğin ve her türlü beraberliğin en temel şartının aşk olduğunu savunur. Trende bu konuşmaları dinleyenler arasında karısını öldürdükten sonra bir süre cezaevinde kalan Pozdnişev de vardır. Söylenenlere karşı kendini tutamayan Pozdnişev, konuşmaya müdahale ederek kendi düşüncelerini dile getirir. Alışılmadık düşüncelerinden rahatsız olan grup yavaş yavaş dağılıp vagonları değiştirirken, Pozdnişev yanında oturan bir yolcuya kendi hikâyesini anlatmaya başlar. Pozdnişev gençliğinde ahlaksız bir yaşam sürmüştür. Büyük bir tutkuyla evlendiği eşiyle evlendikten hemen sonra şiddetli bir çatışma yaşamaya başlar. Öyle ki bütün konuşmaları şiddetli tartışmalara yol açar. Karısını hem seven hem de ondan nefret eden Pozdnişev, beş çocuğu olmasına rağmen doktorun karısının sağlığı için daha fazla çocuk yapmamasını önermesinden korkmaya başlar. Çünkü artık doğumlarla yıpranan eşi iyileşmeye başlamıştır. Çok kıskanç bir insan haline gelen Pozdnişev, karısının kendisini tanıttığı bir müzisyenle aldattığı şüphesiyle tüketilir. Sonunda bu içsel kemirme, aniden eve dönüp müzisyeni ve karısını oturma odasında yakalayıp karısını bir hançerle öldürmesiyle sona erer.
Kroyçer Sonat
Kroyçer SonatLev Tolstoy · Kızıl Panda · 202110,7bin okunma
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.