Annemi kaybedeli iki yıl olmuştu ama yüzü, sesi, bakışları, telaşlı koşuşturmaları, dua kıpırtılı dudakları, yapacağı yemeği düşünürkenki kararsızlıkları, anlık öfkelenmeleri, alışveriş torbasını nefes nefese mutfağa bırakması, ıslak elini önlüğüne silmesi, saçlarını eline dolayıp bir lastikle tutuşturması, çiçekleri sularken onlarla dertleşmesi hâlâ hafızamda çok taze.
Her halini özlüyorum. Çünkü bütün davranışlarıyla hayatımın ortasında yer alıyordu.
Hayatımda onun kadar güzel gülen birine rastlamadım. O kadar az güldüğünü gördüm ki, o anlardaki içtenliği bambaşkaydı sanki. O gülerken, bir kardelen daha açıyordu yeryüzünde. O gülerken salıncaklar gökyüzüne salınıyordu. O gülerken, her şey güzelleşiyordu bizim gözümüzde.
Annem terk edilmiş bir kadındı.
Terk edilmiş ve incinmiş bir kadın.