“Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.”
(Cemal Süreya)
“Keşke yalnız bunun için sevseydim seni” dizeleriyle biten şiirlerin şairi; filozof, yaşam ve aşk adamı. Şarap, sigara, deniz ve rakıyı şiire en iyi uyarlayan şair, Anadolu’nun bağrından kopup gelen imge adamı… Cemal Süreya, Kadıköy iskelesine en
Satranç, Stefan Zweig'ın ölmeden önce kaleme almış olduğu bir kitap.
Stefan Zweig, bu kitabı yazdıktan kısa bir süre sonra eşiyle birlikte hayatına son vermiş.
Keşke böyle bir şey yapmasaydı da daha fazla eser bırakabilseydi :/
New York'tan Buenos Aires'e gitmekte olan bir yolcu gemisinde karşılaşan üç farklı karakteri konu almış.
Satrançta Dünya şampiyonu olan Mirko'ya rakip dayanmaz. Mirko, egosu yüksek, kaba ve vurdumduymaz biridir.
Milyoner olan McConnor ise satranç şampiyonu Mirko'ya rakip olur.
Diğer bir karakter olan Dr. B., bulmuş olduğu satranç kitabı sayesinde satrançla ilgili kendince stratejiler geliştirir ve bu oyuna dahil olur.
Stefan Zweig, karakterlerin psikolojik tahlillerini, betimlemeleri o kadar güzel yapıyor ki sırf bu yüzden bile okunabilir.
Her ay okumuş olduğum Stefan Zweig kitabı bu defa sona kalmış olsa da ayı güzel bitirmiş oldum.
Bir sonraki ay yeni bir Zweig kitabı okumak için sabırsızlanıyorum :)
En büyük aşk şairi olarak bilinir Cemal Süreya ve şiirlerinin tümünü de bu kitapta bir araya getirmiştir . Eğer şiiri benim kadar seviyorsanız , şiirlere aşık biriyseniz mutlaka bu kitabı okumanızı tavsiye ederim . Sıcaklığı , samimiyeti burada bulacaksınız yalnız şiir okumak kitap okumaktan farklıdır şiiri okumaktan ziyade yaşamanız gerekir .
Dostoyevski'ye, onun herhangi bir eserine nasıl inceleme yazılır, bilmiyorum. Daha önce hiç denemedim, çünkü genelde onun düşüncelerini ve eserlerini kendi içimde çözümlemeye ve özümsemeye çalışırım. Kitaplarındaki karakterleri hayatıma indirgerim ve itiraf ediyorum, her kitap karakteriyle hayatımdaki bir insanı özdeşleştiririm :) Okurken hem
Stefan Zweig'ın ölmeden önce kaleme aldığı son eser olması bakımından yazarın yazın serüveninde önemli bir yere sahip olan Satranç, Zweig'ın kitapları arasında belki de en ünlüsüdür. Zweig'ın, hayatının son yıllarını geçirdiği Brezilya'da yalnızca 250 kopyayla yayınladığı kitabın ilk baskısından bu yana on yıllar geçti ancak Satranç her geçen güne
İncelemeye benim aklımda oluşan "Garip" bir çağrışıma değinerek başlamak istiyorum. Hepimiz duymuşuzdur, okumuşuzdur bir yerlerden, "Mustafa Kemal ve silah arkadaşları" tabirini. Ben de bizim Garipçi şairlerimizi, "Orhan Veli ve şiir arkadaşları" olarak adlandırıyorum. Nedense, bana hep bu izlenimi veriyor.
Oktay
"Bir gün aklına gelecek olursam,
Bana şiir ısmarla.
Eylül'ü konuşalım."
Artık sadece kıyıda köşede kalmış kitaplar için inceleme yapma kararı almıştım. Yalnız beni şiire gerçek anlamda bağlayan bu kitabı da incelemek istedim.
Ortaokulda iken yaklaşan Anneler Günü için okulda bir şiir yarışması düzenlenmişti. Elbette ben de
Darbe sonrası Türkeş ve ekibi günlük bir gazete kurmaya karar verirler. Türkeş bu iş için Irkçılık-Turancılık davası döneminden tanıdığı ileri sürülen ve istihbaratçı olduğu hususunda rivayetler olan Ziya Tansu'yu görevlendirmiştir. Ziya Tansu, sonradan Özel Harp Dairesi adını alacak olan Seferberlik Tetkik Kumlu'nun ilk mensuplarından ve
12 Mart rejimi Muhtıra yayımlandığında, radikal subaylar ve solcu aydınlar duyumunu aldıkları sol darbenin gerçekleştiğini sanmış ve darbeye destek açıklamalarında bulunmuşlardı. DİSK, "silahlı kuvvetlerin yanında olduğunu belirtmekten kıvanç duyduğunu" açıklarken, TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası) ve Dev-Genç'in de aralarında
İnsanın akIı çoğaIdıkça can sıkıntısı artar, der Ateş Fedya Dostoyevski. Çoğu konuda olduğu gibi burda da yanılmamıştır. Hepimiz hayatımızın belirli dönemlerinde bir şeylere sıkı sıkıya bağlanırız, diğer bir deyişle kafayı takarız. O konu üzerinde bir süre durduktan sonra nasıl olduğunu kendimizin de çözemediği biçimde uzaklaşmış halde buluruz