Beyin yıkamak - Kapitalizm - Duygusal açlık...
"Ülkemizde sürüp giden bir tür beyin yikamayla kars karsiyayiz. Beyin yıkamak nasıl gerçeklestirilir biliyor musun? Ayni seyi bir insana defalarca tekrarlarsın ve biz de bu ülkede bunu yapıyoruz. Nesnelere sahip olmak iyidir. Daha fazla para iyidir. Daha fazla gayrimenkul iyidir. Daha fazla ticaretçi yaklaşım iyidir. Daha fazla iyidir. Daha fazla iyidir. Bunu tekrarlar dururuz ve bu defalarca bize tekrar edilir—ta ki insanlar farklı düşünmeyi aklından bile geciremez hale gelinceye kadar. Ortalama sıradan insan sürekli dikte edilen tüm bu yalanlarla öylesine dolmustur ki, gerçekte neyin önemli olduğuna ilişkin kendi bakış acısı diye bir sey kesinlikle kalmamıştır. "Hayatımda nereye gittiysem hep yeni bir seyler kapmaya çalişan birçok insanla tanıştım. Yeni bir araba kap. Yeni bir emlak kap. En son model oyuncagı kap. Ve sonra da sana anlatmak isterler: Bil bakalim ne aldim? Bil bakalim ne aldim? "Ben bunu nasil açıkladım hep bilir misin? Bu insanlar sevgiye öylesine açlar ki, yerine ne olsa kabul ediyorlar. Maddi nesneleri kucaklıyor ve nesnelerin de kendilerini kucaklamasini bekliyorlar. Fakat bu hiçbir zaman gerçeklesmiyor. Maddiyat sevginin, sefkatin, duyarlılığın, dostluk duygusunun yerini dolduramıyor." "Para ya da güç sefkatin yerini tutamaz. Şuraya uzanmis yavas yavas ölürken rahatlikla sunu söyleyebilirim: İstediğin kadar güce ya da paraya sahip ol, duygusal tatminsizligini gideremezsin."
Sayfa 128
"Ne işin var burada, sabahın bu saatinde niye geldin yine buraya?" "Balık tutmaya gelmiştim." "Balığı ellerinle mu tutacaktın?" "Şey... Balıklar nasılsın diye bir bakayım dedim. Dün bir tanesi biraz nezleydi de." "Saçmalıyorsun." "Tamam ben bir denizci karısıyım. Her sabah gelir, yıllar önce ayrıldığı bu sahile geri dönmesini beklerim. Bunu nasıl buldun?" "Daha az saçma değil." "Pekiyi... Ben dün rüyamda tam oturduğum yerde bir gömü olduğunu gördüm. Şimdi de onu çıkartıp zengin olacağım. " "Şen!" "Tamam, demek ki bu da hoşuna gitmedi. Bak, ben aslında bir denizkızıyım. Yani soyumda var. Anneannemin anneannesinin anneannesi denizkızlarının soyundan geliyormuş..." "Yeter! Anlaşıldığı üzere hiçbir açıklaman yok sanırım. Haydi, artık evimize gidelim. Ben acıktım."
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
İman ve İslam
Eğer birisi şöyle sorarsa: Bu meselede mezheb âlimleri ihtilaf etmiş, farklı şeyler söylemişlerdir. Bazısı îmân ve İslâm aynı şeydir derken, bazıları da bunların ayrı şeyler olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu iki görüşten hangisinin doğru olduğunu bize açıklayın. Hangi- sinin daha doğru olduğunu, bu konuda sizin kanaatinizin ne olduğunu öğretin. Eğer
Sayfa 65 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Kitap 2009'da basıldı ve daha o tarihte gerçekleri açıklamış
❝Son yıllarda, bir dinci ve ABD'ci cemaatin TSK'ya sızma yolunda ne oyunlar çevirdiğini ve bu cemaatin Batılı güçler tarafından nasıl desteklendiğini tam bu noktada bir kez daha anımsayalım.❞
ESAS ve MİZÂN ŞERİATTIR...
Faydalı hayâller, faydalı hâller doğurur. Sonra rüyalar gelir. Bunlar da zevki geliştirir. Daha sonra uyanıklık da rüyayı andırmaya yüz tutar. Bazı şeyler görülür. Bunlara vâkıa denilir. Bu hâller davet ve istidadı gösterir; başka bir şey ifade etmez. Bu hâle kapılan ve onunla yetinen sâlik de olduğu yerde kalır, yürüyemez ve "sülûk-yola giriş" kademelerini aşamaz. Mürşid ise bu hâllerin değersizliğini devamlı şekilde tekrarlamakla mükelleftir. Uyanıklıkla kendinden geçme hâline "Bîhudluk" derler. Bu hâlde görülen şeylerde "vâkıa" olur. Arkasından keşifler başlar. Keşifler gittikçe açıklaşır. Ehlinin gözünde bunların da kıymet ve ehemmiyeti yoktur. Esas ve mizân Şeriattır. Şeriata uygun olan keşifler doğru ve makbuldür. Şeriata aykırı olanlar ise nefs ve şeytanın telkinlerinden başka bir şey değildir. Onlara, itimatsızlık, red ve nefy ile karşılık verilir. Sâlik, keşiflerinin Şeriata uygun veya aykırı olup olmadığını fark edemezse sorar ve cevabını alır. Bu gibi tecelliler zikir içinde de, dışında da olur. Nasıl olursa olsun, mutlaka murad, maksad ve gaye olamaz. İtibardan düşüktür. Vaziyet Mürşide arzedilir, tevil ve tefsir derdine de düşülmez. Zira iyi tefsir ve tevil gurur vericidir; fenaları da kol ve kanat kırıcı... Bunların ikisi de sâlike zararlı olduğundan Mürşid tâbirde çekimser davranır. Zira sohbeti mânevî kazanç kaynağıdır; zara vesilesi değil...
Sayfa 151 - 152 Parçalar, -Efendi Hazretlerinin; ders, takrir ve mektuplarından- Zikre dair, 4. Basım, Büyük Doğu yayınlarıKitabı okudu
Bowman'ın ilgisini çeken bir başka şey de, Hal'in hastalığıydı. Bunu kendisine açıklamış­ lardı ama kimse doğru olup olmadığından emin değildi. 9000'lik elektronik beyin gerçeği giz­lediği düşüncesine kapılarak ruhsal bir buna­lım geçirmişti. Hal 9000'leri yaratan insanlar bir daha aynı hataya düşmeyeceklerdi. Onu imal edenlerin bile ruh durumunu anlıyama­maları bir başka gerçeği daha aydınlatıyordu. İnsan kendi yarattığı elektronik beyinle doğru dürüst temas kuramazsa, gerçekten kendine ve ırkına yabancı bir başka gezegenden gelen yaratıklarla nasıl kurabilirdi?
Reklam
195 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.