Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ah komşular ah! İçerim nasıl yanıyor, anlatamam. Evlat acısı çok zor. Allah kimsenin başına vermesin. Bilirim ölüm Hak buyruğudur. Üç gün erken ya da üç gün geç, hepimizin geçeceği bir köprüdür. Lakin gencecik çocuğunu toprağa vermek acı. Buna bile katlanabilir insan; 'Hak, benden daha çok sevmiş olmalı ki oğlumu, zamanından önce aldı yanına' deyip kendini avutabilir. Ama oğlu bütün köy tarafından günahkâr görülürse, bütün canlar mundar bir şeymiş gibi ondan uzak durmaya çalışır da, ölüsüne bile sahip çıkmazsa, bu kedere dayanılır mı?"
Niçin ben hiçbir şey değilim?" Diye sorar ve buna kandırıcı bir cevap bulup veremezdi. Kendisinin dünyaya bir iş için geldiğini müphem bir şekilde hissediyor, fakat bu işin ne olduğunu bilmiyor ve etrafında kendisine "Bu benim işim!" dedirtecek bir şey göremiyordu. Yusuf bunları tahlil edecek seviyede olmamakla beraber,
Sayfa 147 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu kadar sıcağa kar mı dayanır? Bu kadar propagandaya vatansever mi dayanır? Halk geri, aydın uyanmamış, uyanmış bir avuç vatanseverin de bütün silahları ellerinden alınmış. Öyle bir durum ki… Dayanılır gibi değil. Vatanseverler korkunç bir yalnızlık içinde… Ve dış düşmanlarla birleşenler, sömürgecilerin işbirlikçileri inanılmaz bir şaşırtmaca içinde. Yani, ferman okunmuyor tozdan dumandan. Yani, ak belli değil, kara belli değil. Yani, yavuz hırsızdan da daha beter, ev sahiplerini suçlu çıkarıyorlar.
Hayat soğudu. Hava soğudu mu dedin? Hayır, soğuyan hayat. Yaraların mı sızlıyor? Yaralarım, evet. Dayanılır gibi değil, öyle mi? Evet, aynen. Zavallı insan. Bunun insanlıkla ne ilgisi var? Peki neyle ilgisi var? Yaralarımla. Yalnızca o kapanmak bilmeyen, gövdemi kemiren yaralarımla.
Sayfa 50 - Sel
Siz hiç yıldızlarla konuşmayı denediniz mi? Ben denedim. Bu işi bir oyuna dönüştürüp, kimi yalnızlık gecelerinde sabahı daha kolay edebilmeyi de başardım böylelikle, o çıkmazları dayanılır kılmayı da...
Özellikle ülkemizin gelişmesini engellemek korkusu dayanılır bir baskı değildi. Geri kalmış bölgelerimiz -hele Doğu yok mu- her yazar ve her çeşit sanatçı için zorunlu esin kaynağıydı. Yalnız yaratırken mi... hayır günlük yaşantınızda bile bu baskıyı sırtınızda duyuyordunuz. Paltonuzu giyerken, atkısı bile olmayan milyonları düşünüyordunuz. Bir kitap okurken -ya da yazarken- eğitim eşitliğine kavuşmamış yüzbinlerce küçük göz, öfke -ya da kırgınlıkla- sizi izliyordu. Çatalınızı tabağınızdaki yumuşak ve iyi pişmiş et parçasına batırırken... elimdeki tabağı kimseye sezdirmemeğe çalışarak yavaşça masaya bıraktım.
Sayfa 76 - İletişim Yayınları - 19. Basım
Reklam
Ayrılık Sevdaya Dahil
açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın en görkemli saatinde yıldız alacasının gizli bir yılan gibi yuvalanmış içimde keder uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
"Elektroşokun başlangıcı ve bitişi vardır.Ve ortası yoktur.İnsan için, hasta insan için.Ama ben o ölüm ortasını yaşadım.Ve işte şokun tam ortasındayım.Elektroşok verilirken düşünüyorum ve duyuyorum: ….İşte şimdi olaylar o denli ileri gitti ki, bana elektroşok veriyorlar/belki de beni elektroşokla konuşturma yöntemine gidiyorlar/doktor eve gelmiş olmalı/üstelik elindeki şok gereci garip bir gereç/tahta bir boyacı sandığı gibi/kimbilir belki de elektriği iyi ayarlayamadı/ya da kent ceryanı işte/yükselir alçalır/ve öldürür insanı/ve işte beni şimdi evimde şok komasına soktular/konuşturmak mı istiyorlar/kocam gerçekten aldatılıp aldatılmadığını öğrenmek mi istiyor/aldatılsa ne olur aldatılmasa ne olur/konuşturuyorlar mı/konuşuyor muyum/bana bunu yapmamalıydılar/bir gizlim yok ki/hepsine her zaman hastayken de iyi davrandım/kimseye bağırmadım/kimseye saldırmadım/acıları kendim çektim her zaman/öleceğim de ne olacak/ölsem ne olur/ama şokun derecesini çok kaçırdılar/işte elektriğin dişlerimdeki metal dolgulardaki titreşimini duyuyorum/dayanılır gibi değil/böyle şoklar altında ölenler olduğunu biliyorum/bunları bana anlatmışlardı/hastanelerde dersleri dinlerken duymuştum/öğrenmiştim/başımda Süm var mı/olamaz/annem erkek kardeşim kocam/şok içinde onların başımda olduğunu anlıyorum/doktorun da kim olduğunu biliyorum/biraz sonra gözlerimi kapayınca öleceğim/artık uğraşacak kimseleri kalmayacak/istedikleri ne/yaşamımı elektrikle bitirecek kadar/kızmıyorum/salt iyiliğimi istiyorlar/doğal bir olay mı bu/yaşayarak düşünerek yaşanacak olay mı bu/belki de doğal.”
açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın en görkemli saatinde yıldız alacasının gizli bir yılan gibi yuvalanmış içimde keder uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
Sevgili ne yaparsa yapsın, nasıl olur da kötü olur yaptığı iş? Ekini arttıran, çayırı-çimeni çoğaltan, ateş olabilir mi hiç? O güzel sevgilinin yaptığı resimlere, şekillere, akıldan başka bir sergi nasıl olabilir? Sarhoşuna sunduğu şerbet, güzel, temiz, gönül çeker bir olmaz da ne olur yâni? Altı köşeli bir gemidir bu altı yönlü dünya; kıyısı-bucağı olmıyan, önü-sonu bulunmıyan deniz, nasıl sığar bu gemiye? Bu denizden bir suya sahib olan nerkis göz, o denizi tanımada kör olur mu hiç? Bir göz, râzılık ışığıyla açılırsa nasıl olur da gazebe uğrar, her an görüşü azalır? Kendine gel, sus, Tanrı'nın merkinden kork; korkudan titreyen devlete dayanılır mı hiç?
436 öğeden 421 ile 435 arasındakiler gösteriliyor.