Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
MEDENİ İNSANLARIN 11 ÖZELLİĞİ 🙂🕊️ -Vicdanı hassastır. -Mütevazıdır. -Duygusaldır. -Küfür ve argo içeren kelimeler kullanmaz. -İnsan ayırmaz. -Dedikodu yapmaz. -Başka inançlara saygı duyar. -Görgü kurallarına uyar. -Ön yargıları yoktur. -Hak gasp etmez. -Değeri pek bilinmez. -*Kültürlüdür, kitap okur. -** Merhametlidir. -***Çevresini ve doğayı sever. #alıntı *madde
Rojin
Rojin
aracılığıyla eklenmiştir. **maddesi https://1000kitap.com/Oblamov_ aracılığıyla eklenmiştir. ***maddesi
Mustafa Bostancı
Mustafa Bostancı
aracılığıyla eklenmiştir.
632 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Oblomovluk hastalığı !
Sahi nedir Oblomovluk? Salt tembellik olarak adlandırabilir miyiz? Yoksa kurulu düzene karşı bilinçli olarak hiçbir şey yapmamaya odaklanarak bitip tükenene kadar kendi içine kapanmak mıdır? Bu kitabı okuyup da oblomovluk kavramıyla meşgul olmayan, kendinde oblomovluk belirtisi var mı diye düşünmeyen yoktur sanırım. Biraz şakayla karışık, biraz
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,2bin okunma
Reklam
Cahit Zarifoğlu Ne Diyor?
1. Namazlarınızı tadil-i erkan üzere kılın. 2. İlmihâl okuyun. 3. Televizyon izlemeyin. 4. Mobilyaya, eşyaya mahkum olmayın. 5. İsraf etmeyin. 6. Kur'an okuyun, siyer okuyun. 7. Suriye'yi, Filistin'i, Afganistan'ı unutmayın. 8. Eşlerinize, çocuklarınıza iyi davranın. 9. Babalar, erkenden eve gidin. 10. Gıybet, dedikodu etmeyin. 11. Faiz yemeyin. 12. Güzelliği yayın. 13. Boş, malayani şeyleri terk edin. 14. İslamı, münazara konusu etmeyin. 15. Particilik yapmayın. 16. Namazlarınızı camide kılın. 17. Sigara içmeyin.
Cahit Zarifoğlu
Cahit Zarifoğlu
“Ebabil kuşu falan mısın?”
1. Tek bir kelime “Git!” demişti “Öl, yaşama, nefes alma!” Gibi duymuş, anımsamıştım, o kelimeyi. Hastane odasında iyileşmesini bekleyip, yemeklerini yedirdiğim, ilaçlarını dakikasına kadar geciktirmediğim bir adam diyordu bunu. Pencerenin kenarında durup, yoldan geçen arabalara bakıyordu. Aslında beni görmemek için dönmüştü sırtını – her zaman
Dedikodu Enerjisi
şikayet ettiğin ister kendin ister başkaları olsun bu aslında bir dedikodu enerjisidir . dedikodu enerjisi adeta bir çaresizlik döngüsü yaratır . bu durum senin kendine acımana , aşırı hassaslaşmana ve çokça ağlamana neden olur .
544 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Adolf Hitler - Kavgam İncelemesi.
Burada sizlere hem kitap hakkında, hem o zamana ait, hem sonrasında yaşananlar için az biraz bilgi vereceğim. Umarım konu ile ilgili sizleri çok sık boğaz etmemişimdir? Evet, az uzun oldu ama böylesi bir eser de ancak böyle anlatılabilirdi diye düşünüyorum. 1925 yılında, hiperenflasyonun bitiminden kısa bir süre sonra Almanya'da, o günlerde sağcı
Kavgam
KavgamAdolf Hitler · En Kitap · 201610,7bin okunma
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
Gabriel Garcia mesleği gereği bir cinayet haberinin araştırmasını yaptıktan sonra o cinayeti kurgu haline çevirip roman ve gazeteciliğin melezi olarak bu eseri bizlere sunmuştur. Kitap boyunca cinayet teması üzerinde bir koşuşturmaca görsek de yazarın esas yakındığı ve kovaladığı konu toplumun cinayete karşı tepkisizliği ve cinayet olgusuna karşı
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,7bin okunma
“Dedikodu sevmiyorum” - “dedikodu gibi olmasın ama” gibi cümlelerden sonra gelen destansı dedikodular…
"Namaz kılın" dedik, "Bizim kalbimiz temiz" dediniz. "Krediden faizden uzak durun" dedik, "Başka yolu yok" dediniz. "Fakiri doyurup yoksulu gözetin" dedik, "Benimle mi kazandı" dediniz. "Eşcinsellik sapkınlıktır" dedik, "Kimsenin cinsel tercihine
Reklam
224 syf.
7/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Dinimizi Güncel Bir Tarz İle Yorumlama
Nouman Ali Khan
Nouman Ali Khan
, Pakistan-Amerikalı bir yazardır.Amerika da yaşar.Arapça eğitmeni, araştırmacı, Kuran konusunda bilgili bir kişidir.En etkili 500 Müslümandan biri olarak kabul edilir.Sunnidir.Bayyiha adında bir Youtube kanalı vardır.1milyondan fazla üyesi vardır.150milyon civarı toplam izlenme sayısı vardır.Almanya, Pakistan,Arabistan ve Amerika da
Dirilt Kalbini
Dirilt KalbiniNouman Ali Khan · Timaş Yayınları · 201710,1bin okunma
Eski Bir İstanbul Hanımefendisi anlatıyor; Yıl 1919. İstanbul baştan aşağı İngilizlerin işgali altındaydı. Liseyi yeni bitirmiştim. Güzel bir kızdım. Dünür gelmeye başladılar. Biri avukatmış. Gösterdiler uzaktan, boylu poslu yakışıklı bir delikanlıydı, beğendim. Nişanlandık. Nişanlımı seviyordum. Mutlu bir yuva kurmak hevesi ile lamba ışığının altında sabahlara kadar oyalar örüyor, çeyizler hazırlıyordum. Ama çok geçmedi ki mahallede bir dedikodu yayıldı. (Ayşe'nin nişanlısı avukat değilmiş, ipsizin biriymiş, üstelik cami önlerinden tabut taşıyarak karnını doyuruyormuş.) dediler. Alt üst oldum, babam götürdü, uzaktan izledik, gerçekten de tabut taşıyordu. Yıkıldım. Nişanı atıp, ayrıldık. Aradan 5 yıl geçti. Evlenmiştim, bir de çocuğum olmuştu. 1924 yılıydı. Artık ülkemiz özgürdü. Bir gün Beyoğlu'nda rastladım ona. Oğlum yanımdaydı. Beni görünce titredi, ceketini düğümledi. Saygı göstererek durdu önümde. “Vaktiniz varsa size bir çay ikram etmek isterim" dedi. "Olur." dedim. Bir büroya girdik. Burası bir avukatlık bürosuydu ve kapıda adı yazıyordu. İçerde yardımcıları çalışıyordu. "Siz gerçekten avukat mısınız?" dedim. "Evet" dedi. "Peki, avukatsanız neden cami önlerinden tabut taşıyordunuz ?" diye sordum. Durdu, başı öne eğildi. "Beni affedin" dedi. "İstanbul işgal altındaydı, her taraf İngiliz askeri kaynıyordu. Her şeyi didik didik arıyorlardı. Biz de Anadolu'ya, Milli kuvvetlere ancak, cenaze süsü vererek tabutlarla silah kaçırıyorduk. Bu ülke için hayati bir işti. Bunu size söyleyemezdim..!!"
Ankara'da Sıradan Bir Düğün
Oturduğum masadan sıkılan gözlerle etrafı izliyorum. Klasik bir salon düğünü işte. Etrafa kısık gözlerle bakıp, bekar oğullarına kız arayan anneler, etrafta koşuşturan çocuklar, uzun süredir görüşmüyoruzlar, niye hiç aramıyorsunlar, sen niye aramıyorsunlar. Ben aramasam sormasam arayacağın soracağın yoklar, çok güzel olmuşsunlar, kıyafetin
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.