Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cinsel olanla dinsel olanın birbirleriyle çatışıp çatışmadığına, birbirlerine karşıt olup olmadıklarına gelince, bunu da şöyle yanıtlayabilirim : ne denli zorunlu, ne denli kuşkulu (bize) olursa olsun, yaşamın her öğesi, ya da her aşaması değişmeğe elverişlidir ve gerçekten de, bizim olgunlaşma sürecimize ve anlayış çizgimize uygun olarak, başka düzeylere de dönüşebilmelidir.
Sanırım kadının aşk yaşamına "yasak şartı" nı dâhil etmeyi erkeğin cinsel nesneyi alçaltma , değersizleştirme ihtiyacıyla aynı seviyesine koymak gerekiyor . İkisi de eğitimin ,sosyal ve kültürel gerekçeler için öngördüğü cinsel organın olgunlaşma süreciyle cinsel eylem arasındaki uzun süreli aralığın bir sonucu. İkisi de şefkat ve cinsel duygu akımları arasındaki aralıktan kaynaklanan ruhsal yetersizliği yıkmaya çalışıyor. Aynı nedenlerin, kadında ve erkekte farklı sonuçlar getirmesini iki cins arasındaki davranış farklılıklarına bağlamak yanlış olmaz herhalde .
Sayfa 44
Reklam
Cinsiyet rol kimliğinin gelişimi erken okul dönemi ile genç ergenlik arasında meydana gelen 4 kritik deneyim ile tamamlanır. Bu deneyimler; 1. Hemcinsleri ile kurulan arkadaşlıklar 2. Fiziksel büyüme ve cinsel olgunlaşma 3. Hormonlardaki değişim ve cinsel dürtüler 4. Olgun cinsiyet rolü davranışlarıyla ilgili kültürel beklentiler
Travma, ona maruz kalan çocuğun üzerine etkisini kazır. Çocuk o anda travma tarafından hangi biçimde etkilenmiş olduğunu tam olarak anlayamamış olduğundan, travmanın kendi öznelliği üzerinde yaratacağı o etkiyi/sonucu henüz bilemez. Bunun için cinsel olgunlaşma ve entelektüel gelişim düzeylerinde puberte-sonrası cinselliğin etki ve sonuçlarını beklemek gerekecektir.
Sayfa 203 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Çocuklukta yer alan baştan çıkarılma sahnesinin travmatik hale gelmesi, öznenin buluğ çağına girmiş olmasından kaynaklanır. Buluğ çağıyla birlikte gelen cinsel tasarımlar ve cinsel olgunlaşma sayesinde, özne çocuklukta maruz kaldığı cinsel eylemi tasarımlama ve anlama kapasitesine erişir. Yani bu sonradan bir anlamlandırmadır.
Cinsel olanla dinsel olanın birbirleriyle catışıp çatışmadığına, birbirlerine karşıt olup olmadıklarına gelince, bunu da şöyle yanıtlayabilirim: ne denli zo­runlu, ne deni kuşkulu (bize) olursa olsun, yaşamın her öğesi, ya da her aşaması değişmeye elverişlidir ve gercekten de, bizim olgunlaşma sürecimize ve anlayış cizgimize uygun olarak, başka düzeylere de dönüşebilmelidir.
Reklam
İyi beslenme, iyi bakım ve yaşam koşulları ergenlik çağını geçen yüzyıla göre daha erken yaşlara indirmiş ancak toplumsal olgunlaşma yıllarını uzatmıştır. Bu nedenle gençlik çağı, ilk büyüme ve cinsel değişmelerle başlamakta ancak cinsel olgunlaşmayla sona ermemekte, büyümenin durduğu 20 hatta 25 yaşına kadar uzamaktadır.
Sayfa 25
Sadizm, sadece cinsel haz amacıyla yapılan eziyettir.
Çocukluktan ergenliğe: Çocukluktan ergenliğe geçiş, bazı biyolojik, bilişsel ve sosyoduygusal değişimleri içermektedir. Biyolojik değişimler arasında, büyüme atağı, hormonal değişimler ve puberteyle birlikte gerçekleşen cinsel olgunlaşma vardır. Erken ergenlikte, beyin gerçekleşen değişimler daha ileri düzeyde düşünmeyi sağlar.
Cinsiyet rol kimliğinin gelişimi erken okul dönemi ile genç ergenlik arasında meydana gelen 4 kritik deneyim ile tamamlanır. Bu deneyimler; 1. Hemcinsleri ile kurulan arkadaşlıklar 2. Fiziksel büyüme ve cinsel olgunlaşma 3. Hormonlardaki değişim ve cinsel dürtüler 4. Olgun cinsiyet rolü davranışlarıyla ilgili kültürel beklentiler
Sayfa 291Kitabı okudu
Reklam
Histeriye yatkın kişide hastalığı başlatan ya bedensel olgunlaşma ya da dış koşulların etkisiyle kişinin gerçek anlamda cinsel taleplerle yüz yüze gelmesidir.
Sayfa 54
Olgunlaşma Fikri
Örneğin olgunlaşmamış kadın cinsel birleşmeden çok, birleşme öncesi ilgiye önem verirken olgunlaşmamış erkek tam karıştı bir tutumla, yalnızca cinsel birleşme ve boşalma işleviyle ilgilidir.
Sayfa 133 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Sevgi ve evlilik, çevresindeki yaşamın gerçekleridir; çocuğun kendi geleceğine ilişkin düşünceleri içerisine bir yol bulup girer bu gerçekler. Çocuklar söz konusu gerçeklere ilişkin bir tasarım sahibi olmak, bu gerçekler karşısında bir tutum takınmak zorundadır. Çocukların henüz erken yaşta karşı cinsten olanlara eğilim gösterip kendilerine hoşlanacakları eşler seçtiklerine tanık olursak bunu asla hatalı bir davranış ya da bir yakışıksızlık ya da erken cinsel olgunlaşma olarak anlamamalı, hele çocukların bu davranışına gülmekten, kendileriyle alay etmekten kaçınmalıyız.
Hakkın dilenmekle elde edilemeyeceğini, bu uğurda savaşın verilmesi gerektiğini anlatmak istiyoruz.
Gündüz Düşleri
Bu “gündüz düşleri” ergenlik çağı öncesi, çoğu zaman çocukluğun erken dönemlerinde ortaya çıkıyor ve olgunlaşma süresinde devam ediyor, sonra da ya bırakılıyor ya da ömrün sonuna kadar varlığını koruyor. İnsanların bencilliğinden, hırslarından, güç ve iktidar isteklerinden, cinsel arzularından doğan sahne ve olaylardan oluşuyorlar. Gençlerin bu düşlerinde daha çok hırs, başarı egemen. Kadınlarınkinde ise tutku ve aşkı yakalama hırsı, ama genel olarak erotik hayallerdir. Erkek hayallerinde bazen geri planda cinsel arzuların ya da ihtiyaçlarının varlığı da ortaya çıkabiliyor, başarı ya da kahramanlığın altında her zaman kadınların ilgisini ve hayranlığını kazanmak yatabiliyor.
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.