Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
112 syf.
·
Puan vermedi
Livaneli’nin daha önce okuduğum diğer kitaplarına göre farklı tarzda yazdığı kısa, keyifli ve bana göre sürükleyici çünkü sevdiğiniz biri birden karşınıza çıkıyor bırakmak istemiyorsunuz. Tanıdığımız kişilerin müstearlarını kullanarak yazmış. Zaten kitabın başında tarzının farklı olduğunu bu kitabın bir tür “Şehrengiz” olduğunu söylemiş. Divan edebiyatına ithafen. Keyif kahvemi içerken bir kitap okuyayım çokta uzun olmasın farkı tür olsun isterseniz güzel bir seçim olacaktır. “Bu şehir eski İstanbul mudur?” “Sabahattin Ali yaşasaydı bu yazıyı bugün de yazacaktı demek ki…” “Böylece sadece yazı aleminde var oluruz” “Martılar çığlık çığlığa her akşam Bir büyük rüzgar dağıtır şarkılarımı” “Elbet bir gün, bizim de sevgilim Köyümüzde beyaz badanalı bir evimiz olur”
Gölgeler
GölgelerZülfü Livaneli · Doğan Kitap Yayınları · 20183,950 okunma
İdeolojiler siyaset dünyasının haritaları. Haritasız denize açılınır mı? Ama harita tehlikeli bir yolculukta tek kılavuz olamaz. Pusulaya da ihtiyaç var. Pusula: Şuur. Tarih şuuru, milliyet şuuru, kişilik şuuru. İdeolojilerin peşine takılanlar pusulasızdırlar. Gemi ya kayalara çarptı, ya batağa saplandı. İdeolojilerin ışığına göz yumanları sloganlar yönetir. Karanlık kinlerin birbirine saldırttığı çılgın sürülerin savaş çığlığıdır slogan. İlkelin, budalanın, papağanın ideolojisidir. Düşünce ile çığlık bağdaşmaz. Şuurun sesi çığlık değildir. Yabani bağırır, medeni insan konuşur.
Sayfa 95
Reklam
Karşılıksız fedakarlık kendini saymamaktır, düşünmemektir, dinlememektir, ruhuna sadakatsizlik, özüne saygısızlıktır, köküne hürmetsizlik, benliğine çığlık, potansiyeline ziyan, tebessümüne ihanet ve mutsuzluğa mecburiyettir; yapma.
Genç kızlar, gelinler, kadınlar yaşadıkları ve duy. dukları tecavüz olaylarından dolayı, askerlerle karşılaştıklarında çığlık çığlığa kendilerini uçurumlara ve yüksek kayalıklardan Munzur Suyu'nun kurtuluşu zor, ölümcül dalgalarına bırakıyorlardı. Babalar, eşlerini, çocuklarını arıyordu dere boylarında, erişilmez vadi ve uçurum kıyılarında. Kaybolmuş çocukların acı çığlıkları yükseliyordu, zifiri orman kuytuluklarında. Son nefesini veren yaşlı insanlar sitem ediyordu duymayan, görmeyen dünyaya ve onlara reva görülenlere...
Konsolun üstündeki meyve tabağından ceplerini doldurmuştu ve şimdi rasgele nişan almadan elma üstüne elma atıyordu. Bu küçük kırmızı elmalar elektrikliymiş gibi yerde yuvarlanıp duruyor ve birbirine çarpıyordu. Hafifçe fırlatılmış bir elma Gregor'un sırtını sıyırıp zarar vermeden kayıp düştü; ancak onun hemen ardından gelen bir elma Gregor'un sırtına olduğu gibi saplandı. Gregor kendisini, o hiç beklemediği inanılmaz acı, sanki mekan değişikliğiyle geçecekmiş gibi sürüklemek istedi; ancak kendini olduğu yere çivilenmiş gibi hissetti ve tüm duyguları karmakarışık bir şekilde yere yığılıp kaldı. Gregor son bakışıyla sadece odasının kapısının nasıl açıldığını, çığlık atan kız kardeşinin önünden telaşla geçen annesini -üzerinde sadece bir gömlekle; çünkü kız kardeşi onu baygınken rahat nefes alabilmesi için soymuştu-, sonra annesinin babasının üzerine nasıl yürüdüğünü ve kuşakları açılmış eteklerinin yürürken art arda yere nasıl düştüklerini, yere düşen eteklerine takılarak babasının üstüne atlayıp onunla bütünleşerek nasıl sarıldığını -artık Gregor'un gözleri kapanmak üzereydi -elleri babasının boynunda Gregor'un hayatını bağışlaması için nasıl yalvardığını gördü.
Sabahın köründen akşama kadar koşturuyorum, bedenimi yorabildiğim kadar yoruyorum, geceyarılarına kadar çalışıyorum, en ufak boşluğuma bir şeyler sıkıştırıyorum, günde birkaç saat, belki uyuyorum. Ama nafile bu zihni asla susturamıyorum. Zaman algımı yitirdim. Nerede olduğumdan emin değilim. Hislerimin gerçekliğinden şüphe duyuyorum. An daki varlığımı sorguluyorum. Cinnet geçiriyorum. Ve hiç bu kadar sakin ama çığlık çığlığa nefes almaya çalıştığım soyut bir dönemin gazisi olamamıştım.
Reklam
Ey acıyı ödünç alan, o artık sende kalsın Sonsuza kadar senin olsun o çığlık
Yürekli insanların sözleri her daim var olur...
İnsanlar senin sözlerini hatırlar ve tekrar ederlerse, sözlerinin varlıkları sürer gider.Eğer unuturlarsa insanlar sözlerini, ölürler.
"Bir kartal yemek istediği yabani tavşanı izlemek için yüksek bir kayanın üzerine tünemiş.Gizlendigi yerden kartalı gören okçu hedefi almış ve onu ölümcül bir şekilde yaralamış.Kartal kalbine giren oka bakmış ve oktaki tüylerin kendilerininkiyle donatılmış bir okla yok olmak zorunda olmam beni iki kat üzdü "diye söylenmiş.İnsanlar kendilerini daima kendi oylarıyla geçerler."
Küçük bir sesteki çığlık Benzemez hiçbir çığlığa.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.