Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
HK
Hayat insana her daim bir şey öğretiyor Yıllardır Vahyin kuramsallığını Vahyin kuranını Bize verdiğini düşündüğüm denklemlerden biri olan Îmân edenler ve sâlih amel işleyenler Terkîbindeki
Gece gece eve gelince bir pişmanlık mektubu bulursun... Affedeceğiz elbet ama süründürmekte aklıma geliyor. Aklıma diyorum, gönlüme gelmiyor doğrusu gelemiyor... Ben bu kızı çok seviyorum yahu...
Reklam
Hayattan Kesitler
Gün gün yaşadığımızı sanırız ancak her an ölüme bir adım daha yaklaşırız. Yaşamla kucak kucağa olduğumuzu farz ederiz ancak aslında ölümle burun buruna kalan ölümlü canlarız. Bir nefeslik ömrün gerçek özneleriyiz, soluğu kesilince ölümü tam tadan hakiki fanileriz. Ve öylesine zengin gözüken yoksullar, öylesine umutlu bakan umutsuz vakalarız.
"Ahmedî-Dâstân ve Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osman" Çalışma, Atsız'ın hazırladığı ve 1949'da Türkiye Yayınevi tarafından yayımlanan Türkiye Tarihleri I adlı eserin 1-35. sayfaları arasında yer almaktadır. Atsız'ın çalışması, Ahmedi'nin İskendernâme'sinin sonunda yer alan Osmanlılarla ilgili bölümün ilmî yayınıdır.
Atsız, Türk Edebiyatı Tarihi'nde de dille ilgili bilgilere yer vermiştir. "Kunlar Çağında Türk Edebiyatı” bölümündeki şu sözler Türkçenin teşekkülüyle ilgilidir: "Türkçenin Kunlar çağında teşekkül ettiğini kabul etmekte yanlış yoktur. Bir dilin temelli olarak kurulabilmesi için uzun bir siyasî birlik şarttır. Bu şart bizim
152 syf.
6/10 puan verdi
Yağmurluğumun Kolları Çok Uzun, Sanırım Paçavra Yapacağım
Bazen okuduklarım bana ilginç gelebiliyor. Hoşuma gidiyorlar. Her ne kadar kitabın başında nereye doğru ilerlediğimizi anlamış da olsam bu kitap o anı bekleyerek okunacak bir kitap değil, aksine o süreç boyunca seyredilen camdan aşağı süzülen yağmur damlalarını yarıştıracak bir kitap. Umarım okuduğunuz zaman Tanrı bozulan musluklarını tamir etmeye
Beş Yaşındayken Kendimi Öldürdüm
Beş Yaşındayken Kendimi ÖldürdümHoward Buten · Budala Kitap · 202289 okunma
Reklam
Su Kasidesi
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su (Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda vermez.) Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su (Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa
Su Kasidesi
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su (Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda vermez.) Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su (Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa
197 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
32 günde okudu
Gençler için elzem.
Kitabın ilk 50 sayfasında Şuheda karakterinin şiddet dolu ve karamsar sözleri ile Abdur'un çocuksu ve çaresiz bıçkın delikanlı halleri biraz canımı sıktı doğrusu. Sonra birden karakter sayısı arttı. Her karakter hararetli şekilde kendi dünyasının içinden seslenmeye ve onu duymam için beni zorlamaya başladı. Bu kitabı yazarin diğer kitaplarını
Ölü Serçe Dönemeci
Ölü Serçe DönemeciAyşegül Genç · Okur Kitaplığı · 2013106 okunma
Haklııı... Lütfen okuyun
İnternetin icadı ve sosyal medyadan ötürü, tarihte bir ilk yaşındı: Aptallık aktive oldu. Günümüzde dek cahil, budala ve nobran kimseler "Büyüklerimiz bilir, kitapta yazıyormuş, haberlerde izledim..." filan derlerdi. Şimdi dijital çağda sosyal medya marifetiyle aptallar yayın yapmaktalar. Hayatlarını mesuliyet bilincinde yaşamadıkları ve değersizlik duygularını pratik biçimde bastırmaya eğilimli oldukları içinde parlak(!) fikirlerini ulu orta söylüyorlar, yayıyorlar. Birbirlerini bulup gruplaşıyor, kümeleniyor, çoğalıyorlar. Cahil cesaretiyle başlayan süreç, yobaz özgüveniyle taçlanıyor. Sayılarının çokluğu, denyoların haklılık duygusunu pekiştiriyor. Aktif aptallık Böylece dominant hale geliyor. Bir zırva, milyonlarca insan tarafından benimsenip tekrarlanınca, onun iyi, doğru ve güzel olduğu kesinlikle kazanıyor. YouTube'da 12 milyon kez tıklanmış bir Mozart Senfonisinin altındaki 76 bin dislik aptallığın gür çığlığının kayıtlı yankısı. Farabi, Leonardo, İbni Rüşd, Darwin Beethoven Freud Hawking... cehennemlik ve yahut çöp ha?! Çünkü sen Twitter kullanıyorsun artık! Dehaya, hüner'e esere saygı göstermene gerek kalmadı?!
Sayfa 167 - Alfa YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bir pazar çadırının öğrettiği...
...Yahudilerin liderlerinden olan şair Ka'b b. Eşref bir gece adamlarını da alarak çadırı bastı, iplerini kesti, sonrasında ateşe verip pazar olarak kullanılan o çadırı yaktı. Sabah erkenden pazara gelen Müslümanlar, oldukça kötü ve yıkıcı bir manzara ile karşılaştılar. Olay hemen Efendimiz'e (s.a.v.) aktarıldı; pazarın Ka'b b. Eşref ve adamları tarafından yakıldığı söylendi. Allah Resûlü (s.a.v) herkesin kızgın olduğu o anda, yüzünde bir tebessümle pazar yerine geldi. Sahâbe, Efendimiz'in (s.a.v) yüzündeki o tebessümün sebebini anlamadı ve sordu. Efendimiz (s.a.v.) şöyle dedi: "Eğer yaptığımız iş Yahudileri kızdırdıysa, demek ki biz çok doğru bir iş yapmışız."
Sayfa 18 - Profil KitapKitabı okuyor
1950'li yıllarda hunharca Müslümanların kafalarına çivi çakan Çin ile, yerleşim merkezlerinin üzerine misket bombaları atan Yahudi, afganistan'lı Müslümanları napalmla yakan Kızıl Rus hep aynı insandır. Uyguladıkları teknikler, sahip oldukları teknoloji ile, okur yazar oranlarının büyüklüğü ile yüksek tahsil yapmış kişilerin çokluğu ile doğru orantılı olarak değişmekte fakat onları hep aynı suçta sabit tutmaktadır.
Çünkü tıpkı kendi görüşlerinin doğrulunu savunan Şiiler gibi Sünniler de yalnızca kendi ileri sürdükleri fikirlerin gerçek olduğunu söylüyorlardı. Hatta daha da ötesi, bütün Hıristiyan mezhepleri, Yahudiler, Brahmanlar, Budistler, ateşperestler, putperestler yalnızca kendi öğretilerinin hakikatin tek ifadesi olduğu kanaatindeydiler. Bu dinlerin taraftarları kendi görüşlerini doğrulamak için kanıt üstüne kanıt sunup diğer fikirlerin yanlışlığını ispatlama çabası içindeydi. Bazıları tek bir yaratıcı olduğunu söylerken bazıları çok sayıda tanrıdan bahsediyor bazılarıysa tanrının olmadığını her şeyin tesadüf sonucu husule geldiğini anlatıyordu
Çünkü tıpkı kendi görüşlerinin doğruluğunu savunan Şiiler gibi Sünniler de yalnızca kendi ileri sürdükleri fikirlerin gerçek olduğunu söylüyorlardı. Hatta daha da ötesi, bütün Hristiyan mezhepleri, Yahudiler, Brahmanlar, Budistler, ateşperesler, putperestler yalnızca kendi öğretilerinin hakikatin tek ifadesi olduğu kanaatindeydiler. Bu dinlerin taraftarları kendi görüşlerini doğrulamak için kanıt üstüne kanıt sunup diğer fikirlerin yanlışlığını ispatlama çabası içindeydi. Bazıları tek bir yaratıcı olduğunu söylerken bazıları çok sayıda tanrıdan bahsediyor, bazılarıysa tanrının olmadığını her şeyin tesadüf sonucu husule geldiğini anlatıyordu. Gün geçtikçe kendimi İsmailî dailerin dünya görüşüne daha yakın hissediyordum. Yani ulaşılacak nihai bir hakikat yoktu. O zaman ne yapmalıydık? Hiçbir şey bilemeyeceğini idrak edip hiçbir şeye inanmayan biri bu durumda tutkularının peşinde arzu ettiği her şeyi yapabilirdi. Bu görüşe bağlanan birinin ulaşacağı en son nokta bu muydu? ...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.