Son zamanlara okuduğum en etkileyici kitap olduğunu söylersem, kesinlikle abartmış olmam. Kitabın türü korku değil; korkuyorsunuz. Kitabın türü dram değil; ağlıyorsunuz. Kitabı okuduğum an etkilendim ama bundan daha fazlası olacak. Hepsi birbirinden farklı olan her bir kitabı elime aldığımda aklıma bu hikâye tekrar tekrar gelecek ve yine
1. Kitap
Doğu’dan Batı’dan 99 Teselli
Kederli günlerden geçen derviş, rüya âleminde bir adaya uğrar. Gördüğü şey mucizevidir. Peygamberler, veliler, âlimler ve filozoflar bir halka şeklinde oturmakta ve anlaşıldığı kadarıyla birini beklemektedirler. Derviş de onlarla birlikte beklemeye durur ancak asıl misafirin kendisi olduğunu anlaması uzun
Bu kitabı yazmaya başladığımda birçok insanın eleştirisine maruz kaldım. Aynı konu üzerinde farklı farklı hikayeler yazmak okuyucuya itici geleceğini insanların bunu anlamayacağını ve benim cinsiyetçi bir tavır takındığımı söyleyeceklerini söylediler. Oysa bu dedikleri şeyleri onlar düşünüyor onlar yapıyor ve onlar söylüyordu. Alacağım eleştiri
Acıya karşı en korunmasız olduğumuz zaman, sevdiğimiz zamandır; en çaresiz olduğumuz zaman ise, sevdiğimiz nesneyi ya da onun sevgisini yitirdiğimiz zamandır..
Bence dünyanın en güzel romanı budur... Evet, kabul ediyorum, tamamen kişisel bir görüş bu ancak ben öyle olduğuna inanıyorum. Bu görüşe ilk sahip olduğumda henüz bir üniversite öğrencisiydim ve kitap okuma maceramın başlarında sayılırdım. Lakin aradan uzun yıllar geçti, aralarında hatırı sayılır miktarda roman da olan binden fazla kitap okumuş
Ruhum yorgun ve sessiz
Yalnızlığıyla başa çıkamaz bir halde, virane ve paramparça, tamamen çaresiz.
Zihnim düşüncelerle buğulanmış bir pencere
Hastalıklı bir yapıyım artık, ne kadar yaşayabilirim tedavisiz ?
"Çaresiz çıkılacaktır o yolculuklara /Ki bir ömrün karşılığıdır serüvenler" demiş Ahmet Telli. Çıkacağınız yolculuklarda size eşlik edebileceğini düşündüğümüz kitaplardan ufak bir liste yaptık. Sizin de yolculuk sırasında okumaktan keyif aldığınız kitaplar varsa yorumlarda belirtmeniz bizi çok mutlu eder. Mutlu günler dileriz.❤️
Hemen İncele: bkmkitap.com/seyahat-ederken...
İşte bu noktada aklıma soytarılık geldi.
Bu, benim insanlara son yakınlaşma çabamdı. İnsanların beni dibine kadar dehşete düşürmesine rağmen onlardan ne yaparsam yapayım kopamıyor gibiydim. Böylelikle, "soytarımla" birlikte insanlarla bir noktada bağ kurmayı başardım
Görünürde her zaman gülümsüyor olsam da içeride çaresiz bir mücadeleyle debeleniyordum, bir ipte yürüyordum, ter içindeydim, onları eğlendirdikçe felaket ihtimali her an yaklaşıyordu.
İletişim çatışmalarının bir başka kaynağının ise “İlişki Tükenmişliği” olduğu düşünülmektedir. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra karşınızdaki kişiyle anlaşamadığınızı fark edersiniz. İlk tanıştığınızda ilişkiniz ne kadar renkli ve eğlenceliydi. Daha sonra eleştiriler, küçümsemeler arttıkça ilişki tükenmişliği ortaya çıkar. İlişkiden dolayı kişi kendisini yorgun, tükenmiş, çaresiz, yalnız hisseder. Bu durum aile ya da romantik ilişkilerde sıkça rastlanır. Sorunlu ebeveyni ile uzun süre iletişim kuran kişiler bir zaman sonra tükenmeye başlar. Romantik ilişkilerde ise tükenmişlik ayrılıklarla sonuçlanır.
Ne tuhaf değil mi..?
Bir zamanlar gönüllerimizi onarıp yüreklerimizdeki en büyük boşluğu dolduranlar, bizleri o boşluğa elleriyle bırakanlar oldular..
Ne sevmeyi bildiler ne seveni anladılar.
Anlattıkça anlattık yine anlamadılar.
Sustuk sonra..!
Sustuk çünkü konuşsak kıracaktık, biliyorduk..
Ama bir yerden sonra birikir içindeki suskunluk ve sığmaz olur içine, taşmak için yol arar kendine..
İşte biz o anda bile taşmasın diye direndik durduk.
Yormamak için yorulduk, kırmamak için kırıldık, yıkıldıkça yıkıldık..
Çaresiz yol aldık, nereye olduğunu bile bilmeden.
Velhasıl gittik işte..!
Geride bıraktığımız gözlerle önümüze baktık ve yürüdük uzun uzun..
Gidişimiz kalbimizi bırakıp gidecek kadar asildi.
Anlamadılar..!
Korkup kaçtığımızı sandılar, bizi kaybetti saydılar..
Oysa bir kazananı yoktu bu oyunun.
Bir tek kaybedeni vardı o da onlara olan hislerimizdi..
Bir gün anlayacaklar ve o son pişmanlığı yaşayacaklar ama geldiklerinde hiçbir şeyi bıraktıkları gibi bulamayacaklar.
Ne acı değil mi..?
◇ Mehmet Zeki İçer ◇