Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu öyle bir “şey”dir ki..
: söyleme onu, der. Her “şey”i anlatma. Belki sözlerinin arasında, farkında olmadan beni ele verirsin. Belki anlar: insan bu, bilinmez. Sen gene dikkat et; her “şey”i ayrıntılı anlatma o kadar. Bütün “şey” ayrıntılarda değil midir zaten? Ayrıntılarda ele vermez mi insan kendini? .... Yalnız kaldığın, yalnız ve çaresiz bırakıldığın zaman, karşındakine her şeyini verdiğini ve tükendiğini sandığın zaman (karşındaki her şeyini alıp kaçmışsa) hemen yardıma gelir: biraz daha dayan, merak etme ben yanındayım, der. Üzülme, der; her şeyini kaybetmedin: ben varım. Belli etme zayıflığını; bunu da atlatırız.
Karına anlatacağın bir sürü olay birikmiştir; içinde birtakım duygular gelişmiştir. Anlatmaya başlarsın. Birden, içinde bir duraklama duyarsın. “Şey” engel olur sana: söyleme onu, der. Her “şey”i anlatma. Belki sözlerinin arasında, farkında olmadan beni ele verirsin. Belki anlar: insan bu, bilinmez. Sen gene dikkat et; her “şey”i ayrıntılı anlatma o kadar. Bütün “şey” ayrıntılarda değil midir zaten? Ayrıntılarda ele vermez mi insan kendini? Başkalarına anlatamadıklarınla beslenir, varlığını sürdürür herhalde. Başkalarından saklandıklarınla gelişir. Fakat, her zaman güvenebilirsin ona. Yalnız kaldığın, yalnız ve çaresiz bırakıldığın zaman, karşındakine her şeyini verdiğini ve tükendiğini sandığın zaman (karşındaki her şeyini alıp kaçmışsa) hemen yardıma gelir: biraz daha dayan, merak etme ben yanındayım, der. Üzülme, der; her şeyini kaybetmedin: ben varım. Belli etme zayıflığını; bunu da atlatırız.
Reklam
Sus Gönlüm
SUS GÖNLÜM.. Sus gönlüm! Çok laf etme. Az söyle ki, işimiz olgunlassin. Az söyle ki Hakka karsi yanlis kelam çikmasin. Sus gönlüm. Bir elif miktari sus. Az kaldi bahara.
Allah'a dayan, Allah de yürü, o zaman göreceksin dağlar nasıl önünde ova olacak.
"anneler kızlarına, eşlerine boyun eğmeleri konusunda tavsiyeler vermeyi kesmeliler. Annelerin kızlarına tavsiyeleri tek bir amaca indirgenmiş: eşinin sözünü dinle, çünkü o zaman Tanrıya sadıksın, çünkü Tanrı, onu sana efendin olması için vermiş, sana kötü davransa bile, sabırla dayan, ona anlayış göstermeye çalış ve hiç kimseye şikâyet etme."
Allah'a dayan, Allah de yürü, o zaman göreceksin dağlar nasıl önünde ova olacak...
Reklam
Allah'a dayan, Allah de yürü, o zaman göreceksin dağlar nasıl önünde ova olacak.
Bütün o "şey" ayrıntılarda değil midir zaten? ... Yalnız kaldığın, yalnız ve çaresiz bırakıldığın zaman karşındakine her şeyini verdiğini ve tükendiğini sandığın zaman ( karşındaki her şeyini alıp kaçmışsa) hemen yardıma gelir. "Biraz daha dayan merak etme ben yanındayım" der. "Üzülme" der "her şeyini kaybetmedin ben varım, belli etme zayıflığını. Bunu da atlatırız."
Sayfa 323Kitabı okudu
Akşam, evine yorgun dönersin. Karına anlatacağın bir sürü olay birikmiştir, içinde bir takım duygular gelişmiştir. Anlatmaya başlarsın. Birden, içinde bir duraklama duyarsın. 'Şey' engel olur sana: söyleme onu, der. Her 'şey'i anlatma. Belki sözlerinin arasında, farkında olmadan beni ele verirsin. Belki anlar: insan bu, bilinmez. Sen gene dikkat et; her 'şey'i ayrıntılı anlatma o kadar. Bütün 'şey' ayrıntılarda değil midir zaten? Ayrıntılarda ele vermez mi insan kendini? Başkalarına anlatamadıklarınla beslenir, varlığını sürdürür herhalde. Başkalarından saklandıklarınla gelişir. Fakat, her zaman güvenebilirsin ona. Yalnız kaldığın, yalnız ve çaresiz bırakıldığın zaman, karşındakine her şeyini verdiğini ve tükendiğini sandığın zaman hemen yardıma gelir: biraz daha dayan, merak etme ben yanındayım, der. Üzülme, der; her şeyini kaybetmedin: ben varım. Belli etme zayıflığını; bunu da atlatırız.
Sayfa 323Kitabı okudu
Kan Reçetesi
Kara bir gök için çok şey söylenebilir elbet İşte benim bulutum pas tutmamış sözcüklerden örgülü bir ağıt alnına halk sıçramış neferlerin çılgar gözleriyle sana ey rengi tarihini utandıran elbise Yüzün hiç yabancı değil sen eski borazanların gedikli çalgıcısı sesine küflü ambarların kokusu sinmiş irin salgını, cinayet fotokopisi ve kangren
Reklam
Anlatmaya başlarsın. Birden, içinden bir duraksama duyarsın. “Şey” engel olur sana: söyleme onu, der. Her “şey”i anlatma. Belki sözlerinin arasında, farkında olmadan beni ele verirsin. Belki anlar: insan bu, bilinmez. Sen gene dikkat et; her “şey”i ayrıntılı anlatma o kadar. Bütün “şey” ayrıntılarda değil midir zaten? Ayrıntılarda ele vermez mi insan kendini? Başkalarına anlatamadıklarınla beslenir, varlığını sürdürür herhalde. Başkalarından sakladıklarınla gelişir. Fakat, her zaman güvenebilirsin ona. Yalnız kaldığın, yalnız ve çaresiz bırakıldığın zaman, karşındakine her şeyini verdiğini ve tükendiğini sandığın zaman (karşındaki her şeyini alıp kaçmışsa) hemen yardıma gelir: biraz daha dayan, merak etme ben yanındayım, der. Üzülme, der; her şeyini kaybetmedin: ben varım. Belli etme zayıflığını; bunu da atlatırız.
Dayan ve yerini sağlamlaştır, o zaman kazanırsın.
Bilgi Yayınevi
Anlatmaya başlarsın. Birden, içinde bir duraklama duyarsın. “Şey” engel olur sana: söyleme onu, der. Her “şey”i anlatma. Belki sözlerinin arasında, farkında olmadan beni ele verirsin. Belki anlar: insan bu, bilinmez. Sen gene dikkat et; her “şey”i ayrıntılı anlatma o kadar. Bütün “şey” ayrıntılarda değil midir zaten? Ayrıntılarda ele vermez mi insan kendini? Başkalarına anlatamadıklarınla beslenir, varlığını sürdürür herhalde. Başkalarından saklandıklarınla gelişir. Fakat, her zaman güvenebilirsin ona. Yalnız kaldığın, yalnız ve çaresiz bırakıldığın zaman, karşındakine her şeyini verdiğini ve tükendiğini sandığın zaman (karşındaki her şeyini alıp kaçmışsa) hemen yardıma gelir: biraz daha dayan, merak etme ben yanındayım, der.
Sayfa 323Kitabı okudu
Osmanlıca severlere harika bir oyun:))
"Bul bakalım kafiyelerini: Âh." İsmail bir çırpıda saydı: "Râh, ervah, gah, tecelligâh, agâh, nigâh, ikrâh, iflâh" Biraz düşündü, ekledi: Günâh da âh'la kafiyelidir. O da siyâh'la, simsiyâh'la, vâh'la, eyvâh'la. Lâkin hepsi de Allah'la. Âh'tır kafiyelerin en güzeli." "Peki" dedi Zehra bu kez: "Ân." İsmail ân'ı âh kadar düşünmedi bile. Gözleri ufuktaki fırtınada, bir kâğıttan okur gibi sıralamaya başladı: "Cân, cânân, cihân, nâlân, nihân, şâyân, hân, hanümân, şad um ân, hazân, nâtüvân, kervan, ezan, ramazan, zaman, mekân, anbean..." Zehra sözünü kesti onun. "İsmail, dayan yüreğim dayan!" ... "Murâd." "Nâmurâd" dedi İsmail, "Bermurâd" aklına gelmemişti.
Sayfa 58
Böyle Yazılır O Çok İnandığımız Hikayeler!
Yalnız kaldığın, Yalnız ve çaresiz bırakıldığın zaman, Karşındakine her şeyini verdiğini ve tükendiğini sandığın zaman (Karşındaki her şeyi alıp kaçmışsa) hemen yardıma gelir. Biraz daha dayan,merak etme ben yanındayım der. Üzülme, der; ben varım.......
Sayfa 323Kitabı okudu
348 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.