Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kralların saraylari cennetin dayanak noktalarinin kalıntıları üstünde yükselir.
Kargılardan Sabanlara
Ne var ki dünya çapında çok fazla insanın bu şehrin Cennet’in kalıntıları üzerine kurulduğunu düşünmesinin nedeni, Urfa’nın konumundan çok, şehir merkezinin yaklaşık on yedi kilometre kuzeydoğusunda bulunan Göbekli Tepe’yle ilgilidir. Burada, ıssız bir platoya hâkim en yüksek tepenin üzerinde insan eliyle oluşturulmuş bir tümseğin altında, inşa edilmiş en eski tapınak olduğu düşünülen yapının kalıntıları gömülüdür; sitenin baş arkeoloğu Klaus Schmidt’in eğlenceli deyimiyle burası, “Cennet Tapınağı”dır.
Reklam
Hazar İmparatorluğunun Slavlaşmış kalıntıları: Grebensky Kazaçileri
Grebenski Kazakları (...) kendilerini, "yabani" Çeçenlerden ve "aciz" Ruslardan üstün görüyorlardı. Kendilerini savaşçı bir sınıf olarak görmeye başladıkları için toprak işlerini ya kadınlara veriyor ya da tuttukları Nogay Tatar­larını çalıştırıyorlardı. Bunlar, İdil'le Hazar arasındaki steplere hükmeden bir zamanların kudretli Yahudi imparatorluğunun yozlaşmış kalıntılarıydı. Miskinliğe gömülüp mahvolmuş, Ka­zaklar için çalışan yorgun ve kederli mahluklara dönüşmüşlerdi.
Türkmençay Anlaşması/Aşura Günü/Griboyedov'un Ölümü
Ya Hüseyin! Ya Hüseyin! Ya Hüseyin! Ya Hüseyin! On binlerce kişiden oluşan kalabalık sefareti bastı ve kısa sürede Kazak muhafızların direnişini kırdı. Sefaret binasın­da kapana kısılan Griboyedov, elinde kılıcı bir odadan diğerine kaçmaya başladı. Ta ki bütün mühimmat tükenene ve son mu­hafız yere düşene dek. Son engeli de aşan kalabalık Griboyedov'u bıçaklayarak öldürdü. Daha sonra cesedini herkesin görebilmesi için sokaklarda sürüklediler. Bir şaşlık satıcısı, Griboyedov'un başını gövdesinden ayırdı ve tezgahının üzerindeki bir çubuğa geçirdi. Kafirin kellesi! Satıcı o gün çok iyi satış yaptı çünkü o gece bütün Tahran Griboyedov'un başını görmeye geldi. Gri­boyedov'un sağ kolu dirseğinden kesildi. Parmağında güzel bir pırlanta yüzük vardı. Vücudunun geriye kalanı ölü kedi ve kö­peklere bağlanıp sokak sokak gezdirildi. Daha sonra bir tezek yığınının üzerine atılıp çürümeye terkedildi. Tiflis'teki Ruslar, Çar'ın adına hiddetli beyanlarda bulundu. Griboyedov'un kalın­tıları Şah'ın emriyle gece vakti fener ışığında gizlice (Rusya'ya boyun eğmiş gibi görünmek olmazdı) tezek yığınından alındı, bir tabuta konularak Ermeni kilisesine götürüldü. Sargarvarg adı verilen ve işi yas tutmak olan sakallı rahipler, Griboyedov'un ta­butunun başında bir hafta boyunca gece gündüz dualar okuyup ayinler düzenledi. Sonra bir gece Griboyedov'un naaşı, hantal bir kağnıya yüklenerek Rus yetkililer ve eşinin beklediği Tiflis'e gönderildi.
Thomas Aquinas ölü bir beden diye bir şey olmayıp , yalnızca canlı bedenin kalıntıları olduğunu düşünüyordu. Hıristiyanlık ruhun ölümsüzlüğüne değil, bedenin yeniden canlanmasına inanır; bu da yalnızca cennetin benim bedenimi içermiyorsa beni de içermeyeceğini söylemenin bir yoludur.
Sayfa 102 - Ayrıntı Yayınları, 2011.Kitabı okudu
Her ne durumda olursa olsun, toplum bir lütuftur, ama en iyi durumdaki biryönetim bile kötüdür, en kötü durumunda daya- nılmaz bir şeydir; çünkü bizler yönetimsiz bir ülkede bekleyebi- leceğimiz türden felaketlere yönetim yoluyla maruz kaldığımız- da, bize istırap çektiren vasıtayı yaratanın da bizler olduğu dü- şüncesi başımızdaki felaketi daha da artırır. Yönetim de, giy- siler gibi, yitirilen masumiyetin simgesidir: kralların sarayları cennetin dayanak noktalarının kalıntıları üstünde yükselir.
Reklam
Her ne durumda olursa olsun, toplum bir lütuftur, ama en iyi durumdaki bir yönetim bile kötüdür; en kötü durumunda dayanılmaz bir şeydir; çünkü bizler yönetimsiz bir ülkede bekleyebileceğimiz türden felaketlere yönetim yoluyla maruz kaldığımızda, bize ıstırap çektiren vasıtayı yaratanın da bizler olduğu düşüncesi başımızdaki felaketi daha da artırır. Yönetim de, giysiler gibi, yitirilen masumiyetin simgesidir: kralların sarayları cennetin dayanak noktalarının kalıntıları üstünde yükselir.
Sayfa 25 - Dost Kitabevi, Kültür Kitaplığı: 78Kitabı okudu
Thomas Paine
Yönetim de, giy­siler gibi, yitirilen masumiyetin simgesidir: kralların sarayları cennetin dayanak noktalarının kalıntıları üstünde yükselir.
Zekanın evrimi ile doğum sancısı arasındaki bağlantı umulmadık bir şekilde yaratılış kitabında kurulmuş gibidir. Tanrı, iyiliğin ve kötülüğün bilgisini taşıyan ağacın meyvesinden yiyen Havva'yı cezalandırmak için, “Çocukları acılar içerisinde dünyaya getireceksin der.” (Yaratılış 3:16) (Tanrı, o andan itibaren yılan hakkında şu yargıya varır: karnının üzerinde gideceksin. Bu söz daha önce sürüngenlerin başka bir hareket şekli olduğunu ima eder. Bu, kuşkusuz tam olarak doğrudur: yılanlar ejderhaya benzeyen dört ayaklı sürüngenlerdan evrilmiştir. Bir çok yılanda hala atalarında bulunan organların kalıntıları vardır.) Cennetten sürülme, insanın evrim süreci içerisinde meydana gelen en son belli başlı biyolojik olayların bazıları için uygun bir benzetme gibi görünüyor. Bu açıklamanın bu denli popüler olmasının nedeni de bu olabilir.
Kendi içine düşmek!
Uyanıp bir de bakıyor ki insan, düşünde şöyle bir gördüğün cennetin kalıntıları avucunda, çöküvermiş üstüne, suda boğulmuş birinin saçları gibi, müthiş bir bulantı hissi, sıkıntı, kaygı, her şey yalan dolan gibi bir duygu, her şey yararsız, özellikle yararsız, sanki kendi üstüne yıkılıyor duvarların, yığılıyorsun kendi üstüne, bir yandan da dişlerini fırçalıyorsun değil mi, lavabolara dalıp kalıyorsun, sanki lavabonun beyazlığı emiyor seni, sümük, tükürük, kepek, salya, bir de bakıyorsun bırakmışsın kendini başka bir şey olmaya, başka bir şey düşünmeye başlamışsın, uyumadan önceki durumuna, hani hâlâ dalga dalga kalır ya insanda, işte o duruma üstelik bizzat sen olan sana ama yavaş yavaş seni terk etmeye başlayan durumuna... Evet, bir süre için düşersin, kendi içine, ta ki uykusuzluk duvarı dediğimiz savunma hattına dayanana dek, seni tutana dek orada.
Sayfa 482 - Can Yayınları
Reklam
Piramit Metinleri beyitlerinden...
Cennete(uzaya) yükselebileyim diye merdivenler kuruldu benim için. Ben de o büyük aracın dumanının üstünde tırmandım yukarı… Şimşek çaktı cennetin ötesinde, senin sandalındayken.Yerden havalanmama müsade var, senin sandalındayken… (söz 267) Gökkubbedeki kapıları benim için açıldı. Yıldızlı cennetin metal kapıları benim için açık bekledi… (söz 584) Prens, ufuktan büyük bir fırtınanın içine iniş yapıyor… (söz 669)
Sayfa 129 - Artemis yayınlarıKitabı okudu
EDİRNE Tatilden istifade ederek Edirne'ye, çoktan beri görmek istediğimiz bu serhat şehrine gitmiştik... Edime, minareler, camiler, kubbeler diyarı Edime... Harap ve perişan!.. Yeryüzünün en güzel mabedi olan Selimiye'de cemaat olarak iki kişi vardı. Ne acıklı hal! Edirne'de minareler kadar cemaat yok... Yüreklerimiz şerha şerha
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.