Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hafızam saklamaya değer gördüğünü muhafaza edecek. Hafızam benim hakkımda benden daha çok şey biliyor ve kurtarmaya değer bir şeyi asla ıskalamıyor. İç dünyamdaki ateş: hafızasını kaybetmiş şehirler ve insanlar üzerime doğru geliyor; doğduğum toprak, yaptığım çocuklar, ruhumu Yücel’ten erkek ve kadınlar.
Bu kadının sevgisini göstermesinin tek yolu vardı. Sonrada keşfettim ki bizim buralardaki anaların hepsinin yolu aynıymış. Bu kadın seni yemekleriyle severdi. En sevdiğin yemeği yapar, peşinden diğer yemeklerini getirirdi. Daha yeni yaptığı bazlamayı ve böreği, tatlıları eline tutuşturuverirdi. Hayatlarını mutfağa adayan kadınlar neslindendi o. Böyle kadınlar bayramları ve düğünleri aşk ziyafeti gibi yaşarlardı. Bu ziyafetlerde çoşkun kadınlıklarını ve şefkatlerini, ifadesini sadece yemekte bulan gizli bir sevgi açlığıyla bağışlarlardı. Her gun bir çok sofra kurarlardı, terasa yemek için birçok kez oturulurdu. Sonra gece olunca uyumaya giderlerdi; asırlardır onlara miras kalan duygusal açlıkkimsenin dikkatini çekmezdi.Bu gerçeği çok yakın bir zaman önce fark etmiştim; hazır yiyeceklerle yaşayan ve tek ziyafeti bedeni olan bir kadını -muhtemelen o kadınlara vefamdan- sevemeyeceğimi anladığım gün.
Sayfa 95 - Nemesis KitapKitabı okudu
Reklam
Tecavüz suçunu düşünün. Tecavüz tasviri pek çok erke­ği tahrik eder, özellikle de kadın hem karşı koyuyor hem de bundan zevk alıyormuş gibi resmedilirse. Çoğu Amerikalı lise ve üniversite öğrencisi, kadın kışkırtıcı davranışlar sergiliyorsa erkeğin onu sekse zorladığı için suçlanamayacağı­nı düşünmektedir. Amerikan kolej erkeklerinin üçte birinden fazlası eğer yakalanmadan kaçabilecekleri bir durum varsa tecavüze eğilim göstermektedir. Eğer tecavüz yerine güç kelimesi kullanılırsa eğilimleri daha da artıyor. Amerikalı bir kadının hayatı boyunca tecavüze uğrama riski en az yedide birdir. Kurbanların üçte ikisi erken yaşlarda tecavü­ze uğramaktadır. Belki diğer ülkelerde erkekler Amerikan erkekleri kadar tecavüze eğilim göstermiyordur ve belki de testosteron seviyesi düşmüş, olgun erkekler tecavüze yeni yetmeler kadar eğilimli değildir. Ama erkeklerin tecavüz eğilimlerinin biyolojik kalıbına dayanmadığını söylemek oldukça zordur.
say yayınlarıKitabı okuyor
Çocuk İhmalinin Türleri
BİLİŞSEL/ZİHİNSEL İHMAL Çocuğun bilişsel gelişimine, daha günlü bir ifadeyle zihinsel gelişimine önem vermemek, lelime dağarcığının, düşünme becerisinin, sorgulama yetisinin gelişmesine önem vermemek. Çocuğun sorularını, "çok soru soruyor," mazaretiyle cevaplamamak.
İnsan gözüyle bakıldığında şempanzelerin sosyal hayatı pek çok açıdan kabus gibi görünür. Ama aşırılıklarına rağmen rahatsız edici bir biçimde insan sosyal hayatıyla benzerlikler taşır. Erkek gruplarının yaşamında hiyerarşi, kavga, dövüş, savaş ve aşksız seks belirleyici rol oynar. Dominant erkeklerle uysal dişiler, entrikacı astlar, hiyerarşinin her basamağına egemen olan "saygı" açlığı, gelecekte sadakat temin etmek için bugün yapılan iyilikler, pek gizli kalmayan şiddet, koruma vaadi/ ölüm tehdidi ve şantajla sekse zorlama, el sürülebilen yetişkin dişilerin cinsel açıdan sistematik istismarı vs. ile kralların, diktatörlerin, büyük patronların, bürokratların, gangsterlerin ve büyük adam olduğu düşü­nülen pek çok tarihsel kişiliğin hayat tarzı arasında benzerlikler görülecektir.
say yayınlarıKitabı okuyor
Adsız Roman
"... size Kafkasya-Rusya Savaşı'nın ve soykırımının gölgesinde yaşanmış, 1860'lardan günümüze ulaşan bilgiler ışığında, tutkulu, hasretle sınanmış, vicdan muhasebesine maruz kalmış, Janset Jankat ve Elbruz üçgeninde yaşanan gerçek bir aşkın romanını göstermek istiyorum... yazar romanı, aşk ve vicdan arasında seçim yapmak zorunda kalanlara, dayatılan hayatı yaşayanlara, savaşın, göçün acılarını çekenlere, hepsinden önemlisi özgürlüğün, aşkın, sevginin, saygının ve de vefanın değerini bilen cesur yüreklere ithaf etmiş ve de bana...." Romanın adı.... 'Adsız roman' adının aslında pek çok ad barındırdığını düşündü o an. "bence en güzel adı anneannem koymuş zaten" dedi
Sayfa 309Kitabı okudu
Reklam
Hollanda' daki Arnhem kolonisinde her yetişkin dişi, kin tutan erkekler üzerinde iyileştirici bir rol oynar. Ger­çek kavgalar patlak vermek üzereyken ve erkekler taşlarla silahlanmışken, dişiler gidip erkeklerin ellerini açmakta ve nazikçe silahları ellerinden almaktadır. Anlaşmazlıkların çözülmesinde ve çatışmanın önlenmesinde* dişiler yol göstericidir… / Bu noktadan yola çıkarak şempanzelerin sıçan olmadığı­nı söyleyebiliriz: Kalabalık ortamlarda daha arkadaş canlısı olmaya gayret ederler, tartışmalara aracılık ederler ve kibar davranırlar. Dişiler testosteronun delirttiği erkekleri sakinleştirme konusunda çok kritik bir rol oynarlar. Bu, bir tü­rün belli davranışlarına bakarak diğer bir türün (özellikle de türler birbirleriyle yakından bağlantılı değilse) benzer davranışlarına anlam yakıştırmanın yanlış olduğunu gösteren önemli bir derstir. insanlar sıçanlardan çok şempanzelere yakın olduklarına göre kadınlar politikada nüfuslarıyla orantılı boyutta rol alsaydı nasıl olurdu diye düşünmekten kendimizi alamayız.
say yayınlarıKitabı okuyor
bir müzik aleti çalmak işitsel, görsel, duysal ve motor korteksin hep beraber çalıştığı oldukça etkili bir egzersizdir. Haftada sadece bir saat enstrüman çalmanın bile birkaç ay sonunda beynin hafiza, işitme ve motor işlevlerinden sorumlu bölgelerinde büyüme ve aktivite artışı sağladığını biliyoruz. Beynimizde iki yarıküre arasındaki etkileşimi sağlayan ve multitasking dediğimiz eşzamanlı işlerin yapılmasından sorumlu korpus kallosum adında çok önemli bir yapı var ve müzik aleti çalmak bu bölgeyi en fazla gelişti ren aktivitelerden birisi.
Bir yazar gerçeğin kıyısında yaşar ama illa bunu çok iyi yapmak zorunda değildir. Çünkü gerçek, tarihçilerin uzmanlık alanıdır. Aslında yazar hayal etmeyi iyi bilendir; yani bir nevi usturuplu yalan söylemeyi. Başarılı bir romancı , yalana şerbetlidir, başka bir ifadeyle gerçekleri söyleyen bir yalancıdır.
Sayfa 104 - Nemesis KitapKitabı okudu
Tiranlığın ve özgürlüğün kökleri yazılı tarihten çok öncelere dayanmaktadır ve genlerimize damgasını vurmuş­tur.
say yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bir tüy, bir mürekkep hokkası ve bir kağıt beni her zaman bir kılıçtan ya da tabancadan daha çok korkutmuştur.
Kasım 1922’de bazı gazeteler, İşçi Partili Daily Herald’la yapılan bir ropörtajı aktardı; orada Mustafa Kemal kendisini hem milliyetçi hem sosyalist olarak tarif ediyordu: “Türklerin yeni düşüncesi sosyalizmden çok uzak olmayan bir sistemle yönetmeyi istiyor. Komünist olduğumuzu söylemek istemiyorum. Değiliz, çünkü biz milliyetçiyiz. Ben şahsen, milliyetçiliğimle çatışmadığı sürece bir sosyalistim.”
Sonsuz bir karanlığın ortadında yanıp sönen ışığı yakalamanın anlık sevincini yaşarken, eskisinden de koyu bir karanlığın koynuna düşüş.
Sayfa 143
çünkü insanlar, kötülük görmeyi beklediklerinden iyilik görünce onlara daha çok bağlanırlar.
Kimi zaman gerçekten gereğinden çok anlayışlı oluyorsun
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.