Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ayrılık dayanılır gibi değil mi? Bize pek mi müthiş geliyor kendi kaderimiz.
Sayfa 1547 - Pdf / KindleKitabı okuyor
Bana hayalperest olma diyorlar. Bu manzaralara dayanılır mı?
Sayfa 2 - Türkiye iş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bunlar nasıl meseleler komutanım? Kim kiminle çekişiyor? Niçin? Ekmek isteyenlere, varsa ekmek verilir. Duraklanmaz. Ekmek yoksa katlanılır, istenmez! Hayır. Bu dünya bizim savaş patlayınca bırakıp gittiğimiz dünya olamaz. Biz demek ki savaşa gitmedik, eski dünyamızdan çıkıp gittik. Sonra bir başka dünyaya, bize yabancı bir dünyaya savrulduk. Dış görünüşün eskisine benzerliği yalan...Alçakça bir oyuna geldik bizler, komutanım...Düşmanlarımız bizimle eğleniyor. Dayanılır mı buna? Dayanılır mı hiç?
Özgür kadın olmak herkesin sulanmasını gerektirmez
Bunlar beni ne zannediyorlar ki? Dilediği gibi davranan,kendine İnan,kimseye gereksinim duymayan,cinselliği,aşkı ayıplanmayan kadını nasıl yorumluyorlar acabao örümcek kafalarında? İş yerimdekiler de sağ da sol da karşılaştığım erkeklerde,öyle yoğun ilgi gösteriyorlarki bana artık olay keyif vermemeye başladıla.Hele bazılarının davranışları dayanılır gibi değil yılışıyorlar ve yapışıyorlar size,siz hayır deyince de şaşırıyorlar, aaaa siz özgür bir kadın değilmisininiz Allah Allah özgür kadın olmak hiç. seçim yapmadan önüne gelenin teklifini kabul etmek mi demektir
Bunlar nasıl meseleler komutanım? Kim kiminle çekişiyor? Niçin? Ekmek isteyenlere varsa ekmek verilir. Duraklanmaz. Ekmek yoksa katlanılır, istenmez! Hayır. Bu dünya, bizim, savaş patlayınca bırakıp gittiğimiz dünya olamaz. Biz demek ki savaşa gitmedik, eski dünyamızdan çıkıp gittik. Sonra başka bir dünyaya, bize yabancı bir dünyaya savrulduk. Dış görünüşün eskisine benzerliği yalan… Alçakça bir oyuna geldik bizler, komutanım. Düşmanlarımız bizimle eğleniyor? Dayanılır mı buna? Dayanılır mı hiç?
-Yat Ve Uyu!..- syf. 70-71
Bu karanlık, bu uzun kış gecelerinde... Soğuk, buzdan bir perdeyle süslerken camı, Dolaşırken birçok siyah gölge odamı, Damarımda kurşunlaşıp donarken kanım; Yine seni düşünmekle geçer zamanım... Bu kimsesiz... Bu mahzun kış gecelerinde... Serpilirken pencereme avuç avuç kar... İçerimde hicranlardan bir nehir akar... Karların da lambam gibi rengi
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
BİLMİYORUM ZOR Ne kadar daha dayanılır yokluğuna Yokluğun kaç okka çeker hayatımdan Bir yüzü sen sanmanın sancısı yürekten nasıl silinir Ya da rastlaşır mı iki eş yürek yeryüzünde bir daha Bilmiyorum Zor Bir gün bir sokak karşılaştırdığında adımlarımızı Sırtlar dönük hızla uzaklaşılır mı o sokaktan Yoksa mahzun birer bakış mı birleşir gözlerde Bilmiyorum Zor Senin kadar acımasız benim kadar korunaksız İki insan daha iner mi yer küreye bir daha İndiğinde bulurlar mı birbirlerini Bulsalar da kavuşurlar mı bu cihanda Bilmiyorum Zor
Alçakça bir oyuna geldik bizler, komutanım... düşmanlarımız bizlerle eğleniyor? Dayanılır mı buna... Dayanılır mı hiç?
Sayfa 38 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Siz hiç yıldızlarla konuşmayı denediniz mi? Ben denedim. Bu işi bir oyuna dönüştürüp, kimi gecelerde sabahı kolay edebilmeyi başardım böylelikle; yaşanabilecek olası çıkmazların ne denli dayanılır olabileceklerini ayrımsadım. Bana böylesi bir tutum için pek de hoş sayılamayabilecek nitelikler yakıştırılabilir biliyorum. Ama yakıştırmalar ne olursa olsun, yabana atılır bir keşif değil bu inanın. Bu tutumunuza bir süreklilik kazandırdığınızda kandırmacalardan yana da olsa yepyeni bir çıkış kapısının varlığından er ya da geç haberdar olabiliyorsunuz çünkü ve sessizliğinizin tam anlamıyla bir sessizlik olmadığını eninde sonunda anlayıveriyorsunuz. Anılar size eşlik edebiliyor ama yaşadığınız bu dünyanın çok ötesinde bir yolculuğa sa çıkabiliyorsunz.
Sayfa 85 - Afa
Özellikle ülkemizin gelişmesini engellemek korkusu dayanılır bir baskı değildi. Geri kalmış bölgelerimiz -hele Doğu yok mu- her yazar ve her çeşit sanatçı için zorunlu esin kaynağıydı. Yalnız yaratırken mi... hayır günlük yaşantınızda bile bu baskıyı sırtınızda duyuyordunuz. Paltonuzu giyerken, atkısı bile olmayan milyonları düşünüyordunuz. Bir kitap okurken -ya da yazarken- eğitim eşitliğine kavuşamamış yüzbinlerce küçük göz, öfke -ya da kırgınlıkla- sizi izliyordu.
Reklam
”Siz hiç yıldızlarla konuşmayı denediniz mi? Ben denedim. Bu işi bir oyuna dönüştürüp, kimi gecelerde sabahı kolay edebilmeyi başardım böylelikle; yaşanabilecek olası çıkmazların ne denli dayanılır olabileceklerini ayrımsadım. Bana böylesi bir tutum için pek de hoş sayılamayabilecek nitelikler yakıştırılabilir biliyorum. Ama yakıştırmalar ne olursa olsun, yabana atılır bir keşif değil bu inanın. Bu tutumunuza bir süreklilik kazandırdığınızda kandırmacalardan yana da olsa yepyeni bir çıkış kapısının varlığından er ya da geç haberdar olabiliyorsunuz çünkü ve sessizliğinizin tam anlamıyla bir sessizlik olmadığını eninde sonunda anlayıveriyorsunuz. Anılar size eşlik edebiliyor ama yaşadığınız bu dünyanın çok ötesinde bir yolculuğa çıkabiliyorsunuz.”
Aklımı yitirmiş olabilirim. Bu çok büyük bir acı. Nasıl dayanılır bilmiyorum. Haksızlık. Büyük bir haksızlık. İçim ölmüş gibi. O halde içim de çürümeye ve kokmaya başlayacak. İçimi de çıkarıp buzdolabına mı atmam gerekecek? Burnumun ucunda hep aynı koku. Ölümün kokusu mu bu? İnsan eti niye böyle oyunbaz? Dünya niye böyle gamsız? Bize gelince Tanrı niye hep ahraz?
Sayfa 101 - Favori alıntıKitabı okudu
Ayrılık dayanılır gibi değil mi? Bize pek mi müthiş geliyor kendi kaderimiz?
434 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.